Avrupa Birliği, yolsuzluk soruşturmalarına ilişkin getirilen yayın yasağına tepki gösterdi. AB, hayati ehemmiyette olan basının kamu gözlemcisi olarak görevini sürdürebilmesi gerektiğini vurguladı. Brüksel, 8 Ekim’de açıkladığı ilerleme raporunda da yolsuzluklara ilişkin haber yapan basın organlarına getirilen kısıtlamaları eleştirmişti.
Son aylarda hükümetin temel hak ve hürriyetler karnesine yönelik eleştirilerini sertleştiren AB, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında ortaya çıkan iddialar için kurulan Meclis Araştırma Komisyonu çalışmalarına AKP’nin talebiyle yayın yasağı getirilmesine tepki gösterdi
AB Komisyonu Sözcüsü Maja Kocijancic tarafından Cihan Haber Ajansı’na yapılan yazılı açıklamada, getirilen yayın yasağının gerekçesini de izah etmenin ‘zor’ olduğuna işaret edildi. AB, Ekim’de açıklanan ilerleme raporunda da Türkiye’yi ifade ve basın hürriyeti konusunda ağır şekilde eleştirmişti.
Komşuluk ve Genişleme Müzakereleri’nden sorumlu Komiser Hahn’ın sözcüsü Kocijancic, AB’nin masumiyet karinesi ile ceza soruşturmaları sırasında gizliliğe önem atfettiğini altını çizerken, kamu menfaatini ilgilendiren konularda haberlere getirilebilecek kısıtlamanın orantılı olması gerektiğini kaydetti. Bu kısıtlamaların net bir şekilde tanımlanması gerektiğini belirten Kocijancic, her şeyden önemlisinin de Avrupa standartlara uyumlu olması gerektiğini ifade etti. “Dört bakanla ilgili yolsuzluk iddialarını araştıran soruşturmaya yönelik bir mahkemenin toptan basın yasağı getirmesi ve bu yasağın RTÜK tarafından duyurulmasının gerekçelendirilmesi bu çerçevede zor görünmektedir.” diyen AB sözcüsü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını hatırlattı. AİHM’nin basının fikir ve bilgi paylaşımı ile halkın bu bilgilere ulaşma hakkına ilişkin basının mühim rolünü vurguladığını hatırlatan Kocijancic, “Hür basın hayati olan kamu gözlemcisi rolünü oynayabilecek bir konumda olmalıdır.” dedi.
AB, 8 Ekim’de açıkladığı ilerleme raporunda geçen yıl olduğu gibi basın ve ifade hürriyetinde Türkiye’nin geriye gittiğini tespit etmiş, oto sansürün yaygınlaştığını tespit etmişti. Raporda özetle şu konulara dikkat çekilmişti: "Devlet yetkililerinin açıklamaları basına gözdağı veren etkilere yol açtı ve savcıların editör ve gazetecilere karşı davalar açmaları ile neticelendi. Hatta, devlet görevlileri gazetecilere ve yazarlara karşı bazıları hapis cezası ile neticelenen davalar açtı. Bununla birlikte çok sayıda gazetecinin kovulması, medya sahipliğinin menfaatleri bilgi dolaşımının ötesine geçen işadamlarının elinde temerküz etmesi yolsuzluk gibi kamu yararını ilgilendiren konularda gazete sahiplerinin ve gazetecilerin oto sansürünün devamına yol açtı. Nisan’da kabul edilen yeni MİT kanunu gizli belgeleri yayınlayan gazeteciler, editörler ve diğerleri için 12 yıla kadar hapis öngörüyor."
CİHAN