Gerçeker,
Avrupa Birliği'nin
Türkiye'yi üye almamakta ısrar etmesi halinde Türk halkının "madem sen istemiyorsun, ben de istemiyorum" diyebileceği ve iplerin kopacağı uyarısında bulundu.
Avrupa Konseyi ile gerçekleştirilen "Yüksek
Yargı Kurumlarının Avrupa Standartları Bakımından Rollerinin Güçlendirilmesi" başlıklı ortak proje kapsamında Brüksel'deki AB kurumlarını ziyaret eden
Yargıtay Başkanı
Hasan Gerçeker, basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı.
30 ay süreli proje kapsamında yargı mensupları olarak Strasbourg'daki
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (
AİHM) ve Lüksemburg'daki Avrupa Adalet Divanı'nda temaslarda bulunduklarını ve devamında Lahey'deki uluslararası mahkemeyi de ziyaret edeceklerini belirten Gerçeker, Türkiye'nin yargı alanında Avrupa'yla entegrasyon içinde bulunduğunu ve tek eksikliğin
AB üyeliği olduğunu söyledi.
Gerçeker, "Yıllardır
aday ülke konumundan kurtulamadık. (AB'ye) ne zaman gireceğimiz de belli değil. Bunun oluşturduğu bir sıkıntı var ve bunu hep söylüyoruz. Yani biz Avrupa Konseyi'nin temel üyelerinden biriyiz, AİHM'in yargı yetkisini kabul etmişiz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni imzalamışız. Avrupa'ya her bakımdan tamamen entegre olmuş bir ülkeyiz. Ona rağmen AB'ye asıl üye olmamaktan kaynaklanan bir eksiklik var. Hukuk alanında ve diğer alanlarda olsun bunun dışındaki bütün çalışmalara Türkiye zaten katılıyor" dedi.
Türkiye'nin AB'ye üye olamamasının halkı etkilediğini ve insanların "Biz ne yaparsak yapalım bizi AB'ye almazlar" demeye başladığını anlatan Gerçeker, "Aslında bu çok kötü bir şey. Türkiye'de İnsanlar birgün bıkacak, (madem sen istemiyorsun ben de istemiyorum) diyecek ve ipler tamamen kopacak. Yani böyle bir
tehlike var" değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa Parlamentosu'nun geçen haftaki Türkiye kararında basın ve
ifade özgürlüğü eleştirilerinin yer almasının hatırlatılması üzerine, somut olaylarla ilgili değerlendirme yapmayacağını ifade eden Gerçeker, demokrasilerde ifade özgürlüğünün ve yargı bağımsızlığının önemine vurgu yaptı.
Gerçeker,
başkanlık sistemi hakkındaki görüşlerinin sorulması üzerine, "Her toplumun yapısına göre değişir. Mesela federal bir ülkede, eyalet sistemi olan bir ülkede
başkanlık sistemi iyi sonuçlar verebilir ama üniter bir yapıda belki vermeyebilir. Bunları çok iyi değerlendirmek gerekir. Şimdi hemen iyidir ya da kötüdür derseniz belki ilerde yanılabilirsiniz. Onun için biraz temkinli olmak gerekiyor. Ülkenizin yapısını çok iyi değerlendirmeniz, başkanlık sistemi ne getirir ne götürür onları çok iyi ölçüp tartmanız gerekiyor" ifadesini kullandı.