İktidara gelememenin baş sorumlusu olarak gösterilen Deniz
Baykal, kurultayda diğer 3
adayın aldığı oyun toplamının 6 katı bir
destekle yeniden genel başkan seçildi. Baykal'ın '
laiklik' vurgusuna tam destek veren
CHP delegesi, '
AK Parti hakkında açılan davanın delilleri çok zayıf' iddiasını ortaya atan partinin en
yaşlı üyesi
İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ'ı ise Parti Meclisi'nin (PM) dışına itti. Buna karşılık cumhuriyet mitinglerini tertipleyen ulusalcı Nur
Serter (1.017 oy) ve
Necla Arat (1.015)'ı ezici bir destekle
yönetime seçti.
Deniz Baykal, kurultayın ilk günü yaptığı konuşmada 1992'de yeniden kurulduktan sonraki ilk seçimde 4,7 oy alan partisinin son seçimlerde bu oranı yüzde 21'lere kadar çıkardığını vurguladı. Baykal'ın 'partinin neden bir türlü iktidara gelemediği' sorusunu cevaplamak yerine olumlu gibi görünen böyle bir grafikten bahsetmesi, parti delegesini ikna etti mi bilinmez. Ancak 9 kez genel başkan seçilip 1 kez dahi iktidara gelemeyen bir liderin 10. kez de ezici bir üstünlükle seçilmesi, parti tabanının bir anlamda "ideolojiyi iktidara
tercih ettiğini" ortaya koydu. CHP'liler, iktidara gelerek Türkiye'yi yönetmektense 'ülkenin koruyuculuğu görevinde kalmayı' yeğledi. Bu anlayış, kurultay raporuna da yansıdı: "Herkes bilmelidir ki, Türkiye'nin teslim alınabilmesi için önce CHP'nin, Atatürk'ün partisinin teslim alınması gerekir."
CHP kurultayında görüldü ki, parti tabanı her ne kadar Baykal'ı ve arkadaşlarını eleştiriyorsa da aslında onlarla aynı şeyleri düşünüyor. Geçen yıl
Cumhuriyet mitinglerinde "
Vatan elden gidiyor" propagandası yapan ulusalcı
Nur Serter ve Necla Arat, Baykal tarafından listeye alınırken delege tarafından da en yüksek oy oranlarıyla PM'ye seçildi. Son PM toplantısında "AK Parti hakkında açılan davanın delilleri çok yetersiz" diyen Şükrü Elekdağ '18 kişilik
Bilim Kurulu aday listesinden ilk 12'ye girebilirse' düşüncesiyle elemeye tabi tutuldu ve delege tarafından çizilerek PM'nin dışına itildi. "Parti içinde
demokrasi yok" eleştirisiyle yönetime
bayrak açan yaklaşık 30
muhalif isim, Baykal tarafından tereddütsüz saf dışı bırakıldı.
Liste dışı kalacaklarından emin olan bu isimler, delegeden de umutsuz oldukları için PM'ye
bağımsız aday olamadı.
CHP'nin 32. Olağan
Kurultayı'nın
sürpriz yanlarından biri, Baykal'ın 2007 seçimlerinde 'vitrin' olarak sağdan
transfer ettiği
İlhan Kesici'yi listeye almaması oldu. Oysa Kesici'nin
Merkez Yönetim Kurulu'na (MYK) da seçileceği ve genel başkan yardımcılığına getirileceği bekleniyordu. Kesici, dün bu yöndeki sorulara "Genel başkanla yaptığımız görüşme ve kendi arzum doğrultusunda PM'ye girmedim." açıklamasında bulundu. Ancak neden dışarıda kalmayı arzuladığına ilişkin ayrıntı vermedi. Benzer durum 2003'teki 30. Olağan Kurultay'da da yaşanmıştı. 2002 seçimlerinde vitrin olarak kullanılan
Yaşar Nuri
Öztürk, kurultayda PM'ye alınmayınca partiden
istifa etmiş, bununla da yetinmeyerek Baykal'a ağır suçlamalar yöneltmişti. PM'ye alınmaması sürpriz olarak değerlendirilen diğer bir isim ise Genel Sayman Mahmut Yıldız. Son seçimlerde, bölgesinde birinci sıradan aday olmasına karşılık milletvekili seçilemeyen 4 MYK üyesinden 3'ü PM listesine yeniden girerken, Mahmut Yıldız dışarıda kaldı. Baykal'ın, Yıldız'ı Kanaltürk'e usulsüz para aktarımından sorumlu tuttuğu ve bu yolla cezalandırdığı ileri sürülüyor.
Baykal ve Sav önderliğinde, değişimden uzak yoluna devam etme kararı alan CHP için, önümüzdeki yıl yapılacak olan yerel seçimler dönüm noktası olacak. 2004 yerel seçimlerde sadece 7 ilde belediye başkanlığını kazanabilen parti yönetimi, bu oranı daha da düşürürse muhaliflere yeniden gün doğacak. Kurultaydan yenik ayrılan 3 genel
başkan adayı da, bu niyetlerini belli edercesine yerel seçimlere işaret etti ve bundan sonra parti için çalışacaklarını belirtti. Bir yıl boyunca rahat bir yönetim sergileyecek olan Baykal ve arkadaşlarını, yerel seçimlerin hemen ardından nelerle karşılaşacağını şimdilik kimse kestiremiyor.