Tayyar,
'Ergenekon partide bir korku iklimi yaratıyor. Psikolojik bir harekât yürütüyorlar. Abdüllatif Şener ve Turan Çömez bu harekâttan etkilendikleri için partiden ayrılmış olabilirler' diyor.
Daha düne kadar herkes için sadece Göktürkler'in türeyişini anlatan bir Türk destanının adıydı Ergenekon. Belki birçok kişi de ne olduğunu bilmiyordu bile. Ama şimdi 7'den 70'e herkesin dilinde bir Ergenekon var. Kimilerine göre vatanseverler, kimilerine göre ise söz konusu olan bir çete. Arka arkaya gelen
operasyonlar ve tutuklamalar ise herkese, "Neler oluyor" sorusunu sorduruyor. Birçok kişinin ise kafası karışık. Belki de
dava süreci boyunca da bu karışıklık devam edecek. İşte bu nedenle bu konuyu yakından inceleyen ve bir de kitap yazan, yazdığı kitap 50. baskıyı yapan gazeteci
Şamil Tayyar'a bu konudaki merak edilenleri sorduk.
Ergenekon Türkiye'yi altüst etti. Bunu ilk yazanlardansın, hatta kitap haline getirdin. Herkesin kafasında bir Ergenekon var. Sana göre Ergenekon nedir?
Şimdi Ergenekon çok derin ve merkezi bir yapılanma ancak bu birdenbire ortaya çıkmış bir yapı da değil. İttihat ve Terakki'ye kadar uzanan ana bir
damardan besleniyor. Zaman zaman biz buna gladyo, zaman zaman kontrgerilla ama bugün geldiğimiz noktada, bizim o
derin devlet diye
tarif ettiğimiz, yani o karanlık ilişkiler ağının merkezindeki o yapıya, bugün Ergenekon diyoruz. Şu andaki resmi verilere göre, Ergenekon isminin bu yapıya verilmesinin tarihi daha çok 1999 gibi gözüküyor. 28
Şubat sürecinden hemen sonra, özellikle Batı Çalışma Grubu'nun yavaş yavaş
tasfiye edilmeye başladığı ve Ergenekon'un devreye girdiğini görüyoruz. O da 1999. İdeolojik olarak ve beslendikleri ana damar açısından baktığımızda birbirinin devamı gibi gözükebilir. Aslında 28 Şubat sürecinin devamıdır. Ancak kadro yapılanması birbirinden farklıdır. 28 Şubat sürecinde daha çok belli bir mezhebin etrafında kümelenmiş yapı vardır. Bugün geldiğimiz noktada Ergenekon'da, daha milliyetçi, ulusalcı vurgunun,
dokunun güçlü olduğu bir yapı var. O nedenle bu kadro farklılığı 28 Şubat sürecinde aktif olarak rol almış kimi isimlerin de bulunmasının yol açtığı, onlar içerisinde eğer bir frekans birlikteliği bir doku paralelliği varsa, o kadroların bir kısmı bu yeni yapı içerisinde yer aldı.
Ergenekon geldiğimiz noktada sizin de tanımınızda kullandığınız bir çete faaliyeti olarak gündeme geldi. Devletlerin kendini koruma amaçlı kurduğu yapılar dünyanın her yerinde var. Çete dediğiniz Ergenekon'u o yapılardan ayıran unsurlar sizce ne? Bir de subay, astsubay emekli paşalar bağlantısı kurulunca, Ergenekon'la ister istemez TSK da ilişkilendiriliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bir organik bağdan söz etmek söz konusu değil ancak
destek verenler var. Çünkü o desteği almadan, bu gücü kullanmaları mümkün değil. Bunların istihbarat bilgisine ihtiyaçları var. Zaman zaman bu son bazı şeyler de görüyoruz. Silahlara ihtiyaçları var. O nedenle TSK içerisinde, bu yapıya destek veren unsurlar var. Ama bu kurumsal destek değil, yani daha çok münferit gibi görmek mümkün ama bu münferit örnekleri ortadan kaldıracak bir tavır sergilenmiyorsa, ortada bir
ihmal var. Demek ki TSK yönetimi açısından bu son Ergenekon
soruşturmasında benim gördüğüm, başta
Yaşar Büyükanıt olmak üzere,
Genelkurmay karargâhının bu operasyona destek verdiği kanaatindeyim. Eğer siyasi otoriteyle ve yargıyla ve asker arasında bu zımmi mutabakat olmasaydı,
Ergenekon soruşturması bu aşamaya kadar gelmezdi. Benim kişisel kanaatim,
Yaşar Büyükanıt'a yönelik, son dönemde ulusalcı çevrede başlayan tepkilerin de bir ölçüde Ergenekon konusundaki pozitif tavrından kaynaklandığını düşünüyorum. O kesim Ergenekon soruşturmasında Büyükanıt'ın operasyonel güce destek verdiğini veya en azından sessiz kalarak onları cesaretlendirdiğini düşünüyor. Benim kişisel kanaatim, Yaşar Büyükanıt'ın burada bir zımmi desteği olduğunu düşünüyorum.
Çok tehditler aldığınızı duyuyorum. Korunuyor musunuz?
Çok tehditler alıyorum. Koruma için talepte bulunmuştum, olumlu karşılamışlar. Bir koruma tahsis ediyorlar.
İki dava bir arada yürüyor: Kapatma davası ve Ergenekon. Bu iki dava birbirinin rövanşı gibi algılanıyor. Hakikaten bir rövanş var mı bu işte?
Ben çok rövanş olarak algılamadım. Çünkü
kapatma davasına teşebbüsün çok eski tarihe uzandığını biliyoruz. O dönemden bu yana ciddi olarak
hazırlıklar vardı. Ergenekon da sekiz dokuz aydır devam eden bir soruşturmanın sonucuna geldiğimiz bir nokta, o yüzden ikisi arasında bir paralellik görmüyorum.
"Bir numara" diye bir şey var. Bir numara kim?
Bir numarayı bilmesi gereken herkes aslında biliyor.
Biliyor musun?
Bildiğimi düşünüyorum. Elimde bir doküman yok, imzalı belgeli bir şema yok ama bu olaylarla ilgili araştırma yaparken, kafamda oluşmuş bir kanaat var. Bu kanaati
tanık sıfatıyla ifademi alan ve soruşturmayı yürüten savcılara da verdim.
Onlara bir numarayı söyledin.
İfademde yok ama bilgi olarak aktardım.
Davanın sonucunda Türkiye bu bir numarayı tanıyacak mı? Ne düşünüyorsun?
Ergenekon yapılanmasıyla ilgili bir numara başta olmak üzere, tepe yöneticilerle ilgili benzer kanaatlerin, soruşturmayı yürüten savcılarda da oluştuğunu ve onların da kafasında bazı isimlerin şekillendiğini düşünüyorum. Bu konuda kesin bilgi sahibi değilim. Ancak bir numaraya kadar gidebilirler mi? Gideceklerini düşünmüyorum.
Niye düşünmüyorsunuz?
Çünkü bu üç dört savcının iradesini aşan bir büyüklükte, bir boyutta. O nedenle, "hadi biz bunları da yapalım" diyemezsiniz. Bir numaraya kadar giden bir soruşturma iradesini göstermek gerçekten çok zor ve bugünkü mevcut koşullarda da imkânsız gibi geliyor. Hele
AK Parti'nin
kapatma davasından sonra, bu bana göre tamamen imkânsız hale gelmiştir.
Büyük bir kesim AKP'nin kapatılacağına inanıyor. Ama görünen o ki, siyasi yasak getirilecek milletvekillerini bile bir kenara koysak, AK Parti tek başına iktidar olmaya devam edecek gibi duruyor. Kapatmadan ve yasaklardan sonra bile. Bu noktada AK Parti'de Ergenekon'un bağları olan Brütüs'ler veya Erdoğan'ın Brütüs'leri var mı?
Tabii AK Parti içinde de Ergenekon'la şu ya da bu şekilde bağlantılı bazı isimlerin olduğunu düşünüyorum. Zaten düşünün ki,
toplumun %47 oyunu almış ve iktidardaki bir siyasi partinin içine nüfuz edemiyorlarsa zaten hedeflere çok kolay ulaşamazlar. O yüzden yine bağlantılı olduklarını düşünüyorum.
Kapatmadan sonra AK Parti'yi yönetecek kişi konusunda Ergenekon etkin olabilir mi?
Yok AK Parti'de o kadar nüfuz kullanabilecek durumda değiller ama şu da bir gerçek
AK Parti'yi parçalayacak güce sahipler mi?
Şu anda öyle bir izlenim edinmedim ama sıkıntı verebilirler.
Abdüllatif Şener'in 22 Temmuz seçimlerinden önce böyle bir potansiyel cumhurbaşkanı adayı gibi sunulması, yine aynı çerçevede Şener'in aday olmaması, adaylık ihtimalinin ortadan kalkınca daha sonra seçimlerde milletvekili adayı olmamasında, bunların bir dolaylı etkisi olabilir. Hani bu Sayın Şener'le, onlar arasında bağlantı olduğu sonucunu elbette doğurmaz. Ama onlar öyle bir psikolojik harekât yürütüyorlar ki, bu psikolojik harekâttan Sayın Şener etkilenmiş olabilir. Yine Sayın Turan Çömez'in de açıkçası Ergenekon'un yaydığı korku ikliminden etkilenmiş olacağını düşünüyorum. AK Parti içerisindeki, o muhalefet stratejisinin biraz da bu etkilenmeden kaynaklanmış olabileceğini düşünüyorum. Bugün de Çömez gibi olanların sayısı, bu psikolojik harekâttan etkilenmiş ve kafası karışık milletvekili sayısı, yirminin üzerinde.
Başbakan Erdoğan'ın çok yakınındaki isimler de var mı bu yirmi kişi içinde?
Var, isim vermem çok şık olmaz.
"Ergenekon'da bir numaraya ulaşılabileceğini zannetmiyorum" dediniz. Bu kanaate nereden vardınız? Boyutları nereye kadar varabilir, senin beklentilerin nelerdir?
Çünkü bir numaraya kadar gidecek bir soruşturma ancak devletle bir mutabakatla olur.
Ama başlangıcında böyle bir mutabakat oldu mu?
Bir zimmi bir mutabakat var. Ama bu mutabakat oraya kadar giden bir şey değil. Daha çok alt düzeyde safraların atılması konusunda olduğunu düşünüyorum. Şu anda çetenin ortaya çıkarılan üyeleriyle ilgili geldiğimiz nokta, bir safra atılma operasyonudur. Aslında buna Ergenekon'un da ben dışardan dolaylı destek verdiğini düşünüyorum. Eğer bunlar tasfiye edilmeseydi, belki soruşturmanın seyri daha derinlere gidebilirdi. Onlar da buna bir miktar izin vererek kendilerini kurtardılar. Bunlar daha çok,
dağcı operasyonunda ip koptuğu zaman, işte diğer dağcıların ölmesini engellemek için kendi ipini kesen dağcılara benziyor.
Bir numara da dahil olmak üzere Ergenekon'un merkezinde bulunanlar bu operasyona yardımcı ya da müdahil mi oldular?
Müdahil değil ama birtakım bilgilerin sızdırılması, belgelerin sızdırılması. Ya da en azından sessiz kalmışlardır. Ya da onlara sahip çıkmamışlardır.
Peki, neden böyle bir şey yaptılar?
Çünkü işin şakasının olmadığını gördüler. Ve ciddi olarak bir soruşturma yürütülüyor ve soruşturma giderek derinleşiyor. Ve onlar da bir yerde kesilmesini arzu ettiler ve çektiler. Daha ötesine gitmesi için devlette dediğim gibi, bir mutabakat olması gerekir. Ama bu mutabakat şartları, bugün için söz konusu değil, ilerde olur olmaz mı onu da zaman gösterir. Bugün için öyle bir mutabakat söz konusu değil.
Ana gövdeyi emekli askerler oluşturuyor
Ergenekon kimler tarafından kuruldu, devlet bunun ne kadar neresinde?
Daha doğrusu devletin tam merkezinde, tam göbeğinde. Toplum üzerinde etki yaratabilecek, nüfuz kullanabilecek her kesimden temsilciler var.
Askerler var, yargı mensupları, gazeteciler var, yeri gelince psikologlar, doktorlar, akademisyenler var. Toplum üzerinde güç kullanabilecek her kesimden temsilciler var. Ama ana gövdeyi oluş
turan kesim, ağırlık olarak emekli askerlerden oluşuyor. Şu ana kadar bu Ergenekon şeması içerisinde yer alan, bir
muvazzaf subaya ben açıkçası rastlamadım.
Aktif olarak hâlâ görevde olan bir subay yok. Daha çok emekli paşalardan ya da emekli diğer rütbelilerden müteşekkil. Ancak
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde bu yapıya şu ya da bu sebeple doğrudan ya da dolaylı destek veren subaylar, astsubaylar var.
ŞAMİL TAYYAR KİMDİR?
1965'te
Gaziantep İslahiye'de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İslahiye'de tamamladı. 1986'da
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni bitirdi.
Gazeteciliğe 1985'te
Milliyet gazetesinde başladı. 23 yıllık meslek hayatının 17 yılı Milliyet ve
Sabah gazetelerinde geçti. Şu anda
Star Gazetesi
Ankara Temsilcisi olan Tayyar, aynı gazetede
köşe yazarı olarak günlük makaleler yazıyor. İlk kitabı "Refah-Yol Tutanakları" 1997'de yayımlandı. "5 N 1
Kamyon" isimli ikinci kitabı 2006'da piyasaya çıktı. "Operasyon Ergenekon", Tayyar'ın üçüncü kitabıdır.
REFERANS