AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Hüseyin Çelik, hükümetin yetim hakkı yemekle hırsızlıkla haramilikle suçlandığını belirterek, ''Anadan doğma iki kör beraber aynı tabaktan sarma yiyormuş. Birisi diğerine 'Çift çift yeme', o da 'Sen kör ben kör benim çift çift yediğimi nereden görüyorsun?' demiş. Diğeri 'Çünkü ben öyle yapıyorum' demiş.
CHP şöyle bir aynaya baksın. Siz nasılsanız muhataplarınızı öyle görürsünüz'' dedi.
AK Parti
İzmir İl Başkanlığının
Atatürk Stadı Hakemler
Konferans Salonu'nda düzenlenen İl Danışma Meclisi ve bayramlaşma töreninde konuşan Çelik, hükümetin halkı ezdiği, fakir fukarayı perişan ettiği iddialarını yanıtladı.
İktidara geldiklerinde 184 lira olan asgari ücretin, 600 lira civarına çıktığını, dolar hesabıyla 105 dolardan 400 dolara yükseldiğini anlatan Çelik, öğrenim kredisinin de 45 liradan 240 liraya yükseldiğini, bunun da 30 dolardan 180 dolara ulaştığını belirterek, ''
Merkez Bankası rezervinde şu anda 80 milyar dolarlık döviz rezervi var. Memleket soyuluyorsa bu paranın hepsinin
duman olması gerekir''diye konuştu.
Çelik,
Türkiye'de sağlık sisteminin ABD'nin beş kat ilerisinde olduğunu savunarak ''İddia ediyorum. ABD'de paranız yoksa sizi ölüme terk ederler.
Başbakanımız 'Halkımın sağlık hizmetinin bedeli sorgulanmaz' diyor. Bu sene SGK'nın devlet tarafından sübvanse edilen rakamı 57 katrilyon. Bu '(Paran yoksa öl) felsefesini kabul etmiyorum' demektir'' dedi.
-SUÇLAMALARA FIKRALI GÖNDERME-
Halkın, başbakanına ''Kalpazan'' diyen bir lidere inanmayacağını,
MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli ve CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu ile diğer muhalefet partisi sözcülerinin kendileri için kullandıkları ifadelerle, ''ağızlarını kirletmeyeceklerini'' söyleyen Çelik şöyle konuştu:
''Bizi yolsuzlukla yetim hakkı yemekle haramilikle suçladılar. 'Hodri meydan' diyorum CHP'lilere, MHP'lilere. AK Parti sekiz yıldır iktidardadır. Mahalli idarelerde 2004'den bu yana belediyelerin yüzde 60'ı AK Parti'de. Bugüne kadar yolsuzluklar yapıldıysa ve bunu biliyorsanız, bunu tespit ettiyseniz, savcılıklara suç duyurusunda bulunmadıysanız, siz ortağısınız demektir eğer böyle bir şey varsa. Yoksa görevini yapan namuslu insanlara kara çalmayın, çamur atmayın. '
Çamur atayım tutmazsa izi kalır' demeyin.
Niye bize böyle diyorlar biliyor musunuz? Anadan doğma iki kör, beraber aynı tabaktan sarma yiyormuş. Birisi diğerine demiş ki; 'Çift çift yeme'. O da 'Ben kör, sen kör benim çift çift yediğimi nereden görüyorsun'... Diğeri 'Çünkü ben öyle yapıyorum' demiş. CHP şöyle bir aynaya baksın. Siz nasılsanız muhataplarınızı öyle görürsünüz.''
-''KIBRIS MESELESİNDE TÜRKİYE DEFANSİF OLMAKTAN ÇIKMIŞTIR''-
Muhalefetin, AK Parti'nin aleyhinde en çok kullandığı iddialardan birinin de ''
Kıbrıs satıldı'' olduğunu anlatan Çelik, son 10 yıldır
büyümede dünya birincisinin Çin olarak bilindiğini ancak bunun
KKTC olduğunu ifade etti.
Çelik, ''AK Parti iktidara geldiğinden bu yana büyüme oranının ortalaması yüzde 13. Bu nasıl satmaktır. Girne'den girdiğiniz zaman bütün KKTC'yi şantiyeye dönüşmüş olarak görüyorsunuz. İlk defa Türkiye defansif olmaktan çıkmıştır Kıbrıs meselesinde. Savunma konumundan çıkmıştır. Mızıkçı taraf masadan kaçan
Rumlar olmuştur'' dedi.
Aleyhlerinde kullanılan bir başka argümanın ise ''AK Parti'nin memleketi sattığı'' iddiaları olduğunu kaydeden Çelik, şöyle devam etti:
''Paranız varsa gidip Londra'da yer satın alabilirsiniz. İskoçya'nın göller bölgesi var. Bir şey vatandaşa yanlış anlatılıyor. Kendine ulusalcı diyen kesimler, dürüstlükle bağdaşmayan kirli
propaganda yapıyorlar. İmarlı arazilerin yüzde 10'undan fazlası yabancılara satılamaz. İmarlı arazilerin yüzde 10'u
kotadır. Hangi şartta, karşılıklılık prensibiyle. Bir
Avrupa, dünya ülkesi benim vatandaşıma eğer mal, mülk satıyorsa biz de ona satıyoruz. İktidara geldiğimizde Hatay'daki kota dolmuştu. Atatürk döneminde mal mülk satılmıştır yabancılara.
İnönü, Bayar,
Menderes,
Demirel,
Özal, MHP, CHP, DSP döneminde, hepsinin döneminde satılmıştır. Bu masum meseleyi bile bu kadar Hükümetimizin aleyhine 'metrekare metkerake ülkeyi satıyorlar' diye kullandılar. Bazı safdiller de inandı. Yok böyle bir şey.''
Çelik, Türkiye'nin ekseninin kaydığı yönündeki eleştirilere değinirken de şunları söyledi:
''Arkadaşlar, bunu diyenlerin zihniyetinin ekseni kaydı aslında. Bu olup bitenler karşısında kendilerini kaybettiler aslında. Sayın Başbakanımız G-20 toplantısına katılmak üzere Seul'e gitti, oradan da Bangladeş'e geçti. Cumhurbaşkanımız Londra'daydı, sonra Türkmenistan'a gitti, Başbakan Kosova'daydı ondan önce. Bizden önceki yönetimler kuluçkaya oturuyorlardı. 132 milyar dolar ihracatı nasıl yapacaksınız, yerinizde oturarak mı? Bizim ihracat ürünlerimiz
incir,
üzüm,
mercimek, nohuttu. Şu anda
ihraç ettiğimiz malların yüzde 95'i sanayi ürünleridir. Ne haber CHP'liler? 1950'de Türkiye'nin 13 köyünde elektrik var. 80 bin yerleşim birimi olan Türkiye'de 13 yerde elektrik var. Bunlar ilerici geçiniyor ya. Onuncu Yıl Marşı var ya. Şimdi Onuncu Yıl Marşı'nda var ya '
demir ağlarla ördük yurdu dört baştan'. Atatürk döneminde yapılanlar var, bunlar biliniyor. Şimdi demir ağlarla biz örüyoruz. CHP Onuncu Yıl Marşı'nı söylemeye devam etsin. 2023'e geliyoruz. Biz 100'üncü Yıl Marşı'nı besteliyoruz.''
-''BİZİM YARGI, BAĞIMSIZ YARGIDAN ÇOK BAKIMSIZ YARGIDIR''-
AK Parti'nin yargıyı ele geçirdiği iddialarını da yanıtlayan Çelik, ''Sizi temin ederim bizim yargı, bağımsız yargıdan çok bakımsız yargıdır'' dedi.
Göreve geldiklerinde bütün yargının kullandığı fiziki mekanın 500 bin metrekare olduğunu, sekiz yılda bu alanı 2.5 milyon metrekareye çıkardıklarını anlatan Çelik, şöyle konuştu:
''Gerçek anlamda saray gibi
adliye saraylarını AK Parti yaptı. Bütün adliyeleri bilgisayarlarla donattık. Bütün devlet memurlarına AK Parti hükümetleri döneminde enflasyondan arındırılmış
maaş artışı yüzde 26, yargı sınıfının ise yüzde 55.
Yargının biz fizik altyapısını, teknolojisini düzelttik, özlük haklarını düzelttik. Yargının kimyasında problem var.
HSYK ile birlikte
ümit ediyoruz ki yargıda önemli reform olacak.''
-''AŞIK VEYSEL, ATATÜRK BULVARI'NA SOKULMADI''-
Çelik, 1946'ya kadar Kızılay'a, Ulus'a köylülerin gelmesinin
yasak olduğunu, devletin imajının zedelenmemesi için böyle bir şey yapıldığını savunarak, ''(Haso, Memo) dediği insanlar 1950'de CHP'ye öyle bir sille çekti ki sesi Bağdat'tan duyuldu. 60 senedir vatandaşın
parmak izleri CHP'nin suratında duruyor. Aşık Veysel elinde bağlamasıyla Sivas'tan çıkıp Ankara'ya gelmiş, Atatürk Bulvarı'na sokmamışlar. CHP zihniyeti budur. Biz gayrimüslimleri ötekileştirdik,
Kürt'leri ötekileştirdik,
Alevi'leri, mütedeyyin,
dindar insanları ötekileştirdik. Evleri basıyorlardı beş tane takke, on tane tespih bulunmuştur. Bunlar mermi,
roketatar gibi suç unsuruydu'' şeklinde konuştu.
AK Parti'nin 73 milyon insanın gönlünü kazanarak, sevgi ve şefkati hayatın her alanına hakim kılarak demokratik
açılımı gerçekleştireceğini, bu çalışmaları yaparken ülkeyi böldüklerinin iddia edildiğini dile getiren Çelik, ''Bu memlekette gayrimüslim, Alevi, Kürt, dindar, mütedeyyin kim olursa olsun herkes kendini bu Cumhuriyetin, memleketin mutlu insanı olarak hissetsin. Bunu yapmaya çalışıyoruz'' dedi.
-''DEMOKRASİ ORKESTRASYONDUR''-
Çelik, ''ayrılıkta gayrilik olmadığını'', farklı çıkan seslerin armoniye çevrilmesi halinde başarılı
orkestra şefi olunabileceğini,
demokrasinin orkestrasyon olduğunu, kemanın çıkardığı sesle zilin, klarnetin çıkardığı sesin bir olmadığını belirterek,''Devlet orkestra şefidir. Farklı çıkan sesleri armoniye çevirirseniz başarılı orkestra şefisinizdir. Klarnete 'sen niye
kanun gibi ses çıkarmıyorsun' dersek o eşyanın tabiatına aykırı. Orkestra şefi maharetli değilse oradan kakofoni sesi çıkar. Bizde çok seslilik var. Bizde orkestra şefi maharetli olduğu için bizden kakofoni çıkmaz. Ama CHP'ye bir bakın. Bremen mızıkacısından bir farkı var mı? Mesele farklılıkları bir potada eritebilmektir'' diye konuştu.
Milli Savunma Bakanı Vecdi
Gönül ise 18
Kasım 2002'de AK Parti Hükümetinin kurulduğunu, dört gün sonra sekizinci yılın tamamlanacağını, sekiz senedir iktidarda, alnı açık, yüzü ak, icraatların hesabını verebilen bir kadroya sahip bulunduklarını ifade etti.