AKP boyun eğmeme kararında
Yargıtay Başkanlarından sonra
Danıştay’ın da hükümete karşı açıklaması, cepheleşmeyi arttırdı. Ancak benim dikkatimi çeken, AKP’nin Otağtepe Kriterlerine uyup, sert tutum sergilemesi, olası bir
tren kazasının çok kanlı sonuçlanabileceğini gösteriyor.
Bir işin çivisi çıktı mı, bir daha düzeltebilmek çok güç oluyor.
Ah, şu yüzde 47’lik
seçim sonucu birilerinin başını döndürmeseydi, işler çok daha kolay olacaktı. Ancak şimdi tırmanma sürüyor.
En son olay,
Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun
muhtıra tadındaki açıklaması, ardından da Danıştay’ın verdiği
destek. Artçı sarsıntıları devam ediyor. Tam bir cepheleşme yaşanıyor.
Devlet Kurumlarının görüşlerini açıklamalarını ben
doğal karşılıyorum. Ancak bu defaki bildirinin dili ve yazılış şekli son derece sertti. Bir Devlet Kurumunun sınırlarını aşmıştı. Karar verici konumdaki hükümeti böylesine yerden yere vurulması, bildirinin haklı yönlerini de gölgeledi.
Teker
teker incelediğinizde, Yargıtay Başkanlar Kurulunun özellikle iki noktada haklı bir serzenişte bulunuyor.
Bunlardan biri, hükümetin yargı reformunu, bir defa görüş dahi almadan AB yetkililerine vermesidir.
Bu konuda kullanılan katı kelimeler dikkate alınmazsa, Yargıtay Başkanları haklılar. Böyle bir
diyalog yararlı olurdu.
Diğeri de, Yargıtay Başsavcısına yönelik tehditler, sert eleştiriler.
Gerçekten de, katılırsınız veya katılmazsınız, ancak Yargıtay Başsavcısı’nın açıkça
hedef gösterilmesi hiç doğru olmamıştır.
Madalyonun öbür yüzü ise, Yargıtay Başkanlarına hak verdirtmiyor. Zira bu kurum, siyasi hükümete neleri yapabilecek ve neleri yapamayacağı dersi veriyor. Yani siyasi bir yaklaşım sergiliyor. “Ben sana karışırım, sen bana karışamazsın” deniyor adeta...
Yargıtay ve Danıştay’ın açıklamalarına karşı, AKP tepkisi de çok sert.
Hükümet, 27 nisan 2007’deki
Genelkurmay bildirisine karşı gösterdiği tutumun aynısını, bu defa yargıya karşı tekrarlıyor. Otağtepe kriterleri uygulanıyor.
Erdoğan “boyun eğmemek- teslim olmamak” konusunda son derece kararlı görünüyor. Bazı devlet kurumlarına
mesaj yollanıyor: “Tepki veya
darbeye karşı çok sert tepki gösteririm. Şapkamı alıp gitmem”.
İlginç bir gelişme izliyoruz.
Bir süre öncesine kadar,
Türk Silahlı Kuvvetleri ön plana çıkar, eleştirilere aldırmadan, demeç veya
internet sitesi aracılığıyla eleştirilerini sıralardı. Oysa bir süredir suskunlar.
Genelkurmay’dan tık çıkmıyor.
Anlaşılan, Yargı ön plana çıkınca, TSK kendini geri plana çıktı ve beklemeyi
tercih etti. Bakalım,
Anayasa Mahkemesinin kararına kadar ve kararından sonraki süreçte daha neler göreceğiz.
M.ALİ BİRAND/POSTA