Ak Parti'nin başını yakan 3 irtica gösterisi!
Diyorlar ki: "
Ergenekon gözaltıları, Ak Parti hakkındaki
kapatma davasında
Başsavcının sözlü
savunma yaptığı güne özellikle denk getirildi.. Böylece Başsavcının iddiaları gündemden düşürülmek istendi.."
Bu iddianın ne kadar boş bir iddia olduğunun kanıtı şudur:
Hükümet tam tersine, bu gözaltılar nedeniyle Başsavcının bazı sözlü iddialarının gölgede kalmasından hiç mi hiç mutlu olmamıştır.
Olmamıştır; çünkü Başsavcının sözlü iddialarından bazıları bırakınız gündeme gelmeyi gündemden hiç düşmeyecek denli büyük bir vahamet arz etmektedir.
Gündemde pek yer bulamayan sözlü iddialardan biri şu: (Ama önce lütfen arkanıza yaslanın, sonra derin bir nefes alın..)
Diyor ki Başsavcı: "Ak Parti döneminde
içki satışları düştü.. Bu durum, irticanın varlığının kanıtıdır.."
Demek ki neymiş? "İçki satışı düştükçe, irtica trendi yükselmiş oluyor"muş.
Yani dindarlık olgusu yükseldikçe içki satışlarının düşeceğini anlarım da, içki satışının düşmesi halinde irticanın otomatik olarak yükseldiğini niye anlayamıyorum, bilmiyorum; anlayanın da "beri gelmesini" hassaten rica ediyorum!
Merak ediyorum, içkiye benzine telefona ÖTV konulduğunda, bu vergilerin "sosyal devlet" ilkesini ihlal ettiği iddiasıyla neden
kapatma davası açılmadı?!
Anayasa'nın değiştirilemez ilkesi sadece
laiklik ilkesi midir? Sosyal devlet ilkesi diye bir ilke yok mudur?
Olmaz olur mu? Başsavcı bunu hiç bilmez mi? Bilir ve bu sosyal devlet ilkesine bakınız nasıl bakar..
Ama lütfen dikkat ediniz; Başsavcı, Ak Parti'nin sosyal devlet ilkesini göz ardı ettiğini iddia etmiyor..
Tam tersine Ak Parti'nin sosyal devlet ilkesini de göz önünde bulundurmak istemesinden şikayet ediyor!
Peki bunu nasıl "başarıyor"?
Allem edip kallem edip kapattıracak ya; din "allamesi" gibi kelam edip şöyle buyuruyor:
"AKP, zekat müessesini
teşvik etmek için harekete geçti.."
Peki zekat nedir? İşçilerden para toplayıp Aydın Doğan'a para vermek midir?
Ya da zekat, orduevlerinde bir
bardak çayın 5 kuruşa satılması için özel gayret göstermek midir?
Benim bildiğim zekat, zenginlerin yoksullara "
gönüllü" olarak, tekrar yazıyorum, gönüllü olarak verdiği para demektir..
Zekat kavramına sırf İslami bir terim olduğu için karşı çıkılıyorsa "şehit" sözcüğüne şimdi biz ne diyeceğiz?
Şehitlik mertebesi nirvanaya ulaşmak isteyen bir Budizm felsefesinden mi sadırdır?
Yoksulları düşünen bir felsefeyi teşvik etmek ne zamandan beri irtica oldu?
İrtica bu kadar basit bir olgu mudur?
İrtica, kadınlara seçme hakkı dahi tanımamak değil midir?
İrtica, daha geçenlerde Suudi Arabistan'da bir belediyenin tertip ettiği toplu nikah töreninde beşyüz damadın yanında sırf kadın oldukları için gelinlerin bulunamaması değil midir?
İrtica, bu memlekette demokratik bir şekilde seçilmiş meşru bir hükümeti şapkadan tavşan çıkararak alaşağı etmek demek değil midir?
İrtica, genelkurmay savcısının
Taraf gazetesine bir
faks göndererek "Evrakı gönder, yoksa ben gelirim haa.." demek değil midir?
İrtica, reşit çağdaki bir erkeği üniversiteye sokup, aynı rüştü ispatlamış olan bir
genç kızı üniversiteye sokmamak için zulüm yapmak değil midir?
İrtica bu kadar boş bir kavram mıdır? Ya da irticanın içini boşaltmak bu kadar kolay mıdır?
Aynı Başsavcı, aynı sözlü savunmasında bir "irticai" gelişmeye daha "barnak basiy" ki, o basılan
parmak keşke "Ben ne yapıyorum?" diyerek başı kaşımak için kullanılmış olsaydı?
Aha o "irticai terakki".. ve aha insanı okuduğunda "dinden imandan çıkaran o menfur ve mel'un "mürtecilik dalgası":
"Dini bayramlar, bu hükümet döneminde ulusal bayramların önüne geçti.."
Hayır; dalga geçmiyorum, dalga dalga yayılan "gericilik" işte buymuş!
Hani, Başsavcı içki satışlarının düşüşünün irticanın ne kadar arttığına kanıt olduğunu dillendiriyordu ya..
Bu mantığa göre demek ki, dini bayramlarda akide şekeri, baklavalık un, limon kolonyası gibi tehlikeli madde içeren "irticai metaların" satışının artması da irticanın ne kadar vahim boyutlara geldiğinin delili oluyor!
Hele hele
kurban bayramı döneminde dağda bayırda kırda ovada "davar" kalmaması, Türkiye'yi otomatik olarak İranlaştırmaktadır!
O yüzden Kurban bayramlarında
inek ve
koyun satışının artmasına "dikkat çekilmiştir".
O yüzden çekilmekle kalınmamış; milli iradeyi kurban etmek suretiyle millet koyun yerine konulmuş ve böylece buzağısı sütten kesilmiş olan "
Sarıkız" namında bir
darbe planlanmıştır!
FİKRİ AKYÜZ/YENİ ŞAFAK