33. Abant Platformu toplantısının üçüncü gününde "Türkiye'nin Yönü" konuşulmaya devam ediyor. Sabahki bölümde "Demokratik Temsil Sorunları: Çoğulculuk ve Çoğunlukçuluk" başlıklı oturum yapıldı. Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Türkiye'nin yarışmacı otoriter olarak otoriterliğe daha çok yaklaşmış olduğunu düşündüğünü kaydetti. Kalaycıoğlu, ülkenin demokrasi değil melez rejimi olarak anıldığını ifade etti.

Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdulhamit Bilici, iyimserliğe ihtiyaç olduğunu fakat bu iyimserliğin de bazı gerçekleri görmeyi engellememesi gerektiğini vurguladı. 17-25 Aralık soruşturmaları ile Gezi'nin bir başlangıç değil sonuç olduğuna dikkat çeken Bilici, eski vesayette bir sarsılma olduğunun doğru olduğunu ama yeni Türkiye'nin hangi kriterlere göre inşaa edileceğinin ise belli olmadığını ifade etti. 

Taraf gazetesi yazarı Mücahit Bilici, Türkiye'nin kendini Cumhuriyeti olarak tanımladığını ama ortada bir aile olduğunu kaydetti. Ailede hukuk değil şefkat, sevgi olacağını belirten Bilici, dolayısıyla vesayetlerin çeşitlerini görebildiklerine dikkat çekti. Her vesayetin görüldüğünü ama Kürdün Kürt üzerindeki vesayetinin ise görülemediğini belirtti. 

Çankaya Üniversitesinden Prof. Dr. Tanel Demirel, kutuplaşmayı hep kitaplardan okuduğunu belirterek fiilen bu kutuplaşmanın tecrübesini son iki yılda yaşıyor olduğunu kaydetti. Gri renklerin ortadan kaldırıldığı bir durum olduğunu dile getiren Demirel, iyimserlik kötümserlik meselesinin göreceli olduğuna dikkat çekti. Muhafazakar kesimin hayal edemediği bir konuma kavuştuğunu belirten Demirel, bunun Başbakandan bilindiği için ona karşı bir konuşma yapılamamasına yol açtığını kaydetti. AKP içinde bir kesimin sorgulama yaptığını düşündüğünü ifade eden Demirel, ancak konuşmamalarının "Erken öten horoz ben olmayayım" düşüncesinden kaynaklandığını söyledi. 

Abant toplantısının öğleden sonraki bölümünde ise sonuç bildirgesi tartışılacak. Ardından da 33. Abant Platformu toplantısı, sonuç bildirgesinin açıklanmasıyla sona erecek.

CİHAN