AKP’nin kurucularından eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, millete mal olan olimpiyatların, çıkarılan engeller sebebiyle yurtdışında yapılmasından büyük üzüntü duyduğunu söyledi. Gurur kaynağı olan dünya çapındaki organizasyonun bu şekilde aksatılmasının telafisi zor zararlara yol açacağını ifade etti. Emekli büyükelçi, “Geçen yıl olimpiyatları izleyip de gözleri yaşarmamış Türk var mı? Bu okullar zarara uğrar, faaliyetleri aksarsa yerine bir şey koymamız çok zaman alır. Yapılamaz belki.” dedi. Türk okullarının yaptığı işin, devlet memuruyla yapılacak işler olmadığının altını çizen Yakış, “Bu bir adanmışlık meselesidir. Bu adanmışlık yapısı bozulursa yerine bir şeyi ikame etmek çok zor olacaktır.” ifadesini kullandı.
ÇİFTLİĞİNDE YAPILMASINI TEKLİF ETTİ
Eski AKP milletvekili Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş da “Türkçe öğrenen insanların olimpiyatlarına engel çıkarılmasını aklım almıyor.” diye konuştu. Yasağı öğrenince olimpiyatları İstanbul’a yakın 60 dönümlük çiftliğinde yapmayı teklif ettiğini aktardı. Okullara öncülük eden Fethullah Gülen Hocaefendi’ye de cumhuriyet madalyası verilmesi gerektiğini dile getirdi.
"TÜRKİYE KAYBEDİYOR"
AKP’nin kurucularından eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, millete mal olan Türkçe Olimpiyatları’nın çıkarılan engeller sebebiyle yurtdışında yapılmasından büyük üzüntü duyduğunu söyledi. Yediden yetmişe herkes için gurur kaynağı olan dünya çapındaki organizasyonun bu şekilde aksatılmasının telafisi zor zararlara yol açacağını kaydetti. Yakış, “Türkiye kaybediyor. Geçen yıl düzenlenen Türkçe Olimpiyatları’nı izleyip de gözleri yaşarmamış, Türk var mı? Ben 40 yıllık meslek hayatımın son 15-20 yılında belki de biraz da uzun bir döneminde yurtdışındaki Türk okullarının ne kadar yararlı olduğunu yerinde görmüş bir insanım. Onun için bu okullar şu veya bu şekilde zarara uğrar da faaliyetleri aksarsa onun yerine koyacak bir şeyimiz çok uzun zaman alır. Yapılamaz belki. Bu adanmışlıktaki insanları bulmak zordur.” dedi.
"DİPLOMATİK OLARAK BÜYÜK BİR FIRSATI KAYBETMİŞ OLURUZ"
Eski Dışişleri Bakanı Yakış, yurtdışında faaliyet gösteren Türk okullarının yaptığı işin, 7. derecenin 3. kademesinden bir devlet memuruyla yapılacak işler olmadığının altını çizdi. Ardından ekledi: “Bu bir adanmışlık meselesidir. Bu adanmışlık yapısı şu anda mevcuttur. Eğer bu bozulursa onun yerine bir şeyi ikame etme çok zor olacaktır. Türkiye bundan zarar görecektir. Türkiye’nin bu okullar sayesinde çok daha iyi bir noktaya gelme imkânı varken, bu faaliyetlerden faydalanamazsa dünya dengeleri açısından ve diplomatik olarak da büyük bir fırsatı kaybetmiş olur.”
PARTİNİN BUGÜNKÜ HALİNE ÜZÜLÜYORUM
Zaman'ın haberine göre, Yaşar Yakış, partiyi kurdukları gün kendisini motive eden şeylerin bir kısmını bugün partide bulamadığını vurguladı. Yakış bu konuda şu görüşü dile getirdi: “Partiyi kurarkenki heyecanımı düşünüyorum. AK Parti ile ne büyük ideallerle yola çıktık. Şimdi onların yavaş yavaş eski önemini kaybetmesi beni üzüyor. Bu partinin kurucusu olarak o gün beni motive eden şeylerin bir kısmını bugün bulamıyorum… O idealizm kayboldu. Beni o tarihte motive eden ideallerin, düşüncelerin şimdi o kadar güçlü olmadığını görüyorum ve ondan dolayı üzülüyorum.”
17 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonrası ortaya çıkan ses kayıtlarına değinen Yaşar Yakış, sürecin kamuoyunun tatmin olması için şeffaf olması gerektiğini anlattı. Yakış, “Ben 17 Aralık sonrası ortaya çıkan ses kayıtlarının doğru olmamasını temenni eden bir insanım. Eğer doğru ise doğru olduğunun kanıtlanması lazım, doğru değilse doğru olmadığının kanıtlanmış olması lazım. Bu kanıtlanmanın da bu şekilde önce görevden alınan, sonra bir yerden getirilen, atanan insanlarla değil, dünyada bu işi yapan insanlardan destek alınıp gerçeğin ortaya çıkarılması gerekiyor. Sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmemesi halinde sonuç ne olursa olsun kamuoyu tatmin etmeyecektir. Kamuoyunun tatmin olması için sürecin şeffaf olması gerekiyor. İnsanların zihninde hiçbir kuşkunun kalmaması lazım.” ifadelerini kullandı.
Eski AKP milletvekili Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş: Türkçe Olimpiyatları’nı engellemek fevkalade yanlış bir karar
Eski AKP’li vekillerden Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, bazı belediye ve valiliklerin stadyum ile salonlara izin vermemesinden büyük üzüntü duyduğunu bildirdi. Yalçıntaş, “Bu olimpiyatların yurtdışında düzenlenmesi elbette olur fakat anavatanında düzenlenmesi daha güzel olurdu. Özellikle Almanya’da çok sayıda Türk vatandaşımız var. Ama bu Türkiye’de yasak edilmesini mazur göstermez.” dedi. Çıkarılan engelleri öğrendiğinde Türkçe Olimpiyatları’nın İstanbul’un hemen bitişiğinde yer alan 60 dönümlük çiftliğinde yapılmasını teklif ettiğini anlatan Yalçıntaş, şunları kaydetti: “Acaba bu olimpiyatlar açık havada olmaz mı burada düzenlesek diye çevremdekilere anlattım. Çocuklara kucak açalım, biraz gayret edelim, düz bir arazi bazı ekler yaparız, platform yaparız. Bunu İstanbul’un içinde düzenlesek dedim. İçinde evim de var, onu da kullanır çocuklar, dedim. Türkçeyi öğrenen her genç Türkiye’yi daha iyi görmek ister. İstanbul’u görmek ister. Bu festivallerin büyük bir seyircisi var. Bunları radyo ve televizyondan devamlı izleyip takip eden bir insanım. Valiler merkeze bağlıdırlar ve bürokrattırlar. Merkezi de hükümeti temsil eden sayın Başbakan’dır. Başbakan’ın bu kadar aleni bir yasak tavır alması valilerin ona uyması sonucunu doğurur. Başbakan’ın reaksiyonu bana göre infial denen bir şey. Yani aniden bir konuda öfkelenmek ve hemence beyan etmek bu aleni hale getirmek, yasak haline sokmak bir infialdir.”
Nevzat Yalçıntaş, engel olmak bir yana bu okulları kuran, destekleyen, öncü olan her kişiye cumhuriyet madalyası verilmesi gerektiğini kaydetti.
Yalçıntaş, “Türkçeye, Türklüğe ve Türkiye’ye bu kadar hizmet eden bir şahıs cumhuriyet madalyasını çoktan hak etmiştir. Bu okulları birçok ülkede gidip yerinde görmüş biri olarak söylüyorum.” dedi. Daha sonra şu anısını paylaştı: “Yıllar önce Tataristan’ın başkenti Kazan’a davet edilmiştik. Orada bizi bir kalabalık grup kafilesi karşılamıştı. Bazı veliler ellerimize sarılıyor. Bu hüsnü kabule teşekkür ediyoruz dedim bunun bir sebebi olmalı dedim. Sordum oradakiler bizim evlatlarımız, Türk okullarında okudular. Bu okullarda evlatlarımız okuduktan sonra evimizde babalarımız, dedelerimiz gibi yaşamaya başladık dediler. Biz komünizm sebebiyle pek çok adetimizi unutmuştuk ama çocuklarımız bu okullara gitti artık sofraya oturmadan önce ellerini yıkamaya başladılar. Biz de bunu hatırladık. Yemeğe otururken besmele çekmeyi bunlardan öğrendik dediler. Bu beni çok etkilemişti. Pek çok ülkeye gittiğimde bazı insanlar geliyor, bu okullara kayıt yaptıramıyoruz yardımcı olur musunuz, dediler. Bu kadar sevilen bu kadar başarılı okulların yapacakları şölen, dilini öğrettikleri anavatanı Türkiye’de olmalıydı.”