Devlet içinde
iktidar kavgası kardeşin kardeşi katletmesi idi. Fatih'in meşhur 'kardeş katli' düsturu aslında
toplumu kardeş kavgasından korumak içindi. Sınıra düşman dayandığında asker kesilen bir millet,
tehlike devletin içinde iktidar kavgası şeklinde karşısına çıkınca bu yüzden sessizliğe gömülürdü.
Türkiye'de askerî darbelere karşı toplumun direnç göstermemesini bu tarih bilincine bağlamak gerekir. İktidar katındaki oyunlar hep sessiz bir tevekkülle karşılandı. Kayıplarına
gözyaşı dökerken bile toplum vakarını bozmadı. Daha asil ve daha ince
protesto yolları buldu. Darbecilerin korku iktidarlarına anayasalarını sınırda kabul ederek direndi. Sandık önüne geldiğinde ise birikmiş bütün yanlış hesapları düzeltti. Kayıplarını da hafızasına hapsetti. Unutmamak için, kayıplarına kadirşinaslık göstermek için siyasi temsilcilerinin isimlerini çocuklarına verdi. Babalarının, dedelerinin isimlerini çocuklarına koyarak neslini sürdüren bu millet,
demokrasi şehitlerine kendi öz nesli gibi sahip çıktı. Protestoların en asilini, onları evlatlarında yaşatarak sürdürdü.
Halka yönelttikleri silahları kadar bu
ülkeye
yabancı duran askerî cuntaların bu asalet dolu protestoyu kavrayabilmesi imkânsız. Ancak kavrayabildikleri zaman bu ülke her unsuruyla kâmil bir bütünlüğe ulaşacak. Yaptıklarının ne kadar büyük bir haksızlık ve fena bir zorbalık olduğunu da belki o zaman anlayacaklar.
MÜMTAZ-ER TÜRKÖNE