TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül’ün “İhalelerde bir tek kriter vardır. O da şeffaflıktır” dediği öğrenildi.
Türk
Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD),
Ankara’daki Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısının ‘basına kapalı’ bölümünde
iş dünyası ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasında çarpıcı diyaloglar yaşandı.
TÜSİAD Başkan Yardımcısı Ümit
Boyner’in yeni kamu
ihale yasasında yapılan düzenlemeleri hatırlatarak şeffaflık yönüne dikkat çektiği ve bu konuda Gül’den
destek istediği belirtildi.
Kamudaki hayatı boyunca daha şeffaf ihale yasaları çıkarılması için çok çalıştığını, hatta bu konuda destek değil köstekle karşılaştığını TÜSİAD üyelerine anlatan Gül’ün, şu çarpıcı ifadeyi kullandığı öğrenildi:
“İhalelerde şeffaflık çok önemlidir. Kamuoyunun ihalelerden kuşku duymaması için ne din, ne iman, ne de parti kavramı yeterlidir. İhalelerde bir tek kriter vardır, o da şeffaflıktır. Bu da zor değildir. İhaleleri şeffaf yaparsanız kimse bir şey diyemez. Yeni ihale yasasının çıkmasını bu nedenle destekledim.”
SADECE VERGİ İNDİRİMİ OLMAZ
Koç’un CEO’su Bülent Bulgurlu, IMF ile
anlaşma yapılsa, para gelse dahi çarkı döndürmek için
Türkiye’nin elinde yeni
yol haritası bulunmadığı eleştirisini getirdi. Özellikle enerjide
vergilerin indirilmesi gereğine değinen Bulgurlu, benzin fiyatının düşürülmesine rağmen vergilerin yüksek olması nedeniyle fiyatların düşmediğini söyledi. Gül’ün buna
yanıt olarak, “Sadece vergileri indirmek tek başına yeterli olmaz. Hatta dengeleri dahi bozabilir. Kapsamlı bir mekanizmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyorum” dediği ifade edildi.
SEÇİM KRİZE DENK GELDİ
Çok sayıda TÜSİAD üyesinin yerel
seçimlerde mali disiplinden uzaklaşılabileceği endişelerini dile getirmeleri üzerine Gül’ün, “Yerel seçimler, harcamacı kampanyalar maalesef doğru zamana denk gelmedi. Bence de harcamaların
kontrol altına alınması lazım” dediği öğrenildi.
BAKANLIKLARI AZALTIN
Hükümeti
kriz ortamında yeterince organize olamamakla eleştiren
Hamdi Akın’ın, “Durum sizin döneminizden farklı! Bakanlar sanki koordineden uzak, sanki
arkadaş değiller,” Ömer Dinçkök’ün de “Krizle birlikte dağınık organizasyon yapısı arttı. Kabineyle daha dengeli bir ilişki için bu organizasyonları küçültülmek gerekir” dediği öğrenildi. Sedat Aloğlu reformların hızlanması için bazı bakanlıkların kaldırılarak görevlerin ilgili müsteşarlıklara verilmesini önerdi. Gül de, “Karar verici ben değilim. Hükümete iletirim” dedi.
KAVGAYI BIRAKIN GEMİYİ KURTARIN
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin küresel krizin etkilerinden kurtulabilmesi için kavgaya değil,
işbirliği ve
dayanışmaya ihtiyacı olduğunu söyleyerek iş dünyası ve hükümete “krize karşı ortak hareket edin” çağrısında bulundu. TÜSİAD YİK’in açılışında konuşan Gül, şu mesajları verdi:
KİMSENİN BENCİL OLMA HAKKI YOK
“Türkiye’nin krizden etkilenmeyeceğini düşünmek mantıklı değil. Dev dalgalar Türkiye gemisini de sallıyor. Gemimiz sağlam. Ancak önemli olan geminin içinin de sağlam olması. Bunun için içeride birbirimize kenetlenmemiz şart. Hükümet, iş dünyası ve sendikalar büyük bir iş birliği, dayanışma ve özveri içine girmezse, suçlamalardan kurtulup ortak hareket etmezse hep beraber kaybederiz. Kendi çıkarlarımızı düşünerek hareket edersek hep beraber kötü şeyler yaşarız. Kimsenin bencil olmaya hakkı yoktur.”
KENDİ KENDİMİZİ VURMAYALIM
“IMF ile sürdürülen görüşmeleri Türkiye’nin kaynak ihtiyacı için değil, güvenilirliğinin artması açısından önemli buluyorum.
Panik havası tüketimi, harcamayı kısacaktır. Bundan da sizler etkilenirsiniz. Birbirini tetikleyecek davranış içine kesinlikle girilmemeli. Üretimin olmadığı yerde istihdamı nasıl sürdüreceksiniz?”
KRİZ TECRÜBEMİZ VAR
“2001 krizinde milli gelirimizin yüzde 25’ini kaybettik. Krizde bu kadar tecrübeleri yaşamış bir
ülke bu dönemde de aynı hataları yaparsa bizi kimse affetmez. Araba dağlık yerden geçerken kemerlerimizi sıkı bağlayıp direksiyonu sıkı tutalım.”
KOÇ: GÜNAH KEÇiSi YARATMA ÇABALARINI ANLAYAMIYORUZ
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı
Mustafa Koç, konuşmasında 2009’da Türkiye’nin ekonomi,
siyaset ve
terör alanlarında yüksek
tansiyon riskiyle yüz yüze olduğunu vurguladı ve kriz süreciyle ilgili dikkat
çekici bir değerlendirme yaptı. “Efsane şirketlerin, dev kurumların birer birer çöktüğünü gördüğümüz bir ortamda (bize bir şey olmaz) tavrında ısrar etmeyi, krizin varlığı ve yokluğu üzerine
tartışma sürdürmeyi, gelişmelerin sorumluluğunu yükleyecek günah keçisi yaratma çabalarını anlamakta güçlük çekiyoruz” diyen Koç, şu çağrıyı yaptı:
YEREL SEÇİM VURGUSU
“Tüm ülkeyi ilgilendiren böyle bir konuda bizler
ekonomik ve sosyal tarafları bir araya getirip öneriler toplamanın,
teknik kadrolara derinlemesine
sektör analizi yaptırmanın ve kesimler arası mutabakat sağlamanın hükümetin asgari görevleri olduğunu düşünüyoruz.” Koç ayrıca, önümüzdeki zor yılda siyasetin izlemesi gereken akılcı rotanın en öncelikli unsurunun
yerel seçimlere haddinden fazla anlam yüklenmemesi olduğunu belirtti.
2 YIL DÜŞÜK BÜYÜME ÇOK CiDDi iSTiHDAM KAYBIDIR
TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ da, ekonomiyle ilgili önemli saptamalar yaptı. Türkiye ekonomisinin son çeyrek performansının negatif olması ve 2008
büyümesinin yüzde 1 civarında kalmasının beklendiğini belirten Yalçındağ, 2009 yılının ilk 2 çeyreğinde de negatif büyüme öngörüldüğünü bildirdi. 2 yıl üst üste büyümenin bu çok düşük seviyelerde kalmasının Türkiye için çok ciddi istihdam kaybı anlamını taşıyacağına dikkat çeken Yalçındağ, bugün için krizin aşılması açısından asıl can alıcıyı meseleye henüz el atılmadığını vurguladı.
TALEP CANLANDIRILMALI
“Bu da iç talebin canlandırılmasıdır” diyen Yalçındağ, bunun için kullanılabilecek en elverişli enstrümanın ekonomik faaliyet üzerindeki yüklerin indirilmesi olduğu ve
Merkez Bankası’nın
faiz indirimi politikasının da şüphesiz iç talebin canlandırılması sürecini destekleyeceğini kaydetti. Yalçındağ, bunun enflasyon ve
bütçe üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerin de cari harcamaların ve belediyelere aktarılan kaynakların kısılmasıyla telafi edilebileceğini dile getirdi.Bugün