Hukuksuz tutuklamalar devam ederken, Adalet Bakanlığı’ndan yargıya talimat gibi yazı gitti. Asliye Ceza Mahkemeleri’nin tutukluları tahliye etmemesi istenen yazı, temyiz merciine müdahale olarak değerlendirildi.
Proje mahkemeler kurarak yargıya müdahale eden iktidar, yeni bir skandala imza attı. Sadece idarî işlerle sorumlu Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, İstanbul Adliyesi’ne talimat niteliğinde yazı gönderdi, sulh ceza hakimliklerinin temyiz merci olan asliye ceza hakimlerinin tutukluları serbest bırakamayacağını iddia etti. Eski Ankara Barosu Başkanı Coşar, Anasayanın açıkça çiğnediğini söyledi.
Sahur operasyonlarıyla gözaltına alınan ve halen Silivri’de tutuklu yargılanan üst düzey emniyet yöneticileri ve polislerin tahliye taleplerine ilişkin ilginç bir gelişme yaşandı. Polis avukatlarının sulh ceza hakimliklerine yaptığı tutuksuz yargılama taleplerinin reddedilmesinden sonra reddihakim talebi ve Asliye Ceza Mahkemeleri’nden kararın temyizini istemelerine Adalet Bakanlığı müdahale etti. Bakanlık, ‘polisler tahliye edilemez’ anlamına gelen bir yazı yazarak, sulh cezalar dışındaki temyiz mercii diğer mahkemelerin kararlarına müdahale anlamını taşıyacak hukuksuzluğa imza attı.
22 Temmuz 2014’ten sonra gerçekleştirilen algı operasyonlarında yapılan hukuksuzluklar itiraz mercii mahkemelerden döndü. Yurt genelinde gözaltına alınanların tamamı serbest bırakıldı. Sadece İstanbul Adliyesi’nin yürüttüğü soruşturmalardaki isimler tahliye edilmedi. 6 sulh ceza hakimliğinin tamamına yapılan tahliye ve tutuksuz yargılama talepleri reddedildi. Hukuken sulh ceza hakimliği müessesesindeki bu mahkemelerin itirazlara karşı yaptığı hukuku kilitleme girişimini asliye ceza mahkemelerine taşıyan avukatların talepleri ise Adalet Bakanlığı’nı harekete geçirdi. İstanbul Adliyesi’ndeki bütün mahkemelere 7 sayfalık skandal bir müdahale yazısı gönderilerek, polislerin tutukluluk hallerinin devam etmesi istendi. Polislerin tutuklanmalarının üzerinden 7 ay geçmiş olmasına rağmen halen haklarındaki iddianameler hazırlanmadı. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Proje mahkemeler” dediği sulh ceza hakimleri ısrarlı bir şekilde tutuklu polisleri tahliye etmedi. İstanbul’da 6 hakimin de 7 aydır aynı kararı vermesi üzerine polis avukatları yargıçların tarafsızlıklarını kaybettiği düşüncesiyle bir üst mahkeme olan asliye ceza mahkemesine reddihakim başvurusunda bulundu. Asliye ceza mahkemeleri reddihakim talebine ilişkin karar verme adına dosyayı savcılıktan istemesine rağmen soruşturma klasörleri mahkemelere gönderilmedi. Bunun üzerine söz konusu savcıların tavrı HSYK’ya bildirildi. Bu aşamada Adalet Bakanlığı’nda büyük bir kargaşa yaşandı. Polislerin tarafsız hakimlerce tahliye edilebileceği endişesine kapılan bakanlık, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü üzerinden adliyelere talimat yazısı gönderdi.
Söz konusu yazıya Ceza İşleri Genel Müdürlüğü kuruma görüş sorulmasını gerekçe olarak gösterse de yazının içeriği hakimlere yönelik talimat ifadeleriyle dolu. Adli bir görevi bulunmayan sadece idari işlerle sorumlu Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün “Görüş talebi” adı altındaki yazısı kendi web sitesinde yer alan “Görevlerimiz” başlığındaki emir ve talimatlara da açıkça aykırı. Bunlardan biri “yargı yetkisinin kullanılma alanına girmeyen konularda görüş bildirmek ve genelge düzenlemek” olarak ifade ediliyor. Halbuki tutuklu bir kişinin serbest bırakılması veya tutukluluğunun devamı tamamen yargının yetkisinde bulunuyor. Müdürlüğün bu konuda görüş bildirme yetkisi yok. Açıkladığı görüşün hiçbir bağlayıcılığı bulunmuyor.
Eski Barolar Birliği Başkanı Coşar: Anayasa’yı açıkça çiğniyorlar
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün hakimlere gönderdiği görüş yazısına eski Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar’dan sert tepki geldi. Bunun anasayayı açıkça çiğnediğini belirten Coşar, “Hangi kurum olursa olsun hiç kimse hakimlere görüş, tavsiye, telkin, imada bulunamaz. Bu Anayasanın, 138. maddesine açıkça aykırı. Hiçbir kurum mahkemelere görüş bildiremez.” dedi.ZAMAN