"Orada bulunmak kalbinize
bıçak sokmak gibi." diyen
sanatçı, yaşanan insanlık dramının ekranlarda ve
gazete sayfalarında görünenden çok daha vahim olduğunu vurguluyor: "Türkiye'de, Afrikalıların görüntülerine bakarken en fazla 'ah yavrum' denilip geçiliyor. Orada ise çocuklara dokunuyorsunuz ve ellerinize kemikleri geliyor.
Plastik gibi olmuş o bebekler. Kucağınıza aldığınızda vicdan krizi geçiriyorsunuz."
Aksiyon dergisine konuşan Reyhan
Karaca, bu gibi hayır işlerinde sanatçı kaprisinin geçerli olmadığının altını çiziyor. Herkesin tamamen bir
gönüllü gibi çalışması gerektiğini vurgulayan Karaca, "Oraya giden sanatçının, 'onu yemem, oraya gitmem, bunlar bana yaklaşmaz' deme lüksü yok. Darfur'da kaldığımız Kimse Yok mu evinde yemek yaptım. Gidenler bunları göze almalı." dedi. Sanatçı, yolculuğun reklam olarak algılanmasından korkanlara da şu yorumu yapıyor: "
Reklam olsa bile bunun dünyanın en hayırlı reklamı olduğunu ve o reklamla aç çocukların karınlarının doyduğunu unutmasınlar." Eskiden çok ağlayan insanlardan hoşlanmadığını ancak Darfur'dan sonra sürekli ağladığını anlatan Karaca, "Orada
üzüm bakışlı çocukları görünce çok değiştim. Eskiden çok şikâyet eden bir insandım. Artık asla etmiyorum. İnsanların silkinip kendine gelmeleri lazım." ifadelerini kullanıyor.