Diyarbakır ve Mardin'de konuşan DYP lideri
Mehmet Ağar, "Eşkıya hiçbir zaman dağda ölmek istemez, hayalinde düze dönmek vardır. Dağda öleyim diye beklemez. Siyasetçi olarak bunu yaratmamız lazım" dedi. Ağar, "
PKK'ya af" sorularını şöyle yanıtladı:
Düz ovada siyaset af çağrısı mı?
Ağar: Gerekirse...
Bölgedeki sivil toplum örgütleri sizden ne istiyor?
Ağar: Herkes bölgedeki çocuğunun kaygısız
yaşam sürmesini istiyor.
Nasıl çözüm bulunacak?
Ağar: Varsa projesi getirir, ben de risk almaya hazırım.
ÇOCUĞUM ÖLMESİN...
Düz ovada siyaset yapma imkânı nasıl verilecek?
Ağar: Demokrasilerde çözüm şiddet değil siyasette.
Af nasıl olacak?
Ağar: Buradaki, çocuğum dağa çıkmasın, asker ailesi de çocuğum ölmesin diyorsa, s
ağlamamız lazım.
İmralı'yla işimiz yok
Dağdakilerin, inmek için sizden bir talebi var mı?
Ağar: Talep var. Ama önce toplumdaki huzur, yumuşama iklimini halletmeliyiz.
Bu çözüm talebi lider kadroyu ve İmralı'yı da kapsıyor mu?
Ağar: Lider kadrosuyla işimiz yok. Detaya girmek mümkün değil.
Ağar'dan Diyarbakır'da af sürprizi: Riski alırım
Diyarbakır ve Mardin'e giden DYP lideri Ağar, PKK'lıların "Dağda
silahla gezeceğine, düz ovada siyaset" yapabileceğini söyledi, hükümete af için
destek vaat etti, "Riskini de üstlenmeye hazırım" dedi.
Güneydoğu gezisine çıkan DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Diyarbakır'da sivil toplum örgütleri temsilcileriyle yaptığı görüşmenin ardından, PKK için
Hükümete af mesajı verdi, "Riskini üstlenmeye hazırım" diye ekledi. Güneydoğu gezisine önceki gün Diyarbakır'dan başlayan Ağar, dün de Mardin'de temaslarda bulundu, partililerle
iftar yemeği yedi. Önceki gece Diyarbakır'da bir kahvehanede, dün de Mardin'e kaldığı otelde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ağar, "Dağda silahla gezeceğine, düz ovada siyaset yapsın" ve "Hükümete
demokrasi dışında gelen hareketlere biz göğüs gereriz" sözlerine açıklık getirdi. Ağar'a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
* Dağda silahla dolaşacağına düz ovada siyaset yapsın sözleriniz bir af çağrısı mı?
Gerekirse... Biz hükümet değiliz. Hükümetin getireceği projeye bakarız. Bu işte hükümet de
seyirci değil ki!..
* Sivil toplum örgütleri ile sabahın ilk saatlerine kadar görüştünüz. Sizden ne isteniyor?
Sivil toplum silahların susması konusunda önemli bir sorumluluk üstlenmiş. Bunun sürmesini istiyorlar. Herkes bu bölgeye memur veya asker olarak gönderdiği çocuğunun düzgün, korkusuz, kaygısız bir yaşam sürmesini istiyor. Bu durumun ortadan kaldırılması için burada herkes devrede, ama hükümet ne yaptığını bilmiyor. Cumhurbaşkanı ve asker de bir sorumluluk içinde davranıyor, konuyu MGK'da görüşüyor. Eğer hükümet '
Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar bir sükunet olsun, bu süreci atlatalım, ondan sonrasına bakalım' mantığı ile davranıyorsa, bu değil. Bu taşınmayacak bir süreç haline gelmemeli. Bu süreçte herkes biz siyasilerden adım bekliyor.
* Nasıl çözüm bulunacak?
Talabani ve
Barzani'ye bırakılacak iş değil. Talabani'nin
Ankara Temsilcisi çıkıp 'PKK ile bu görüşmelere bizi hükümet itti, gerekirse bütün detaylarını açıklarım' diye tehdit savuruyor, çıkıp ona tepki veremiyorlar.
Türkiye böyle devam edemez. Varsa projesi getirir, ben de risk almaya hazırım. Türkiye meseleyi kendi içinde halletmeli. Dost ve müttefik
ülke (ABD)
yardım yapsın, ama inisiyatif tek başına oraya bırakılamaz.
EŞKIYANIN HAYALİ
* Siz 'demokrasi dışından hükümete gelecek hareketlere karşı göğsümüzü gereriz' dediniz. Hükümete demokrasi dışı bir hareket mi var? Bu konuda bir duyumunuz mu var?
Bizi çürüyen bu hükümetle baş başa bıraksınlar. Bu hükümetin bitmiş değirmenine tekrar su taşımasınlar. Bıraksınlar seçim yoluyla biz hesaplaşalım. Ben hükümete değil, demokrasiye destek veriyorum.
* Silahların susmasının devamı için yeni açılım nasıl olacak?
Hükümetin bu iradesizliği ile yeni
açılımı da zor görüyorum.
* Düz ovada siyaset imkanı nasıl verilecek?
Etnik temele dayalı olmamalı. Müşterek vatan bölünmez. Dağdakiler inecek. Bir farkla, sivil toplum örgütlerinin bu beklentilerinin yanı sıra siyasete de umut bağlanması lazım.
Şiddetle hiçbir yere varılmayacağını
halk tepkisiyle ortaya koydu. Çözüm siyasette. Bu yapılabilirse dağa yeni adam gitmesini de önler. Dağdan inmek isteyenler için de umut olur. Anadolu'da her dönemde dağda eşkıyalık olmuştur. Ama eşkıya dağda ölmek istemez. Hayalinde düze dönmek vardır. Siyasetçi olarak bunu yaratmamız lazım.
* Geçen yıl Org. İlker Başbuğ da '1999 sonrası dağa çıkanlar için af' önerisinde bulunmuştu. Sizin söyleminiz de paralellik taşıyor. Af mı diyorsunuz, nasıl olacak?
Önce şartlar, sinirler yumuşamalı. Ben bunu yeni söylemedim. Türkiye'nin her coğrafyasında aynı sözü tekrarladım.
DETAYA GİREMEM
* Dağdakilerden, aşağı inmek için size iletilmiş bir talep var mı?
Talep var. Sivil toplum örgütlerine iletilmiş bir talep var. Ama önce toplumdaki huzur, yumuşama iklimini halletmeliyiz.
* Lider kadroyu, İmralı'yı kapsıyor mu?
Lider kadrosuyla işimiz yok. Detaya girmek mümkün değil. Burada siyasetin yaratamadığı umudu halk kendisi ve sivil toplum örgütleri yaratmış.
* Siz ABD'ye havale edilemez, dediniz. Ama bir yandan da Kuzey Irak'ta Barzani ve Talabani'nin bağımsız bir devlet kurma projesine destek var. Bu silah bırakma işi de bunun bir parçası olabilir mi?
Ben de aynı görüşe katılıyorum. Elimizi rahatlatmak için, çözüm başka yere
ihale edilemez. Dayatmalara karşı durmalıyız. Ama asıl önemli olan Kuzey Irak'taki gelişmeler. Kerkük'te
referandum sonucunu, 6 ay sonrayı görerek hareket etmek zorundayız. Ağar, sandıkta mertçe hesaplaşma alanının daraltılmamasına da dikkat çekerek "Seçimden kaçabilmenin hiçbir şartı kalmamıştır. Sandığın üzerini karartmayın. Suni teneffüs yaptıracak can suyu taşımamalı. İktidar mazlumiyet, ağlama yeri değildir" dedi.
Sabah