Organize suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle cezaevinde
tutuklu bulunan Alaaddin Çakıcı, Ağca cezaevindeyken her ay ortalama 3-5 milyar lira göndermiş. Ağca’nın 5 yıl avukatlığını yapan Şevket Can Özbay, “Bu para giyeceğinden haberleşmesine kadar Ağca’nın ihtiyaçlarını karşılamak için gönderiliyordu. Alaaddin Çakıcı fazla fazla para verirdi.” dedi. Özbay, para için Çakıcı’ya ricada bulunduğunu da söyledi. Özbay, 12
Eylül 1980
darbesinin ardından MHP ve
ülkücü kuruluşlar davasında yüzlerce ülkücünün avukatlığını üstlenmişti. Özbay,
Abdullah Çatlı, İsa Armağan, İbrahim Çiftçi gibi ünlü isimleri de
12 Eylül sürecinde savunmuştu. Avusturya’da yakalandıktan sonra 15 Temmuz 2004’te Türkiye’ye getirilen Alaaddin Çakıcı halen
Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde yatıyor. Özbay, Mehmet Ali Ağca’nın içeride bulunduğu dönemde ihtiyaçlarını Çakıcı’nın gönderdiği paralarla karşıladığını belirtiyor. Ülkücülerin ünlü avukatı, “Ben Ağca’nın avukatlığını, yakınlarının ricası üzerine kabul ettim. 5 yıl avukatlığını yaptım. 6-7 ay önce de bazı anlaşmazlıklardan dolayı ayrıldık.” diyor. Aralarındaki en büyük ihtilaf konusunun Ağca’nın ‘Mesihlik’ iddiası olduğunu dile getiren Özbay, “Bence bunu taktik olarak kullanıyor. Gündemi saptırmaya çalışıyor. Buna kısmen kendisini de inandırmış.” şeklinde konuşuyor. Ağca’dan avukatlık ücreti olarak tek
kuruş almadığını kaydeden Özbay, yol masraflarını bile kendi cebinden karşıladığını aktarıyor. Özbay, Ağca’yı ‘anti-komünist’ ve ‘Türk milliyetçisi’ olarak tanımlıyor. Hayatı boyunca savunduğu birçok ülkücüyü son anda ipten alan Özbay, ülkücülerin bazı çevreler tarafından kullanılmasıyla ilgili ilginç değerlendirmelerde bulunuyor.
İdam cezası alan ülkücülerin hapishanelerden kaçtıktan sonra ‘başka çaraleri kalmadığı için’ birtakım gizli örgütler tarafından kullanıldığını söylüyor. Ülkücülüğü amatörlük ve profesyonellik olarak ikiye ayıran Özbay, “Bazıları cezaevinden çıktıktan sonra profesyonelleşiyor. Fikirleriyle eylemleri yumuşuyor.” diyor. Tam burada da Ağca ve Çatlı örneklerini veriyor. Ağca’nın
papa suikastına karışması ve Çatlı’nın da yurtdışında uyuşturucuyla yakalanmasının ‘vatansever’liklerine ve ülkücülüklerine gölge düşürdüğünü vurguluyor. Fakat hem Çatlı’nın hem de Ağca’nın vatansever olduğuna inanıyor. Ülkücülerin kullanıldığı 12 Eylül süreciyle ilgili de şunları kaydediyor: “Türkiye’de darbe olmasını isteyen güçlerin başında
Amerika vardı. Mezhep çatışmalarını ve sağ-sol çatışmalarını kışkırttılar.”
ZAMAN