İktidar ve muhalefet
Hükümet nedir?
Hükümet, devlet denen örgütün yöneticisidir ve bu örgütteki her aksaklıktan sorumludur.
Bütün aksaklıkları soruşturmak, sorumluları bulmak ve gereğini yapmak onun görevidir.
Devletin bir parçası olan ordu da hükümetin sorumluluğundadır.
Biz, önceki gün
Hantepe'deki
PKK baskınının Heron tarafından çekilmiş görüntülerini yayınladık.
PKK baskını, otuz ayrı askeri noktada izlenmiş ama hiçbir önlem alınmamıştı.
Daha önce de Emniyet istihbaratın “PKK baskınını” haber veren “faksını” yayınlamıştık, bu bilgiye rağmen baskını caydıracak hiçbir şey yapılmamıştı.
Dağlıca baskınından bu yana en az dört “
karakol baskınının” önceden bilindiği halde baskınların engellenmediğini gösteren belgeler çıktı ortaya.
Ordu, PKK'nın karakol baskınlarını engellemiyor, Dağlıca'da olduğu gibi bazen PKK'nın geleceği yolun üstündeki mevzileri boşaltıyor, bazen de Hantepe'de olduğu gibi askerlerin ölümünü naklen izliyor ama parmağını kımıldatmıyordu.
Bütün bu olayların “iyimser” yorumu, ordu yönetiminin benzerine rastlanılmayacak ölçüde yeteneksiz ve beceriksiz olduğuydu.
Kötümser yorum ise tüyler ürperticiydi.
Aslında “danışıklı bir dövüş” sürüyordu, askerler ve gerillalar öldürülüyordu ama orduyla PKK yirmi beş yıldır “savaşın hep sürmesi” için ortak bir strateji izliyor, savaşın bitmemesi için yardımlaşıyordu.
Reşadiye ve Dörtyol'daki PKK baskınlarında “
JİTEM parmağının” ortaya çıkması, bu işbirliğinin tahminlerden de korkunç olabileceğini gösteriyordu.
PKK ve Kontrgerilla birlikte “
operasyon” yapıyorlardı.
Dörtyol'da dört polisin öldürülmesini PKK üstlendi ama “operasyonda
parmak izleri” yakalanan JİTEM'le arasındaki ilişkiler konusuna hiç değinmedi.
Bu çarpık ilişkinin “PKK bacağını” sorgulamak
Kürt halkına düşüyor, “sizin binlerce insanı faili meçhullere
kurban eden kontrgerillayla nasıl bir ilişkiniz var” diye PKK'ya sormak Kürt halkının işi.
Ama ordunun yaptıklarını sorgulamak, soruşturmak, gerçeği ortaya çıkarıp bunu açıklamak hükümetin görevi.
Hantepe baskınıyla ilgili hükümetten en
küçük bir açıklama gelmiyor.
Sanki böyle bir olay olmamış, sanki baskının videosu yayınlanmamış, askerlerin nasıl kurban edildiği görülmemiş gibi davranıyor.
Hükümet bunu yapamaz, bu olay yokmuş gibi davranamaz.
Onun yönetimindeki ülkenin ordusundan bahsediyoruz.
Bugün Gazetesi'nin ortaya çıkardığı “Heron'u düşürme” planının,
Gediktepe ve Hantepe baskınlarının “gerçeklerini” hükümet açıklamayacaksa, kim açıklayacak bu insanlara?
İktidar bu konularda sessiz.
Peki ya muhalefet?
Ergenekon sanıklarına kürsülerden sahip çıkan
CHP Başkanı'ndan bu olaylarla ilgili en küçük bir
eleştiri duydunuz mu?
CHP, Hantepe mevzilerinde göz göre göre öldürülen askerlerin hesabını sordu mu, o askerlere sahip çıktı mı?
Ergenekon sanıklarını kurtarabilmek için kendini parçalayan ana muhalefetin,
iktidardan bu baskınların hesabını sorması gerekmez mi?
“Niye ordu bu baskınları önlemedi” diye yeri göğü inletmesi beklenmez mi?
Neden bu askeri skandallarda CHP'nin hiç sesi çıkmıyor?
Bu ülkenin muhalefet partisi değil mi o?
Bu baskınlar, bu ölümler bu ülkede olmuyor mu?
Ölen askerler CHP'nin umurunda bile değil, o Ergenekoncuları kurtarmak istiyor, peki ya “milliyetçi” MHP'ye ne dersiniz?
Şehit cenazelerini gösteri alanına çeviren, küçük kasabalarda
Kürtlerin mahallelerini basmaya kalkışan Ülkücülerin “infiallerini anlayışla karşılayan” MHP, neden “öldürülen askerlerin” niye böyle öldüğünü hiç merak etmiyor?
Ordunun kendi askerini korumaması “milliyetçiliğe” pek mi uygun?
Peki ya “anayasa referandumunu” boykot edebilmek için büyük kampanyalar yürüten BDP?
Batı bölgelerindeki Kürtlerin hayatlarını tehlikeye batan “PKK-Kontrgerilla” operasyonlarıyla ilgili hiç mi söylenecek sözü yok?
Dörtyol'da yaşananların “içyüzünü” hiç mi merak etmiyor?
O küçük kasabada büyük tehlikeler yaşayan Kürtler, BDP'nin ilgi alanına girmiyor mu,
siyaset sadece “gösteri” mi, siyasetin gerçeklerle ilgisi yok mu?
Biz yirmi beş yıldır bir savaş yaşıyoruz, Kürt ve Türk binlerce çocuğumuzu kaybettik bu savaşta ve siyasetçilerin hiçbiri bu “savaşın” gerçeklerini sorgulamıyor.
Onlar böyle ortaklaşa susunca, soru sormak, bize, hepimize, bu ülkenin bütün Türklerine ve Kürtlerine düşüyor:
“Neden susuyorsunuz? Hangi siyasi çıkar karşılığında bu çocukların ölümleri karşısında böyle sessiz kalıyorsunuz?”
AHMET ALTAN - TARAF