Susurluk çetesine karşı çıkanlar, bugün Ergenekon çetesinin savunucusu oldular.
Ne değişti?
“Ergenekon için henüz yargı kararı yok” diyorsanız, Susurluk için de yargı kararı yoktu.
Esas Susurluk davasında “dağ fare doğurmuştu”, hepi topu üç gariban polisi atmışlardı içeri.
“AKP şeriatı getirecek, ona karşı her terörü ve darbeyi destekliyorum” diyorsanız, Susurluk zamanında Erbakan iktidardaydı.
Bugün Ergenekon sanığı olan
Veli Küçük, o zaman da Susurluk’un içindeydi.
O zaman da mafyayla ilişkisi saptanmıştı, bugün de saptandı.
“Ergenekon’la ilgili
belgeler nereden geliyor” diye soruyorsunuz.
Susurluk’un belgeleri o zamanlar gazetelere nerelerden geldiyse, bugün de oralardan geliyor.
Devleti, “derin devletten” kurtarmak isteyenlerden.
O zamanlar niye o belgeleri çarşaf çarşaf yayınladınız da şimdi yayınlamıyorsunuz?
“Bize belge gelmiyor” diyorsanız, her zaman söylüyoruz, isteyenle elimize gelen belgeleri paylaşırız.
Ama siz yayınlamak istemiyorsunuz.
Öyle içi boş laflarla, anlamsız bahanelerle kurtulamazsınız.
Biz size şu soruyu sormaktan vazgeçmeyiz:
Niye Susurluk’a karşı çıktınız, niye şimdi Ergenekon çetesini korumaya çalışıyorsunuz?
Susurluk’un varlığına sizi hangi kanıt inandırdı da, bugün o kanıtı Ergenekon’la ilgili bulamıyorsunuz?
Hiç öyle AKP’nin arkasına saklanmaya da çalışmayın.
Ergenekon, yayınladığımız belgelerden de göreceğiniz gibi, AKP kurulmadan çok önce kuruldu.
Derdi AKP’yle değil.
Derdi AKP’yle olsa da, bu, onun yaptıklarını suç olmaktan çıkarmazdı ama böyle “utanç verici” bir bahaneniz bile yok aslında.
Bu çete, Türkiye’nin çağdaşlaşmasına, demokratikleşmesine, özgürleşmesine, dünyayla bütünleşmesine karşı.
Burada bir diktatörlük kurulması, halkın boğulması için uğraşıyor.
Bunun için mafyalar kurduruyor, siyasi suikastlar işlenebileceğini öngörüyor, uyuşturucuyu kendi denetimine almak istiyor, öğrencileri ajan yapmanın peşine düşüyor, banka soygunları planlıyor, sahte din örgütleri, sahte terör örgütleri oluşturuyor, medyayı ele geçiriyor.
Bu örgüt, “demokrasiyi” tehdit olarak değerlendiriyor.
Niye savunuyorsunuz bu örgütü?
Amacınız ne?
Siz de mi demokrasiyi tehdit olarak görüyorsunuz?
Siyasi suikastları mı destekliyorsunuz?
Uyuşturucu kaçakçılığı sıradan bir iş olarak mı gözüküyor size?
Yoksa bu çetenin “medyayı ele geçirme” planı bu zaman içinde gerçekleşti mi?
Anlatın bize.
Niye Susurluk’a karşıydınız?
Niye Ergenekon’un ortaya çıkarılmasına engel olmaya çalışıyorsunuz?
Bilmediğimiz bir nedenden dolayı siz yolunuzdan döndünüz.
Susurluk’a karşı çıkarken bugün Ergenekon’a vargücünüzle destek oluyorsunuz.
Biz yolumuzdan dönmeyiz.
Susurluk’a da karşıydık...
Ergenekon’a da karşıyız.
Demokrasiye kasteden, insanları öldüren,
cinayetler işleyen, özgürlüğü öldürmeye uğraşan, kendi halkını bastırmayı hesaplayan her harekete karşıyız biz.
Ergenekon’un
Kürtler’e neler yaptığını niye hiç merak etmiyorsunuz?
Ergenekon operasyonunun yapıldığı gün Rusya’ya kaçan eski bir jandarma istihbarat generalinin, alay komutanı olduğu sırada Silopi’de iki Kürdün onun alayında ortadan kaybolmuş olması hiç ilginizi çekmiyor mu?
Niye çekmiyor ilginizi?
Kürtler’in öldürülmesi, ortadan kaldırılması, kaybedilmesi
doğal mı geliyor size?
İnsanın kanını donduran belgeler yayınlıyoruz.
Bu belgeler sizi dehşete düşürmüyor mu?
Sizce “tarafsız” kalınabilecek bir noktada mı Türkiye?
Neyle ne arasında tarafsızsınız siz?
Uçlardan birinde “darbe” olduğunda hangi ahlak, hangi anlayış, hangi vicdan “tarafsız” olabilir?
Bir siyasi partiye “kızdığınız” için, bir darbenin bu ülkenin üzerine balyoz gibi inmesini mi destekleyeceksiniz?
Darbe yandaşlığı yapmak için bulabildiğiniz bahane bu mu?
Siyasi bir partiye karşıysanız ona siyasi yollardan karşı çıkarsınız, darbeyle değil.
Söyleyin bize...
Susurluk’a niye karşıydınız, Ergenekon’u niye savunuyorsunuz?
Niye döndünüz yolunuzdan?
Korktunuz mu?
Bilmediğimiz bir çıkarınız mı var?
Hadi siz döndünüz, niye böylesine acıyla kıvranarak bizim de dönmemizi istiyorsunuz?
Biz, içimizde bir vicdan taşıdığımız sürece darbelere, çetelere, cinayetlere karşı olacağız.
Siz dönün...
Biz dönmeyiz.
Size benzememizi boşuna beklemeyin.
Size benzemek ölümden ağır bize.
AHMET ALTAN/TARAF