Ak Parti'ye karşı ortak cephe-YORUM

Siyaset aynı zamanda bir simgeler alanıdır. Yakaya takılan rozetten kampanya şarkılarına kadar neredeyse her şey simgeler dünyasından siyasete göndermelerde bulunur. Simgeler savunulan görüşler kadar etkilidir siyasette…

Ak Parti'ye karşı ortak cephe-YORUM

Süleyman Demirel, katıldığı bir klasik müzik konseri sonrasında sahneye fırlayıp, marşı çalan orkestra ile dinleyicilere dönerek “İşte çağdaş Türkiye” dediği günden beri 10. Yıl Marşı da bir siyasal simgedir… 28 Şubat dönemine ait hiçbir özellik 10. Yıl Marşı eşlik etmezse vurgulanamaz. Demokrat Parti (DP) çatısı altında birleşme kararı almış DYP ve Anavatan'ın 14 Mayıs günü düzenledikleri ortak salon toplantısında sürekli 10. Yıl Marşı çalındığını duymamıştım; tıpkı MHP'nin geçen hafta Almanya'da düzenlediği toplantıda Devlet Bahçeli'nin 10. Yıl Marşı'na tempo tuttuğunun ekranlara yansıdığını duymadığım gibi… İlkini dün Yeni Şafak'ın 'Yorum' sayfasında çıkan bir yazıdan öğrendim; diğerine dikkatimi bir siyaset adamı çekti. DYP ve ANAP ile MHP'nin 10. Yıl Marşı 'simgesi' altında buluşmaları şaşırtıcı mı? Hayır, hiç de şaşırtıcı sayılmaz; Türkiye'de var olan temel çelişkinin artık farklı bir zeminde kendini belli ettiğini bilenler açısından hiç değilse… Sağ ve sol diye ayrışmıyor bugün insanlar, kavga varsıllarla yoksullar arasında yaşanmıyor; çok daha farklı bir zeminde gerçekleşiyor ayrışma ve partiler de -simgeleriyle birlikte- o zemin üzerindeki yerlerini alıyorlar… Toplantılarında kullandıkları 10. Yıl Marşı siyasal simgesini bilmiyormuş gibi davranın bir an için, hatta benim tezimden etkilenmemek için bu yazıyı da paragrafı bitirir bitirmez bir kenara fırlatın… Kapatın gözlerinizi ve düşünmeye başlayın: “Geçmişte ne oldukları ve neyi/kimi temsil ettikleri bir tarafa bırakılacak olursa, bugünün MHP'si, DP çatısı altında buluşmaya çalışan DYP'si ve Anavatan'ı ile bir siyasal simge olan 10. Yıl Marşı arasında herhangi bir çelişki var mı?” Düşünün bakalım… Size tavsiye ettiğimi kendim de yaptım ve sergilenen tercihler bakımından partilerle simge arasında bir uyuşmanın bulunduğu sonucuna vardım. DYP ile ANAP Meclis'in cumhurbaşkanı seçmesinin önünü tıkamak ve Ahmet Necdet Sezer'in 'tezkere bırakarak' Çankaya'da oturmasını sağlamak için özel bir çaba göstermediler mi? MHP ise, aynı süreçte sessiz kalarak kalbinin nerede olduğunu belli etti. Ülkenin dört bir tarafında düzenlenen mitinglerde, düzenleme komitesinden kişilerin veya hiç değilse kürsüden konuşma fırsatı verilenlerin dillendirdiği bir talebe de uygun düşüyor bu son görüntü. “Ak Parti dışındaki partilere ver de, CHP mi, MHP mi fark etmez” deniliyor o kürsülerden… Toplantılarında 10. Yıl Marşı simgesini kullanmadan önceden başlayarak, MHP, DYP ve ANAP, kendilerini kürsüde ifade edilen talep istikametinde konuşlandırmış bulunuyorlar. Bu durumdan hoşlandığım sanılmasın; tam tersine ülkenin yüksek gerilimli bir ortama iteklenmesi, insanlarının bütünüyle katılmadıkları siyasi tavırlara ne olursa olsun sahip çıkmaya sürüklenmesi, toplumun tam ortasından siyaseten bölünmesi hiç de hoş değil. Ak Parti'nin varlığı baraja takılma endişesi taşıyan partileri birbirine yaklaştırdı, bazılarını aynı çatı altında buluşturdu da. Sağda ve solda meydana gelen birleşmelerin beklenen coşkuyla karşılanmadığı bir veri ise, politikacıların bu durumu yeniden değerlendirmelerinde de yarar var demektir. Sağda ve solda birleşmeler bugünün Türkiye'sinde kendini güçlü bir biçimde dışa vuran ayrışmaya cevap teşkil etmiyor; 10. Yıl Marşı simgesini siyaseten doğru bulan kitlelerin CHP, MHP ve DP gibi üç ayrı partiye oylarını bölmeleri yine Ak Parti'ye kazanç sağlar. Akamete uğrayan cumhurbaşkanlığı seçim süreci CHP ile DYP ve ANAP arasında doğal bir yakınlık olduğunu göstermişti; bu partilerin, -hatta MHP'yi de yanlarına alarak- Ak Parti'ye karşı daha geniş bir cephede buluşmaları doğru olmaz mı? Fehmi Koru/Yeni Şafak
<< Önceki Haber Ak Parti'ye karşı ortak cephe-YORUM Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER