Halktan çıkın biraz
Cumhurbaşkanımız ve
Başbakanımız vatandaşı karşılarında ne zaman görse, içleri erimeye başlıyor. Onlar da fırsatı kaçırmayıp akıllarına ilk geleni söylüyorlar
Türkiye’de
halkın fikrine her zaman güvenilemeyeceğini, herhangi bir
apartman toplantısına katılmış olan her Türk vatandaşının bilmesi gerekir diye düşünüyor olabilirsiniz. Ama durumun böyle olmadığı belli olmaya başladı ne yazık ki...
Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız vatandaşı karşılarında ne zaman görse, içleri erimeye başlıyor. Onlar da fırsatı kaçırmayıp akıllarına ilk geleni söylüyorlar.
Söylenen şey ne kadar saçma olursa olsun fark etmiyor onlar için. Vatandaşı sadece konuşur görmek bile mutluluğunu artırıyor. Bu mutluluk ne söylendiğinden bağımsız.
Bu nedenle Başbakan
seçim kampanyası esnasında kulağına eğilen vatandaştan bir talebi olmadığı halde yalancı dolma tarifi bile dinlemek zorunda kalmış olabilir.
Şimdi de Cumhurbaşkanı siyasi bir intihara girişerek
Köşk’ü halka açıyor.
Bizimkiler davetsiz misafirliğe pek meraklıdır ve ‘ev sahibi hakları’ diye bir kavramdan yoksundurlar.
Köşk’e bir kere alışırlarsa bir daha çıkmazlar oradan, yatıya bile kalabilirler.
Bir gün Gül uyandığında karşısında -
Hakan Şükür’ün çocuğunu görmek zorunda kalan Kalli gibi- birtakım çocukları görmek zorunda kalabilir. Çocuklar illa da sevimsiz olacaklardır. Çünkü bu iş böyledir. Başkalarının çocukları genelde sevimsiz gelir insana.
Kart oyununu fazla komplike bulduğundan oyunu taşlarla oynamaya başlayan bir okeyci topluluğunu dinleyin. Bakın bakalım bir tek rasyonel çözüm duyacak mısınız? Çözümü bırakın; rasyonel sorun bile duyabilmeniz mümkün değildir.
Şimdi bu insanlar Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile şapır şupurlar, herkes de pek memnun gibi durumdan.
Bilmem farkındalar mı bilmiyorum; Başbakan ve Cumhurbaşkanı yakında halk dozu aşımından dolayı kafayı bile yemeye başlayabilirler.
Bizim 9. Cumhurbaşkanı
politika gereği halkı sever gibi gözükmek zorundaydı ama sonunda bir bastılar adamcağızı, halkı nerede görürse bir dövmediği kalırdı onları.
Şapkasını elinden alıp kaçmaya çalışan kişinin başına gelenleri bir düşünün; ne dediğimi daha iyi anlarsınız.
Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın halka bu kadar fazla
kulak vermelerinin, milli güvenliği zedeleyecek bir tarafı da var. Çünkü ikisi aynı anda hastalanabilirler. Bizim halkın
yerli yersiz konuşma dışında insanı şapır şupur öpme âdeti de var. Gözümle gördüm; Erdoğan ve Gül’ü kendilerine çekip çekip öpüyorlardı.
Galiba 9. Cumhurbaşkanı yanlarına fazla yaklaşmasınlar diye el sıkışırken halkı çaktırmadan yana itiverirdi de.
Bir defasında adamcağızın saatlerce halkı itmekten dolayı sağ kolu geçici
felç geçirmişti, sonradan iyileşti.
Ben ne zaman bir siyasetçiden ‘halka ineceğiz’ lafını duyarsam paniklerim. Çünkü bundan fazla hayır gelmeyeceğini bilirim. Halka çok önem vererek rasyonel politika üretmek mümkün değildir. Bu açıdan baktığınızda en iyi politikayı
Baykal yapıyor. Çünkü halkla hiç alakası yok onun. AKP’nin ise işi zor ve hatta geleceği tehlikede.
Vatandaş eve çekildi, halk sokağa çıktı fazla müsamaha yüzünden. Yakında MGK toplantıları da halka açılırsa kimse şaşırmasın. Hepimiz vatandaşlar olarak askerler bunu da mecburen kabul etmezler diye umuyoruz...
SERDAR TURGUT/AKŞAM