Alevîlerin partisiz gireceği son seçim

Seçim sürecinde partilerden beklentilerini ve Alevîlerin siyasî yol haritasını Cem Vakfı Başk. anlattı

Alevîlerin partisiz gireceği son seçim

Seçim sürecinde partilerden beklentilerini ve Alevîlerin siyasî yol haritasını Aksiyon'a anlatan Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan, önemli mesajlar veriyor. Her seçim öncesinde “Alevî oylarının rengi” merak edilir. Müstakbel 4 Kasım 2007 seçimlerinden önce bu tartışma bir kez daha alevleniyor. Kritik bir soru daha var gündemde: “Peki, yıllardır Alevî taleplerine cevap vermediği iddia edilen sağ ve sol partilere tepki olarak yeni bir Alevî partisi kurulur mu?” Bazı görüşleri tartışılır olmakla birlikte, Alevî toplumunun en saygı duyulan otorite isimlerinden biri olan Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, bu soruya çok net cevap veriyor: “Taleplerimiz karşılanmazsa, önümüzdeki seçimlerden sonra bu oluşum gerçekleşecek; ama bunu Sünnîlerle yapacağız.” Prof. Dr. Doğan’la “seçim ve parti” ağırlıklı bir söyleşi gerçekleştirdik. “Alevîliğin İslam’ın dışında bir din ve Alevîlerin azınlık olduğu” iddiasıyla AİHM’ye başvuru yapılması konusuna ise zaman darlığı sebebiyle giremedik. Doğan’ın bu yaklaşıma kökten karşı olduğu ve bunu “zır cahillik” diye nitelediği de, geçen hafta medyada zaten genişçe yer buldu. -Genel seçimlere bir yıldan az kaldı. Alevî oyları nasıl bir seyir izleyecek? Alevîler, sanki yokmuşçasına muamele gören büyük bir kitle. Sürekli olarak kandırılmış. ‘Hele bu seçim geçsin, yanlışlıklar düzeltilecek’ denmiş; ama hiçbir zaman düzeltilmemiş. Bir dahaki seçim beklenmiş. O seçimde tekrar bir umut yaratılmış. Alevîlerin ne yapacağı henüz belli değildir. Haklarını vermek için samimi çaba sarf eden siyasi partiler, Alevîlerden de aynı yakınlığı görecektir. SİVAS MÜFTÜSÜ CEMEVİNE YARDIM ETTİ -Alevîlerin yıllarca çoğunlukla CHP’ye oy verdiği bilinen bir gerçek. Ecevit’in vefatı, Baykal’ın da mesafeli tavrı onları sağ partilere mi yöneltecek? Alevîlerin Cumhuriyet Halk Partisi ile bir sorunu olmamıştır; ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin Alevîlerle sorunu olmuştur. Alevîleri kucaklamamış, kılını dahi kıpırdatmamıştır. Sayın Ecevit’in de bekleneni verememesi Alevîlerin o partiye de kırılmasına sebep olmuştur. Sonunda Alevîler sandık başına gitmemiştir. Bir zamanlar oylar Demokrat Parti’ye gitmiştir. Ama görmezden gelinmeye başlanan Alevîler ‘orta sol’ politikalara yönelmiştir. 1960-65 arası düşünme dönemidir. 1965’ten sonra özellikle oyların yüzde 80’i, belki daha fazlası CHP’ye gitmiştir. Alevî oyları bugün donuk değil. Bugün 20-25 milyon Alevî’nin 10 milyonu oy kullanıyor. Bu oyu aldığınız zaman iktidar oluyorsunuz. AKP, 2 milyon oy almıştır. 6 milyonu sandık başına gitmemiştir. Alevîler artık sağ-sol kavramlarını reddediyor. İşin özüne bakacak. Milliyetçi Hareket Partisi de olsa hiç önemli olmayacak. Eski çizgisini terk etmiş mi etmemiş mi? Halk Partisi ya da DSP. Alevîlerin artık bilinç düzeyi yükselmiştir. Kim Alevîlere ne veriyorsa Alevîler de ona oy verecektir. PARTİSİZ SON SEÇİM En çok desteği, Sünnî kardeşlerimizden gördük. En az Alevîler kadar Sünnî yurttaşların da katkıları oldu. Ben bunu 37 kişinin yakıldığı Sivas’ta yaşadım. Orada bir cemevi temelini attığımızda Alevîler kadar Sünnî yurttaşlar da yardım etti. Sivas Müftüsü’nün kendisi çıkardı cebinden, “Kimse görmesin lütfen hocam” deyip para yardımı yaptı. Müftü çok kâmil bir insandı. 3 Kasım’dan önce tüm siyasi partilere tavrınızı açıkça ortaya koyun, taleplerimizi desteklerseniz Alevî oylarının yönü belirlenecek, dedik. Sadece AK Parti’den cevap almadık. Alevîler çok büyük hata yaptı. -Alevîlere liderleri yön veremedi mi? AK Parti yeni doğan bir partiydi. Laik cumhuriyete sahip çıkacağını, özgürlükleri uygulayacağını, vatandaşların hepsine eşit muamelede bulunacağını söyleyen bir partiye ‘Hayır oy vermeyin.’ demek haksızlık olurdu. Bizim o seçimler sırasında şu partiye ya da bu partiye oy verelim teklifimiz olmadı. Şu anda 20-21 kişi var mecliste. Bir kısmı CHP’de, bir kısmı Anavatan’da, iktidar partisinde kimse yok. -4 Kasım 2007 seçiminde oy verilecek partiyi açıklayacak mısınız? Tavır koyabiliriz. Verilmeyecek partiyi belirleyebiliriz. Şu anda değil, daha çok vakit var. AKP böyle devam ederse Alevîlerden bir tek oy alamaz. Hâlâ böyle Alevîleri düşman görmek, husumet içinde olmak. Demokratik bir ülkede, tüm halkın başbakanı bir tek kişiyle dahi görüşmeye tenezzül etmemiştir 4 yıl. Bu Alevîlerin başbakanı olabilir mi? Görüşme talebimiz kabul edilmedi. -Alevîlerin isteklerine cevap verecek parti yoksa, kendi partisini kurması kaçınılmaz mı? Eğer Alevî yurttaşlar kucaklanmazsa hiç şüpheniz olmasın. Bu, siyaset biliminin kuralıdır. Eğer bu seçimde kucaklanıp ihtiyaç ortadan kaldırılmazsa, bundan sonraki seçimde Alevîler kendi partilerini kuracak. Ama sadece Alevîlere hitap eden bir parti olmayacak, Türkiye halkına hitap edecek. Alevî yurttaşlarla Sünnî kardeşlerimizin beraber bir parti kurmasını kimse engelleyemez. Alevî yurttaşlar bu seçimler döneminde kucaklandığını görürse bu süreç engellenir. Güney Afrika’da yüzde 5 beyazın siyahlara uyguladığı politikaları hâlâ Alevîlere uygulamaya kalkarlarsa kendi kadrolarını da oluşturacakları partiyi kurarlar. Alevîlerin partisiz girdikleri son seçimdir bu. Israrla bunun olmamasını istiyoruz. “KAÇ ALEVÎ VAR?” TARTIŞMASI -Ali Şen, Fenerbahçe’nin 25 milyon taraftarı var demişti? “Saydınız mı?” sorusuna “Kimse saymadı, o rakam öyle kaldı.” demişti. Alevî sayısı da 7 milyondan başlıyor 25 milyona kadar gidiyor? Nasıl değerlendiriyorsunuz? Bana sorarsanız 30 milyonun üzerindedir. Somut veri var. 1930’larda, Atatürk döneminde çıkartılan bir harita var. Erol Toy diye gazeteci getiriyor Galatasaray Üniversitesi’ne. Şimdi benim elimde. O dönemde bir sayım yapılmış. Hangi alanda nerede zorluklar yaşanır, görmek istiyor Atatürk. Devlet elindeki belgelere dayanıyor, arşivlerde muhakkak vardır. -Genel sayımlarda “Alevî misin? Sünnî misin?” diye sorulmuyor. Bugünkü rakam nasıl bilinecek? Yok, ama bugün her vilayette bilinir. Üç aşağı beş yukarı hata ile. Gazi Mahallesi, Ümraniye, Sarıgazi, Kartal’da önemli ölçüde Alevî yoğunluğu olduğu bilinir. Gülsuyu derseniz 600-700 bin kişilik Alevî nüfusun olduğu bilinir. Ben biliyorsam devletin her kademesinin bilmesi gerekir. O dönemde bu biraz daha kolay. Alevîler genelde şehirlerde yaşamamış. Baskıdan dolayı dağ eteklerinde köyler kurmuşlar. Bu köyler biliniyor. Bana getirin Malatya haritasını, size söyleyeyim. Beş dakikada size orda kaç Alevî olduğunu söylerim. -Bunun bilimsel bir dayanağı yok? Bilimsel veri sayımdır. O da belli değil. Korgeneral Turgut Sunalp Paşa ile bir gün konuşurken bana sordu: “Ne kadar Alevî var?” dedi. 20 milyon civarında, dedim. “Hocam o biraz fazla” dedi. Siz söyleyin, dedim. Bize gelen bilgilere göre 13 milyon, dedi. Paşam, dedim; pergelle ölçmüyoruz ki 20 olmasın 13 olsun, 13 olmasın 10 olsun. Bu ülkede Alevî oyları var. O zamanki Milli İstihbarat kaynaklarına göre o tarihte 13 milyonmuş, şimdi 17 milyon. Ama bana sorarsanız asgari 30 milyon. Diyanet’e sorarsanız 8 milyon. Amerikalılara göre 20 milyon. Trakya’dakilerin yüzde 60-65’i Alevî’dir. Ama insanlar söylemez bunu. Romanlar da büyük ölçüde Alevî Bektaşi’dir. İstanbul’dakiler de öyledir. Gidin Kasımpaşa’ya sorun. Dedeleri vardır onların. Sünnî kesim hep itmiş bunları, horlamış. Malatya’daki Çingeneler Alevî’dir. Doğan Dede ocağına bağlıdır. Her sene gelip Doğan Dede’nin elini öperler, niyaz olurlar, bir ihtiyacı var mı diye sorarlar, yazları bazen bizim köyde kalırlar. ALEVÎ PARTİSİ, ERBAKAN’LA AYNI OLUR -Peki 30 milyon Alevî varsa niçin parti kurmakta tereddüt ediliyor? Erbakan’dan farkı kalmazdı da ondan. O Sünnîliğe dayanan bir parti kurduysa tamamen Alevîliğe dayanan bir partinin Erbakan’dan farkı kalmazdı. Erbakan’ı ne kadar eleştiriyorsam böyle bir partiyi de eleştiririm. Yanlış olur. Ortak değerler üzerine kurulabilir. v-Cem Vakfı böyle bir partileşmeye öncülük eder mi? Çok erken. Bunun spekülasyonu şimdiden yapılamaz. Cem Vakfı’nın öncülük edip etmeyeceği belli olmaz. Vakıf olarak değil elbet. Vakfın kurucuları, beni kast ediyorsanız tavrım seçimlerden sonra belli olur. Ben siyasi parti kurmayı düşünmem, düşünemem. Bu sağlık sorunları ile yapmam zor olur. Kendi düşüncelerimi söylerim. Alevî yurttaşlar, Sünnî yurttaşların kendileri ile aynı değerleri paylaşanlarıyla yeni bir siyasi oluşumu oluşturmalıdır derim. Biz olur muyuz olmaz mıyız, bunu zaman gösterecek. Bu neticenin doğmamasını sağlamaya çalışmak lazım. PARTİYE ALEVÎ’DEN FAZLA SÜNNÎ AYDIN GELİR -Yeni bir parti kurulması fikri, heyecan veriyor mu? Çok telefon alıyorum. Heyecan duyan insan var. 53 siyasi parti var hâlen. Lider kadrosu Sünnî’dir. Bir tane Alevî yok. Bu nasıl anormal bir yapıdır ki bir tane Alevî partisi olmasın. Yüzde 0,3 alır ya da binde 0,3. Eğer böyle bir durum doğarsa o zaman bir hareketi destekleriz. Yalnız kendim olarak değil dostlarımla beraber. Sünnî dostlarım da buna dâhil. Alevî değerlerini paylaşan insanlarla. -Alevî-Sünnî ayrımı, partide nasıl olacak? Çok kolay. Göreceksiniz Alevîlerden çok daha fazla Sünnî aydın gelecek. Ben inanıyorum, yüzde 100 güveniyorum. Hayatımda yapmadığım şeydir; ama bahse de girerim. Sünnî kadrolar Türkiye’yi bir yere getirememiştir. Şu değerler etrafındaki bir hareketi siz desteklemez misiniz, gelmez misiniz? İnanç bazlı olmayacak. Birtakım evrensel değerler etrafında partileşen bir hareket başarılı olur. Oy verecek doğru dürüst parti bulamıyor insanlar. Son seçimdir bu, yeni bir Türkiye doğacaktır hiç şüpheniz olmasın, eğer partiler kendilerini ıslah etmezlerse. Kâmil, akıllı, dürüst insanları vitrine koymadan ve Alevî-Sünnî birlikteliğini ve yoğunluğunu hesaba katmadan tekrar gidilirse değişir her şey. -Ali Müfit Gürtuna, Mehmet Ağar gibi isimlerle görüşüyor musunuz? Görüşüyorum; dostum her ikisi de. Mehmet Bey’in babası Zülküf Bey babamın dostu. Elazığlı. Biz 117 yıl evvel oradan Malatya’ya gidiyoruz. Şırık nahiyesi. Baba, dede mezarlarını taşıdılar. Mehmet iyi dostumdur; siyaset ayrı bir olay. Özel bir görüşme yapmadık. Ali Müfit Gürtuna ile de görüştüm; ama dostum olarak. ALEVÎ PARTİLER NİÇİN BAŞARISIZ OLDU? -Alevî partisi deneyimleri oldu geçmişte. Birlik Partisi, 21 ilde örgütlendi ve yüzde 2,8 oy aldı. Ali Haydar Veziroğlu kendi girişimiyle bir parti kurdu. Bu iki başarısız deneyim, Alevîleri korkutuyor mu? Hayır. Bu farklı bir olgu. O dönemde çıkışta yine bizim başlattığımız hareketten pay kapmak isteyen dostlar vardı. Hüseyin Balan ve arkadaşlarının hareketiydi. Mustafa Timisi iktidarı aldı. Onun girdiği dönemlerde sağ-sol, Marksist hareket en üst düzeydeydi. Birlik Partisi’ni Marksist bir partiye dönüştürmeye çalıştılar. Sivaslı olduğu için hemşerilik gayretiyle destek aldı. Alevîlerin duygularını istismara dayalı hareketler, başarısız kalmaya mahkûmdur. Bu öyle bir hareketti. Biz genç öğrenciler olarak Alevî yurttaşların haklarını savunuyorduk. İbrahim Elmalı diye bir Diyanet İşleri Başkanı vardı. Alevîlerle ilgili bir kelime kullandı. Genç üniversitelileri harekete geçirerek alaşağı ettik. O dönemin başbakanına telgraf çektik, 2 saat sonra görevden alındı. O zaman 21 ilde kurulmuş; bugün de 81 ilde teşkilatlanılması zor bir olay değil. O hareket öyle sıfırlandı. Ali Haydar Veziroğlu da böyle bir şeye giriştiği zaman “Buna yer yoktur, başarılı olamazsın” dedim. Destek istedi; ama vermedim. Sonuçta seçimden sonra ilk beni gelip ziyaret eden Ali Haydar Bey oldu. Kandırıldığını söyledi. Bunu yapanlar kendisine göre mürekkep yalamış, “Alevî-Sünnî ayrımını ortadan kaldırmalıyız” diyenlerdi. İsimlerini tam söyleyemiyorum; ama bazı profesörler, aydınlar vardı. 74 milyon dolar gitti o partiye. Daha fazla oy alınabilirdi; ama o kadar kötü yönlendirildi. -Alevîlerde keskinleşen bir bölünme mi var? Hiç bölünme yok. Birkaç tane, Alevîleri şaşırtmaya çalışan vatandaş var. Alevîlik İslam dışıdır iddiasındalar. Halktan itibar görmüyorlar. Önüne de çıkamıyorlar. Almanya Alevî Birlikleri Federasyonu’na (AABF) bağlı 200 civarında değil; 61 tane dernek var. Bunlara paralar vermişler dernekler, aidat adı altında. Binanın altından ayrılamıyorlar. Halkın desteğini alamaz. ATİLLA ERDEN, AJANDIR -Federasyonun kuruluşunda siz de yer aldınız? Oradaki Alevîlerin sahipsiz kalmaması içindi. Turgut Öker Berlin’den gelip birtakım Marksist yapılarla federasyonu ele geçirdi, ben de desteği çektim. İyi niyetle, Alevîlere bir şey vermek için gelmedikleri açık. Ne alabiliriz diye geldiler. İsmi Alevîlik; ama Alevîlikle ilgili samimi bir çalışması olmadı. Ben ne dersem, onlar onu tekrarlıyor. -Orta Asya’dan Balkanlara kadar Alevî coğrafyasından bahsediyorsunuz. Partileşme süreci, bahsettiğiniz insanların olumsuz tavır almasına sebep olur mu? Hayır. Parti doğduğu takdirde ilişkiler yoğunlaşır. Bütünleşmeye, birleşmeye yol açar. Devlet politikası çok yanlış yönlendiriliyor Türkiye’de. Bir bakan her gün ya Cidde’de ya Riyad’da. Türk devletlerine giden yok. Bunu hafızam almıyor. O bölgeyle siyasi nedenlerle dahi olsa ilişkiler içine girmemek büyük yanlış olur. Türk halkları arasındaki ilişkilerin mutlaka güçlendirilmesi lazım. Bunların çoğu da Alevî İslam anlayışını yaşatıyorlar. -Alevî-Bektaşî Federasyonu Genel Başkanı Selahattin Özel görevinden alındı. Yerine Atilla Erden geldi. Bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Atilla Erden, Sünnî kökenlidir. Bu arkadaşı kim getiriyor, hangi cesaretle kalkıp bu yanlışlara giriyor bilemiyorum. Bu bile ayıp, çirkin bir olay. Sünnî kesimin başımızın üstünde yeri vardır. Kardeşimiz, dostumuz olarak. Ama Alevî kesimden görünüp Alevîleri parçalamayı, hiçbir Sünnî yurttaş göze almamıştır. Ama bu Atilla Erden alıyor. Solcuğu da kamuflaj olarak kullanarak Alevîlerin içine Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ajanı olarak giren bir arkadaştır. Alevîlerin içinde ne işi var bunun. AABF ile de anlaşır. Ben Alevîlere güveniyorum, kâmildir. Ortaya çıkıp ben Mesih’im diyenin peşinden koşmaz. BİRLİK PARTİSİ’NE BAŞKAN OLMAMI İSTEDİLER 17 Ekim 1966 tarihinde kurulan Birlik Partisi’nin lider adayları arasında o dönem asistan olan İzzettin Doğan da vardır. Ancak inanç temelli bir partiye karşıdır. Alevî tabana seslenen partinin ambleminde 12 İmam’ı temsil eden 12 yıldız ve Hazreti Ali’yi sembolize eden aslan bulunuyordu. “Kuruluşunda partinin başına geçmem için bana teklif getirdiler.” diyen İzzettin Doğan, Galatasaray Üniversitesi’ndeki hocalarından Hüseyin Nail Kubalı’nın “Bunlar niye böyle yapıyor. Dinî temellere dayalı bir parti. Bunu önleyin” demesi üzerine Beyaz Saray’da bir toplantı tertip eder. Çetin Özek, Hüseyin Hatemi gibi 35-40 kişi katılır o toplantıya. Doğan, toplantıyı şöyle anlatıyor: “Alevî ve Sünnîlerin elitlerinden oluşan bir toplantı yaptık. Alevîler parti kurmalı mı kurmamalı mı sorusuna, “kurulmamalı” diye bir kanaat çıkarıp diğerlerinin kanaatini kırmaktı amaç. Ben topladım. Vazgeçin, diye kurma girişiminde bulunanlara ilettik. Devleti nasıl yöneteceksiniz, restoranı zor yönetirsiniz, dedim.” Ertesi gün İçişleri Bakanlığı’na parti başvurusu yapılır. 12 Ekim 1969 tarihindeki genel seçimlerde 21 ilde sandık başına giden Birlik Partisi yüzde 2,8 oyla 8 milletvekili çıkartır. Bazı siyasi liderlerle dostane görüştüğünü söyleyen Prof. Dr. İzzettin Doğan, “alevîlerin kucaklanmaması” durumunda, partisiz son seçime girdiklerini net bir şekilde ifade ediyor.
<< Önceki Haber Alevîlerin partisiz gireceği son seçim Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER