"Alimlerin inancı, duruşu, ahlakı mevsimlik olmamalı"

Mehtap TV'de yayınlanan Algılar ve Gerçekler programında toplum üzerinde oluşturulan yanlış algıların üzerine gidiliyor. Cuma günü yayınlanan programda alimlerin yapılan zulme ve adaletsizliklere karşı neden sustukları üzerinde duruldu.



BİR KISIM ÂLİMLER ZULME KARŞI NEDEN SESSİZ?
Mehtap Televizyonunda Cuma akşamı yayınlanan Algılar ve Gerçekler programı, toplumda oluşturulan yanlış algıları düzeltmeye devam ediyor. Algılar ve Gerçekler’de İlahiyatçı  Ö. Faruk Şentürk ve Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, Hakkın gür sesi olması gereken alimlerin, pek çok zulmün ve adaletsizliğin yaşandığı şu dönemde, neden susmayı tercih ettiğini, Hak ve hakikat karşısında alimlerin duruşunun ne olması gerektiğini mercek altına aldılar.

 “ÂLİMLER PEYGAMBERLERİN VÂRİSİDİR, ÂLİMLERİN İNANCI, AHLÂKI, DURUŞU MEVSİMLİK OLMAMALI”
Algılar ve Gerçekler’de Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, alimlerin hakkın en gür sesi olması gerektiğini ve Peygamberlerin vârisi olduğunu, alimlerin mevsimlik, inancı, ahlakı ve mevsimlik duruşunun olmaması gerektiğini söyledi. Çapan, Peygamberlerin insanlara her zaman rehberlik yaptıklarını, tarih boyu Peygamber çizgisinde giden alimlerin de duruşlarını bozmadığını, yollarına devam ettiklerini, dinin helal dediklerine helal, haram kıldıklarına da haram dediklerini, hak ve hakikati gerektiği gibi seslendirdiklerini ifade etti. Gerçek alimlerin vazifesinin bu olduğunu, Kur’an-ı Kerim’in alimlerin en önemli misyonunun hak ve hakikati haykırmak olduğunu buyurduğunu, Peygamber Efendimizin (s.a.s.) de aynı hususa parmak bastığını vurguladı. 

“YÖNETİCİLERİN DİNİ TAHRİP EDEN UYGULAMALARINA KARŞI ÂLİMLER DİK DURMALI” 
Tarihe bakıldığında da baskının, şiddetin, zorbalığın en çok olduğu dönemlerde gür sesli alimlerin hiç yamulmadan dik durarak rehberlik yaptıklarını, toplumun ve kamu vicdanının da dik duran alimlerin arkasından gittiğini kaydetti.  Çapan, Gücü eline geçiren ve Müslümanlık adına hareket ettiğini söyleyen yöneticilerin, Emevi ve Abbasilerde de olduğu gibi belli bir dönemden sonra, gücün verdiği dünyevileşme ve ölçü tanımamazlıkla dinin ruhuna uymayan ve dini tahrip eden uygulamalara giriştiklerini belirtti. Ama bunun karşısında Rabbani alimlerin usulünce ve üslubunca doğruları söylediklerini, şu anda da böyle tarihi bir dönemden geçildiğini söyledi. İmam-ı Azam’ın, Ahmet bin Hanbel’in, İmam Malik, İmam Şafiî’nin hayatlarına bakıldığında değil itikadî konularda, amelî konularda bile geri adım atmadıklarını, bunun çok önemli olduğunu kaydetti. Mesela İmam Malik’in zorlanan insandan namaz düşer, dediği için işkence gördüğünü, ama geri adım atmadığını, Ahmet bin Hanbel’in Kur’an mahlûk mudur değil midir tartışmasında geri adım atmadığını söyledi.

“PEYGAMBERİMİZE SAYGISIZLIK YAPILIYOR, ULEMÂYA HAKARET EDİLİYOR, ÂLİM DİYE BİLİNEN İNSANLARDAN SES ÇIKMIYOR”
Günümüze bakıldığında ise dinimizin inanç manzumeleriyle oynandığı halde, uluhiyet hakikatinin hırpalandığı, Peygamberimize saygısızlık yapıldığı, ulemaya hakaret etmek, dil uzatmak küfür olarak kabul edildiği halde alim diye bilinen pek çok insandan ses çıkmadığını vurguladı.  

“EN ZARARLI İLİM ADAMI DİNE ZIT OLAN İCRAATLARA DİNDEN KILIF ARAYAN, VE ONLARA SEVAP ELBİSESİ GİYDİRMEYE ÇALIŞANDIR”
Ergün Çapan, tarih boyunca bakıldığında üç çeşit ilim adamı görüldüğünü, birincisinin hakperest ilim adamları, hakkın hatırı âlidir diyerek gür sesle Kur’an’ın Sünnetin emirlerini temsil eden insanlar olduğunu, bunların Kur’an’ın ve Sünnetin emirlerini, elde ettikleri müktesebatı makam ve para elde etmek, etrafını zengin etmek için kullanmayan insanlar olduğunu, İmam-ı Azam gibi dört mezhep imamlarıyla birlikte İmam Nevevi, İmam Rabbani, Bediüzzaman vs. gibi âlimlerin böyle alimler olduğunu belirtti. İkincisinin ise, gördükleri zulüm ve haksızlıklar karşısında sessiz kalan ilim adamları olduğunu söyledi. Bunların, konumlarını ve işlerini kaybetme korkusuyla ses çıkarmamayı, tepki vermemeyi seçtiklerini ifade etti. Üçüncü ve en zararlı olanların da Kur’an’a Sünnete, Fıkıh’a tamamen zıt olan icraatlar karşısında sessiz kalmak bir yana onları savunmaya geçen, hatta onlara dinden kılıf arayan, sevap elbisesi giydirmeye çalışan ilim adamları olduğunu vurguladı.  

“ALLAH’IN İNDİRDİĞİ KİTAPTAN BİR ŞEY GİZLEYİP ONU BİRKAÇ PARAYA SATANLAR VAR YA…”
Algılar ve Gerçekler’de İlahiyatçı Ömer F. Şentürk ve Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, Bakara sûresinde “ Allah’ın indirdiği kitaptan bir şey gizleyip onu birkaç paraya satanlar var ya, işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmazlar. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmaz ve onları temize çıkarmaz. Onlara son derece acı bir azap vardır” ayetinin alimlere bakan yönüyle izahını da yaptılar. 

“BENDEN SONRA ÇOK RAHAT YALAN SÖYLEYEN VE ZULMEDEN İDARECİLER OLACAK. KİM ONLARLA BERABER HAREKET EDERSE…”
Programda ayrıca Peygamberimizin konuyla ilgili çok önemli hadislerine de dikkat çekildi. Bir hadis-i şeriflerinde Efendimizin “Benden sonra çok rahat yalan söyleyen ve zulmeden idareciler olacak. Kim onlarla beraber hareket eder, onların yalanlarını tasdik eder ve zulümlerinde onlara yardımcı olursa o benden değildir” buyurduğu nakledildi. 

<< Önceki Haber "Alimlerin inancı, duruşu, ahlakı mevsimlik olmamalı" Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER