Yayını geciken bir şov ya da yarışma programının kulisinde çok sık rastlarsınız bu tür konuşmalara... Kimi SSK emeklisidir, kimi
ev hanımı, kimisi de meraklı... Buluştukları ortak nokta ise alkışlar! Programların fonunda alkışlarını, ıslıklarını zaman zaman da bağırışmalarını duyduğumuz kalabalığın ta kendisi onlar...
Sefaköy'deki Ciner Stüdyoları'na
servisin biri gelip biri gidiyor. "Bu insanları nereden buluyorlar, kaç para veriyorlar?" diye düşünürken güvenlikçinin sert komutu yankılanıyor salonda: "Evet bayanlar, şöyle sıraya geçin. Sizin
ekip başınız kim?" Herkes tek tek stüdyoya alınırken biz de ekip başının yanına yaklaşıyoruz. Adının soyadının yazılmasını istemese de nasıl para kazandıklarını, çevresinin ne kadar geniş olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyor. Zaten bu işi yapmak için hatırı sayılır bir çevreye sahip olmak şart. Yaşlı bulmak konusunda sıkıntı yaşamasa da
gençleri stüdyoya getirmenin zor olduğunu anlatıyor: "Nazife kız, bizim gençler geldi mi? Bu gençlerle uğraşmak zor çocuğum. Bak gelmediler. Yapımcılar ön sıralar için genç ve güzel kızları istiyor. Ne yapsak acaba?.. Ara kız şunları!"
Bu arada ikinci servis de giriyor otoparkın kapısından. Kimi Başakşehir'den, kimi Haramidere'den, kimi Bağcılar'dan... İşin en ilginç yanı, birbirlerini tanıyor olmaları: "Kız sen Canlı Para'da yok muydun?" "He görümcemle geldiydik..." Bu arada içlerinden biri ortak korkularını dillendiriyor: "Aman ajanslardan uzak durun kızlar. Onların servisi yokmuş."
HEM KAZANIYOR, HEM EĞLENİYORUZ
Günde iki ya da üç programa gidenlerin ay sonunda ellerine önemli miktarda para geçiyor. Her ne kadar para konuşmasalar da ücretleri günde 30 ile 50 TL arasında değişiyor. Çarkıfelek,
Müge Anlı, Seren Serengil, Canlı Para,
Mahmut Tuncer Show,
İzzet Yıldızhan Show,
Varlık Harikaları gibi onlarca yapım onlar için tam bir ekmek kapısı.
Sabah belli duraklardan topluyor servis şoförü onları. 'Eğleniyoruz' deseler de geçimini sadece bu işten sağlayanlar bile var aralarında. Televizyona çıkma konusunda en ufak bir tereddüt yaşamıyorlar, ama söz konusu
gazete olunca biraz çekiniyorlar: "Ya kocalarımız görürse..." Haksız da değiller, onların nazarında televizyona 'çıkmak' ile gazeteye 'basılmak' bir değil. Onlar olmadan ne yarışma, ne de şov programı başlayabiliyor.
Yönetmen bir koltuğu dahi boş görmek istemiyor. Ne diyelim... Hem eğleniyor hem de kazanıyorlar. Alkış için
sermaye de istenmiyor...