Alper Görmüş: Laik medya bu haberi görmedi

Gazeteci - Yazar Alper Görmüş, Taraf'tan ayrılan gazetecileri ve medyanın çifte standartlarını değerlendirdi.

Alper Görmüş medyada yaşanan çifte standartları anlattı

  • Taraf’tan ayrılan arkadaşlar ile birlikte site veya dergi kurabiliriz. 
  • Medya durduğu yere göre farklı tavır alıyor.
  • Medya devletle bağını bir şekilde kopardı ama o köklü olduğu için bu sefer patronla gazetecilerin ilişkileri problemli hale geldi. 

Gazeteci - Yazar  Alper Görmüş Bugün TV'de yayınlanan Erkam Tufan ile Analiz programında çarpıcı açıklamalarda bulundu. "Taraf’tan ayrılan arkadaşlar ile birlikte site veya dergi kurabiliriz" diyen Alper Görmüş medyada yaşanan çifte standartları ve değişimi anlattı.

Taraf'tan ayrılanlar nerede yazacak?

Taraf’tan ayrılan arkadaşlar ile birlikte site veya dergi kurabiliriz. 

Taraftan ayrıldıktan sonra herhangi bir gazeteden teklif aldınız mı? 

Evet ama ben bunları konuşmuyorum. Çünkü biz hep birlikte bir şeyler yapabilir miyiz diye düşünüyoruz.

Hep birlikte  kim?

Taraftan ayrılan arkadaşlarımız bir şeyler yapabilir miyiz, bir site belki bir haftalık dergi..bir hayal ama bakıyoruz. Şimdilik mesafe kaydettiğimiz söylenemez daha ilk adımlarımız.
 
Alper Görmüş, medyanın çifte standartlarını şu örnekleri ile anlattı;

"MEDYAMIZ DURDUĞU YERE GÖRE FARKLI TAVIR ALIYOR"

Görmüş "Herhangi bir fiil yani özü itibariyle aynı hiç değişmeyen bir şey, kendi kutbundan bir adam gerçekleştirdiğinde farklı bir tavır alınıyor farklı bir kutuptan adam gerçekleştirdiğinde farklı tavır alınıyor." dedi.

Burada Fazıl Say örneği üzerinden nerede… adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa Allahçı sözüne, ne var canım fikrini söylüyor diyenlere. Aynı şekilde oraya ne bileyim Alevi, Kemalist gibi bir kavram konsa kıyamet koparırdı o kesim bu şekilde çifte standartlar var.

Evet benzer örnekler var, o yazıda ben onlardan da söz etmiştim. Mesela dindar kimliği ile öne çıkmış bir gazetemizin yazarlarından birinin bir haberi vardı, mesela öyle bir şey o gazete değil de diyelim ki laik medyanın gazetelerinden birinde yapılsaydı o gazete çok farklı bir tavır alacaktı ama nasıl bir tavır aldığını biliyoruz. Benzer bir örnek verelim, mesela bir davayı hatırlıyorum geçen sene olmuş. Bir alevi dedesi kendi içlerinden birini düşkün ilan ediyor, düşkünlük biliyorsunuz aleviler de dışlama demek. Düşkün ilan edilen kişi mahkemeye başvurup bu kararı geri aldırıyor bunun üzerine o alevi dedesine bu geleneklerimize aykırıdır. Bizim yasalarımız böyledir. Önemli bir alevi lideri de buna doğru dedi.

Laik medya bu habere nasıl tavır aldı?

Bu haberi görmedi, tek bir gazetede çıktı ve orada eridi. Benim sorum şu tersi olsaydı bir tarikat bağlılarından birine, şeriat yasalarına göre ceza verseydi ilahiyat profesörü de buna çıkıp doğru bu ya deseydi ne olurdu ortalık birbirine girerdi.

Bir başka örnek daha var aslında siz de onu köşenizde belirttiniz. Alevilik üzerine Tunceli de barda bir kadın garsonun istihdam edilmesiyle ilgili halkın bir tepkisi var. 

Halkın bir tepkisi ama solcuların önderliğinde ve kabaca İslami dindar şeylerden yola çıkarak yapılan bir şey değil. Bizim ahlakımıza uymuyor gelen erkeklerin ahlakını bozuyor diye barı taşlıyorlar

Bu olay Konya da olsaydı?

Seküler, laik medyamız ne yapardı. Ortalık birbirine girer sosyal medyamızda çıldırırdı vs. vs.  


MEDYA NEDEN GÜÇ KARŞISINDA HİZAYA GİRİYOR?


"Baskılara karşı gazetecilerin direnmesi lazım" diyen Görmüş şöyle devam etti; "Taraf ’da yaptığımız şey bir ölçü koydu bence. Patron ben yaparım olur diyemez. Dolayısıyla aslında siyasi iktidardan  gelen baskılar karşısında da dirençli olamıyor bence. Gazetecilerden, aşağıdan bir baskı gelse yukarıya, döner iktidara kusura bakma bana aşağıdan ciddi bir baskı var ben yapamam der. Hiçbir şey gelmediği için yukarıdan bir şey geldiğinden dönüp aşağıya ya arkadaşlar dendiğinde oluyor.
 
Türkiye de hala güç karşısında eziklik, kendisinden güçsüzler karşısında ezme ve otoriter olma bir böyle damar var gelen, çok temel bir kaynağı var. İkincisi gazetecilik meslek olarak devletin çocuğu olarak doğdu bu topraklarda, doğumu öyle. İktisadi bağlar, siyasi bağlar vs. zaman içerisinde ideolojik benzeşme, devletin organı gibi bir dönem oldu hatta. Dolayısıyla bir yere dayama, sırtını devlete dayayan bir medyadan söz ediyoruz. Sırtını bir yere dayadı mı; güçsüzleri ezme,  onların başlarına gelebilecek şeyler karşısında açık açık isimlerini yazma. Hani diyoruz ya yapmayın etmeyin yüzlerini teşhir etmeyin vs. Bu aslında sırtını devlete dayamış bir medyanın öbür tarafı bu. Kendini o kadar güçlü görüyor ki birilerini ezme konusunda hiçbir şey geliştirmiyor. Farkında olmadan yapabiliyor. Temelde ahlaki problem. Devletle kurduğu ilişkide bunu pekiştiriyor. 

Türkiye de bu konuda yol alınmadı değil. Devlet doğrudan doğruya medyayı denetleyecek araçları elinden kaybetti. Yani iktisadi olarak bağımlıydı medya devlete. Bir zamanlar kağıt fiyatları üzerinden denetim yapardı bunlar kalktı. Özel sektör reklamları ile vs. ile de önemli ölçüde özgürleşti. Devletle bağını bir şekilde kopardı ama o köklü olduğu için bu sefer patronla ilişkileri gazetecilerin problemli hale geldi. Ona karşı editöryal bağımsızlığını korumaz hale geldi. İktidar kanadı patron kanadı birlikte bir baskı uyguladıklarında direnilmiyor. Böyle bir kültür gelişmedi. Aslında bizim Taraf ’da yaptığımız şey bir ölçü koydu bence. Patron ben yaparım olur diyemez her yerde bunu diyemez. Dolayısıyla aslında siyasi iktidardan  gelen baskılar karşısında da dirençli olamıyor bence. Gazetecilerden, aşağıdan bir baskı gelse yukarıya, döner iktidara kusura bakma bana aşağıdan ciddi bir baskı var ben yapamam der. Hiçbir şey gelmediği için yukarıdan bir şey geldiğinden dönüp aşağıya ya arkadaşlar dendiğinde oluyor."

<< Önceki Haber Alper Görmüş: Laik medya bu haberi görmedi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER