Aman Allahım! Böyle bir şey olabilir mi?

Gülay Göktürk,Taraf Gazetesi'nin gündeme taşıdığı iddiaları köşesinde yazdı.

Aman Allahım! Böyle bir şey olabilir mi?

Bu köşe yorum köşesi, haberleri tekrarlamanın yeri değil. Ama bugün öyle bir haberle karşı karşıyayız ki, haberin kendisi yapılabilecek bütün yorumlardan daha değerli bir yorum niteliği taşıyor. Haber Taraf Gazetesi'ne ait. Taraf Gazetesi, tıpkı Dağlıca Baskını gibi Aktütün Saldırısı'nın da izini sürüyor ve bu saldırıyla ilgili dehşet verici belgeler, korkunç iddialar ortaya atıyor. Ortaya konan belgelerden 17 askerin şehit olduğu Aktütün saldırısı öncesinde Genelkurmay Başkanlığı'nın, anlık istihbarat paylaşımı uyarınca elde edilen görüntüler ve istihbarî bilgilerle baskının hangi tarihte, kaç kişiyle ve nereye yapılacağı hakkında detaylı bilgiye sahip olduğu anlaşılıyor. İnsansız Hava Araçları sınırdan Hakkari; Şemdinli bölgesine doğru harekete geçmiş 80 kişilik PKK'lı grubun koordinatlarını, net görüntülerini bir aydır adım adım izliyor. Elde ettiği her görüntüyü de Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı'na iletiyor. Komutanlık da elindeki bütün istihbarat raporları ile birlikte Genelkurmay Başkanlığı'na... Baskından sadece beş gün önce 29 Eylül günü, Van Asayiş Güvenlik Komutanlığı Hareket Merkezi'nde görevli nöbetçi subay, Genelkurmay'a gönderdiği acil raporunda sınırdan 10 uçaksavar silahı getirildiğini, ayrıca PKK'nın Hakkâri Yüksekova'ya bağlı bazı köylere "boşaltın" talimatı verdiğini, bu bölgeleri tampon bölge olarak kullanacağını bildiriyor. Baskından bir gün önce, yine Van Asayiş Güvenlik Komutanlığı Hareket Merkezi'nden görevli bir nöbetçi subay günlük raporunda bir gün sonraki saldırının adeta koordinatlarını veriyor. "Gizli ve çok ivedi" rumuzlu raporda PKK'lıların bölgedeki hareketliliği isim isim, silah ve katır sayılarına kadar yerleri bildirilerek birimlere gönderiliyor. Sınırdan içeri giren PKK'lılar, içeriye sokulan ağır silahlar, saldırı kararlarının alındığı toplantılar, her şey biliniyor. Saldırıdan bir gün önceki istihbarat raporlarında Hakkâri-Şemdinli bölgesinde bir saldırının gelmekte olduğu bütün detaylarıyla anlatılıyor. Öyle ki Genelkurmay, Aktütün'ün hemen karşısında, sınırın öteki tarafındaki Mezi Deresi içerisinde saldırıda kullanılan ağır silahları taşımak üzere bekletilen 25-30 katırın varlığından bile haberdar! Ama bütün bu istihbarat, nöbetçi subayların bütün "acil ve önemli" yırtınmaları hiçbir işe yaramıyor. Aktütün Karakolu'ndaki 17 asker, göz göre göre gelen ölüme teslim ediliyorlar. Dün Hava Kuvvetleri Komutanımızın golf skandalından sonra yaptığı ilk konuşmasında, terörle daha etkili mücadele için hava kuvvetlerinin envanterine katılacak yeni casus uçaklarından bahsettiğini duyunca bu milletle alay etmektir diye düşündüm. Sanki ellerine ulaşan istihbaratı değerlendirmişler gibi, yeni casus uçağı almaktan, daha çok istihbarat toplamaktan bahsediyorlar. Sanki ellerindeki yetkileri bilgileri kullanmışlar gibi, terörle mücadele için OHAL yetkileri istiyorlar! Şimdi ne olacak? Genelkurmay belgeleriyle birlikte ortaya konan bu haber karşısında yine her zamanki gibi "Kim sızdırdı" soruşturmaları mı açacak; yoksa karşımıza geçip bize borçlu olduğu açıklamayı mı yapacak? Dün Dağlıca, bugün Aktütün... Sadece bu iki olay bile, bu savaşın bitirilmesinin önünde tek engel olduğunu gösteriyor: Birilerinin savaşı ne pahasına olursa olsun sürdürme isteği... Genelkurmay'dan o birilerini karşımıza çıkarmasını bekliyoruz. GÜLAY GÖKTÜRK/BUGÜN İLGİLİ HABERLER:

HAİN BASKININ ŞOK GÖRÜNTÜLERİ

BAŞBUĞ ÇOK SERT KONUŞTU

<< Önceki Haber Aman Allahım! Böyle bir şey olabilir mi? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER