17 Aralık Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda görev yapan polislerin sahurda hukuksuz olarak gözaltına alınmaları, gözaltı süreleri dolmasına rağmen adliyede tutulmaları, "Kaç İsmail Kaç" gibi birçok skandal Anayasa Mahkemesi'ne taşınmıştı. Polislerin gözaltına alındıkları sırada ve sonrasında kötü muameleye maruz kaldıkları iddiasıyla ilgili olarak Bakanlık savunma yapacak.
17 Aralık operasyonlarında görev alan emniyet mensuplarına yönelik İstanbul merkezli operasyonlar düzenlenmiş ve 52 kişi tutuklanmıştı. Düzenlenen operasyon sırasında polislerin kötü muameleye maruz kaldıkları yönünde görüntüler Türkiye’nin gündemini uzun sure meşgul ederken, konu Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Polislere uygulanan kötü muamele iddialarına ilişkin dosya Anayasa Mahkemesi’ne sunuldu. Avukat Ömer Turanlı tarafından sunulan dosyada, polislerin haksız şekilde gözaltına alındıkları, gözaltı sürelerinin bilinçli şekilde uzatıldığı ve kötü muameleye maruz kaldıkları sürece ilişkin tespitler yer aldı.
Polislerin avukatlarından Ömer Turanlı, müvekkillerinin bilinçli şekilde kötü muameleye maruz kaldıklarını savunarak Anayasa Mahkemesi’ne bir dosya sundu. Turanlı resmi Twitter hesabından, Anayasa Mahkemesi’nin sunulan dosyayı kabul ettiği, mahkemenin dosyayı görüşünü almak ve savunma yapmak üzere Adalet Bakanlığı’na sunduğunu ifade etti. Dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmesinin süreci uzatacağını ve adalet duygusunu zedelediğini söyleyen Turanlı, bakanlığın AYM’den gelen dosyaya cevap vermesi için bir ay süresinin bulunduğunu söyledi.
Avukat Turanlı müvekkillerinin maruz kaldıkları hukuksuz süreci ise Twitter hesabından şu ifadelerle özetledi:
"Bugün Anayasa Mahkemesi ile görüştüm. Dosya adalet bakanlığı ne görüşü alınmak üzere sunulmuştur. Dosya kapsamındaki taleplerimiz Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmiş olup savunma yapmak ve görüşünü belirtmek için bakanlığa gönderilmesi sürecin uzaması demektir. Bakanlığın bir ay süresi bulunmaktadır. Müvekkillerimin talepleri acil ve ivedi taleplerdi. İş bu taleplere ilişkin neticenin uzaması adalet duygusunu zedelemektedir. AYM'nin özgürlükleri kısıtlayan haksız mahkeme kararlarına geçit vermeyeceğine ilişkin inancımız tamdır. Müvekkillerimiz haksız gözaltına alınmış, gözaltı süreleri aşılmış, kötü muamelelere maruz bırakılmış, işkence görmüş, savunma hakları ihlal edilmiş, soruşturmalara müdahaleler olmuş (kaç İsmail kaç vs), kısaca usule ilişkin yasal tüm haklar ihlal edilmiştir. Arkasından da hukuk tarihine geçecek talihsizlikte haksız tutuklamalar olmuştur. Gerek HSYK’nın dosyadaki hukuksuz işlemlere ilişkin yaptığımız şikayetlere oybirliği ile inceleme izni vermesi, gerekse yüksek mahkemenin dosyamızı tüm safahatlardan geçirmesi haklılığımız ve mağduriyetimizi ortaya koymuştur. Netice olarak yüksek mahkemenin hukuk devletinin bekçisi olduğuna, siyaset üstü olduğuna, Anayasa'nın mahkemesi olduğuna ilişkin inancımız tamdır. Biran önce hukuk zulmüne, katliamına son vermesi en büyük arzumdur... Hep adalet yine adalet."
