Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada,
Başkanvekili Osman
Paksüt ile ilgili olarak
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca gönderilen
dosya hakkında, bir
iddianame düzenlenmemesi olasılığı da gözetilerek belirtilen tarihte bir işlem yapılmasına gerek görülmediği, ancak bu konuda iddianamenin düzenlenmesinden sonra sürecin başlatıldığı bildirildi.
Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'nın yazılı açıklamasında,
Vatan gazetesinin dünkü sayısında
mahkemenin bir üyesi hakkında manşetten verilen haber nedeniyle "15 üyenin katılımıyla yapılan toplantıda mahkeme adına açıklama yapılmasına oy birliğiyle gerek görüldüğü" belirtildi.
Açıklamada "Söz konusu haberde mahkememiz üyesi Sayın Serruh Kaleli ile ilgili olarak Adalet ve Kalkınma Partisi hakkında açılan kapatılma davasının görüşülme sürecinde, başkanvekili Sayın
Osman Paksüt'ün eşine ait olduğu ileri sürülen
telefon görüşmesi kayıtlarına dayanılarak verilen 'Doğruysa da Vahim, İftiraysa da" başlıklı haberin içeriğinde belirtilen ifade ve olgunun gerçek dışı olduğu; Sayın Ferda Paksüt'ün
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca alınan 28.08.2008 günlü ve 2008/93 sayılı dosyadaki ifadesinde, konu ile ilgili 'on dakikalık arada bazı çevrelere göre
hesap konusunu görüşmüş olması' biçimindeki sözleri ile neyi kastettiğine ilişkin soruya 'menfaat temin etmesi anlamında değildir' şeklindeki verdiği cevaptan anlaşılmaktadır" denildi.
Açıklamada, "Söz konusu gazetenin konu ile ilgili bilgilerden sadece Sayın Ferda Paksüt'ün telefon konuşmalarına yer verip savcılıktaki ifadesine yer vermemek suretiyle kamuoyunu doğru bilgilendirme görev ve sorumluluğunu yerine getirmeyerek, mahkemeyi ve mahkeme üyelerini yıpratacak biçimde yayın yapmasının basın ahlakıyla asla bağdaşmayan bir davranış olduğu açıktır" ifadesi kullanıldı.
Yazılı açıklamada, "Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Sayın Osman Paksüt'le ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca gönderilen 15.10.2008 günlü 2008/1756 sayılı dosyaya ilişkin soruşturmanın gizli olması ve devam etmesi, henüz bir iddianamenin bulunmaması, konu hakkında bir iddianame düzenlenmemesi olasılığı da gözetilerek kişilerin ve kurumların yıpratılmaması için belirtilen tarihte başkanlıkça bir işlem yapılmasına gerek görülmemiştir. Ancak, bu konuda 8.3.2009 günlü ve 2009/188 sayılı iddianamenin düzenlenmesinden sonra 2949 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün ilgili maddeleri uyarınca hukuki süreç başlatılmıştır" denildi.