İstanbul Adalet Sarayı önünde
basın açıklaması yapan Özkan, demokratik hukuk devletinde meşruiyetin kaynağının
halk olduğunu belirterek, ''Bu bağlamda
Anayasa Mahkemesinin meşruiyeti de halka dayandığı sürece demokratik bir hukuk devletinden bahsedilebilir'' dedi.
Özkan, demokrasilerde Anayasa Mahkemesinin varlık nedeninin, azınlığın hak ve özgürlüklerini çoğunluğun karşısında korumasında yattığını, anayasa mahkemelerinin yapacağı denetimin insan hak ve özgürlüklerini koruma yönünde olduğunu kaydetti.
Anayasa'nın 148. maddesinin ''kanunlar yayımlandığı tarihten itibaren 10 gün geçtikten sonra şekil bozukluğuna dayalı iptal
davası açılamayacağını'' içerdiğini belirten Özkan, buradan da Anayasa'nın öngördüğü denetim sisteminin sonradan yani düzeltici denetim olduğu anlaşıldığını ifade etti.
Anayasa Mahkemesinin henüz
referanduma sunulmamış olan ve dolayısıyla kanunlaşmamış olan Anayasa değişikliğini esas yönünden
denetleme yetkisine sahip olmadığını savunan Özkan, mahkemenin şekil yönünden de denetleme yetkisine sahip olmadığını kaydetti.
Özkan, şu görüşleri dile getirdi:
''Bu, Anayasa Mahkemesinde Anayasa değişikliğine ilişkin iptal davası açılabilmesi için bir dava şartıdır. Mevcut durumda henüz referandum süreci devam etmekte olunduğundan dava şartı gerçekleşmemiştir. Öte yandan Anayasa'nın 148. maddesi, Anayasa Mahkemesinin Anayasa değişiklerini sadece şekil yönünden denetleyebileceğini açık bir biçimde ifade etmiştir. Aynı maddenin devamında şekil denetimlerini
teklif ve
oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlı olduğu açıklanmıştır. Bu durumda, Anayasa'ya uygunluk denetimini yaparken Anayasa'ya bağlı olmak zorunda olan Anayasa Mahkemesinin, Anayasa'nın bu açık hükmünü bir kenara itip, söz konusu Anayasa değişikliklerini esastan denetleme hak ve yetkisi bulunmamaktadır. Aksi durum yetki gasbı oluşturur.''