Gül ve çalışma ziyareti için
Ankara'da bulunan
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali
Talat,
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ve
Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın da katıldığı görüşmenin ardından
Çankaya Köşkü'nde ortak
basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Gül, Talat'ı
Türkiye'de bir kez daha ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Kıbrıs meselesine, Kıbrıs Türkü'nün haklı mücadelesine verdiği desteği her vesileyle vurguladığını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, 21 Martta başlayan görüşme sürecinin olumlu sonuçlanmasını temenni ettiğini belirtti. Gül görüşmede, adada 3 Eylülde başlayacak kapsamlı müzakere sürecinde Kıbrıs Türk
halkı ve Türkiye'nin adadaki çıkarlarının korunması, Türkiye ve KKTC arasındaki
dayanışma ve yakın
işbirliğinin daha da güçlendirilmesi konularında görüş alışverişinde bulunduklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Gül, ''Kıbrıs'ta çözüm; BM çatısı altında, BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonu çerçevesinde, adadaki gerçekler temelinde, iki eşit halk ve iki kurucu devlet tarafından oluşturulacak yeni bir
ortaklıkla bulunacaktır'' dedi.
Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devam edeceğini vurgulayan Gül, adada ve tüm bölgede barış ve istikrarın yerleşmesini sağlamak için ilgili tüm tarafların çaba göstermesini, uluslararası toplumun da bu yönde adımlar atmasını istediklerini ifade etti.
Gül, Türkiye'nin 3 Eylülde başlayacak müzakere sürecinin başarıya ulaşması için her türlü desteği sağlayacağını bildirdi. KKTC Cumhurbaşkanı Talat'ın sergilediği yapıcı tutumu takdirle karşıladığını dile getiren Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
''
Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs Türkü'nün huzur ve güvenliğinin sağlanması, hak ve hukukunun korunması için üzerine düşeni yapmayı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kararlılıkla sürdürecektir.
Kıbrıs Türk tarafı ve Kıbrıs Türk halkının çözüm çabalarını desteklerken diğer yandan da Kıbrıs Türkü'nün mutluluk ve refahı, KKTC'nin her alanda gelişip güçlenmesi için üzerimize düşen tarihi sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz. KKTC halkı üzerindeki haksız, gayri insani kısıtlamaların kaldırılması her zamanki gibi önceliğimizi teşkil edecektir.''
''KIBRIS MESELESİ GÜNEY OSETYA'DAN FARKLI''
Cumhurbaşkanı Gül, bir gazetecinin,
Güney Osetya ve Abhazya'nın
Rusya tarafından tanınmasının Kıbrıs'ın konumunu etkileyip etkilemeyeceğine ilişkin sorusuna şu yanıtı verdi:
''Kıbrıs meselesinin kendine nevi, daha pozitif, daha avantajlı yanları var. Öncelikle
soğuk savaş dönemlerinin bir neticesi değil bu mesele. Bu son ortaya çıkan krizlerden tamamen ayrı. İkincisi, Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs
Rumları, Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken ortak olarak kurmuşlardır. Devlet kurulurken ortaklardır. Ortaklık işlemediği, ortaklığın şartları yerine getirilmediği için problem çıkmıştır ve
ayrılık buradandır.
Dikkat edilmesi gereken ayrı bir nokta da BM'de uzun yıllardan beri bir müzakere süreci vardır. Yani bir hukuk, müktesebat oluşmuştur. Her iki tarafın iradesiyle bir
referandum yapılmıştır. Bütün bunlar dikkate alındığında Kıbrıs meselesinin Kıbrıs Türkleri açısından çok daha haklı, çok daha meşru bir mesele olduğunu herkes görecektir
ümit ediyorum.''
''ADANIN GERÇEKLERİ AÇIKTIR''
Bir başka soru üzerine de Cumhurbaşkanı Gül, Kıbrıs meselesinin sadece Kıbrıs Türkleri'nin değil, Türkiye'nin de meselesi olduğunu tekrarladı.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın en çok bu konuya zaman ayırdığını, 5 yıllık
Dışişleri Bakanlığı döneminde kendisinin de üzerinde en çok üzerinde durduğu konulardan birinin Kıbrıs olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk ziyaretini de KKTC'ye yaptığını hatırlatan Gül, ''Bu önceliğimiz hepimiz için devam edecektir. Türkiye de Kıbrıs Türkleri de iyi niyetli'' dedi. Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:
''Eğer bu müzakere başlıyorsa bu, Sayın Talat'ın ısrarlı, samimi ve yapıcı tavırlarıyla başlamıştır. Başta BM olmak üzere bunu bütün dünya biliyor. Eğer burada samimi ve ısrarcı olunmasaydı, bu noktaya gelinmezdi ve bu süreç kapanırdı.
Müzakereler başladıktan sonra ciddi ve önemli meseleler ele alınacaktır, bundan önce nasıl alındıysa... Muhakkak ki herkesin bir ilkesi vardır. Burada adil, hakçı olmak önemlidir ve yeni kurulacak düzenin çalışabilir olması, devam edebilir olması önemlidir. Eski meselelerin, eski problemlerin tekrar ortaya çıkmaması, buna fırsat vermemek önemlidir. Bütün bunlar için de adanın gerçeğinin dikkate alınması gereklidir. Adanın gerçeklerinin ne olduğu gayet açıktır, bellidir.
O açıdan, ilkeler ve tutumuzun altını çizdim. Bunların
müzakereler süresi içerisinde en iyi şekilde götürüleceğine eminiz.''
''GARANTÖRLÜKTE ISRARLIYIZ''
Cumhurbaşkanı Gül, ''Rum tarafı Türkiye'nin garantörlüğüne karşı çıkıyor, garantörlükte ısrarlı mısınız?'' soru üzerine de şöyle konuştu:
''Israrlıyız. Bu işin vazgeçilmez bir parçasıdır garantörlük. Daha önce hatırlayacaksınız
Annan Planında da böyleydi.
Sadece Türkiye değil,
Yunanistan da adanın garantörüdür, uluslararası bir anlaşmadır. Garantörlüğün devam etmesinin kesinlikle doğru olduğu kanaatindeyiz. Adada yeni problemlerin ortaya çıkmaması için, biz gerçekten barıştan ve işbirliğinden yanayız. Hatta bu işbirliğinin Doğu Akdeniz'de çok daha geliştirilmesinden yanayız. Türkler, Rumlar, Türkiye, Yunanistan, hep beraber Doğu Akdeniz'i barış ve işbirliği için ayrı bir alan haline getirebiliriz. O açıdan iyi niyetliyiz ve yapıcıyız ama iyi niyet ve yapıcılığın sadece bizlerden beklenmemesi gerekir. Aslında Türkler ne kadar iyi niyetli olduğunu referandumla bütün dünyaya göstermişlerdir. Referandum dünyadaki yanılgıyı, yanlış inanışları ve dünyada Kıbrıs Türklerine karşı suçlamanın ne kadar yanlış ve haksızlık olduğunu göstermiştir. Bunları dikkate alarak hareket etmek gerekir.''