AK Parti Manisa İl Başkanlığı tarafından Taylan Restoran'da düzenlenen
iftar yemeğine katılan
Bülent Arınç, yemeğin ardından yaptığı konuşmada, ''demokratik
açılım'' konusuna değindi.
Terörün dünyanın baş belası olduğunu kaydeden ve
Türkiye'de birlik ve beraberliğin önemine dikkat çeken Arınç, çıkar amaçlı suç örgütlerinin belini kırdıklarını, siyasal anlamda ''demokratik açılım'' diye bir projeyi ortaya koyduklarını kaydetti. Konunun Türkiye'nin sorunu olduğunu vurgulayan Arınç, bu konuda
CHP'nin, MHP'nin, meslek kuruluşlarının, demokratik örgütlerin ve
sivil toplum örgütlerinin söyleyeceği şeyler olduğunu anlattı.
Arınç, ''Çünkü Türkiye'de yaşıyoruz. Aynı sıkıntıyı beraber çekiyoruz. O zaman gelin taşın altına hep beraber elinizi
koyun. Bu işi çözme konusunda beraberce bu işin sadece şerefine talip olarak Anadolu'da
halkımıza kucaklaştıralım. Terörle mücadele edelim ve onu minimize edelim. Türkiye'de kendini temsil etme ihtiyacı duyan herkesin demokratik temsiline imkan verelim'' diye konuştu.
AK Parti'den önce Türkiye'nin ''çete kaynadığını'', mafyalarla, çetelerle mücadele ettiklerini belinten Arınç, şöyle devam etti:
''Mafyalar, çeteler,
Ergenekon bir tarafa.
Yargı onlarla uğraşıyor. Türkiye çete kaynıyordu. Hepsi yargıya teslim edildi. Demokratik açılımın en önemli noktası halkın inancına, felsefesine ve kültürüne saygı duymaktır. Birbirimizi
rakip olarak değil, düşmanı olarak değil, bu ülkede kader birliği yapmış insanlar olarak görmektir. Herşey
demokrasi içinde olacak. Bunun içinde bölücülük yok. Bugüne kadar bölücülükle itham edilen siyasi parti bile 'biz bölünme istemiyoruz, devletin bütünlüğünden yanayız' diyor. DTP'de bazı sizi tırmalayıcı sözler, hareketler olabilir. Aynı şekilde MHP'de, CHP'de de olabilir. Ama demokratik açılıma halkımız yüzde 50
destek veriyor. Bugün daha işin başındayken daha havada vatan hainliği sürerken yüzde 50 destek veriyor. Aslında böyle projeye halkın yüzde 100'ünün karşı olduğunu tahmin edersiniz değil mi, değil. Çünkü halk AK Parti'nin ne dediğini, ne yapmak istediğini biliyor ve ona güveniyor. 'Elimizden ekmeğimizi alacaklar, halbuki biz acılar dinerse, şehit cenazelerinin arkası kesilirse konuşacak birşey bulamazsak halimiz ne olur'' diye düşünenler var. Böyle düşünenlerle 'akan kan dursun' diyenler halkımızın vicdanındaki yerini bulacak hiç endişeniz olmasın.''
Arınç, kendilerine bu konuda hakaretlerde bulunulduğunu ifade ederek, ''Özellikle iki siyasi parti bodoslamadan 'bu işte yokuz, siz vatan hainisiniz, memleketi bölüyorsunuz' diyerek çok ağır hakaretlerle hükümete hücum ediyorlar. Bu sözü söyleyenler önce kendilerine baksınlar, bunu kabul etmiyoruz ve onlara iade ediyoruz. Biz vatan haini değiliz'' dedi.
'BAYKAL, MİLLETİN TEVECCÜHÜ BANA GELSİN İSTİYOR'
CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal'ın bu konuya yaklaşımını değerlendiren Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Sayın Baykal daha birkaç gün önce 'gelsin benimle konuşsun, hatta ben sır saklamasını bilirim' gibi ince sözler ediyordu. Dün Başbakan 'gerekirse kendisiyle de görüşeceğim' deyince 'ben seninle görüşmeyeceğim, kabul etmiyorum' diyor. Sayın Baykal zannediyor ki AK Parti direnç görünce karşısında, bu işten vazgeçecek, ''Ben şimdiden muhalefet etmeye çalışayım ki milletin teveccühü bana gelsin. Yok, AK Parti hiçbir şeyden korkup vazgeçmez. Ne pahasına olursa olsun onu yapacak. Milletin buna ihtiyacı var. Ama maalesef öyle siyasi partiler var ki sivil kurumlar olarak doğuyor ama asker esas duruş dediği zaman esas duruşa geçiyor. Rahat denildiğinde ancak rahatlayabiliyorlar. Topuk sesleriyle birbirlerini selamlıyorlar. Biz öyle bir sivil kuruluş değiliz. Biz halkın temsilcisiyiz.
Efendim, birileri bunları istemezse AK Parti de hizaya gelir. AK Parti öyle hizaya gelseydi 27
Nisan akşamı hazırola geçerdi. Hazırola geçmedi, milletin önünde selam durdu. Biz milletten yanayız. Emaneti milletten aldık, gerekirse millete teslim ederiz ama sokakta yere düşürmeyiz.
Türkiye'de bu düzenin devam etmesinin kimseye faydası yok. Daha kuvvetli ve zengin günler barışla olacak. Toplumsal barış yokken siz ekonomide
büyüme sağlamayamazsınız.
Son kullanma günü geçmiş siyasetçilerle, son kullanma tarihini çoktan geçirmiş siyasi partilerle Türkiye'de inkılap yapılamaz. Türkiye'de ancak Allah'tan korkan, sırtını halka dayayan halkın desteğinden başka her desteği reddeden AK Parti iktidarı başarabilir.''