"BELLİ MİHRAKLAR DÜĞMEYE BASTI"
"
İnegöl ve
Dörtyol'da belli mihraklar düğmeye basıyor. Faillerin ortaya çıkarılması yargının işidir artık. Bu tip olaylar geçimşten beri zaman zaman yaşanıyor. İç ve dış mihraklar 100 yıldır ayrıştırmaya çalışıyor. Geçmişten bugüne kara
propaganda yapılıyor. Bazı vatandaşlarımız buna inanıyor. Falan cami yakılıyor, filan
cemevi yakılıyor denilse buna insanımız tepkisiz kalabilir mi? 12
Eylül halkoylamasıyla irtibatlı olduğunu düşünüyorum. Bakan sıfatıyla konuşurken delilli konuşmam gerekiyor demem gerekebilir ama bunları biz hükümet içinde konuşuyoruz. Dün İçişleri Bakanı'nın İnegöl için yaptığı açıklamalar Dörtyol içinde ipuçları sürdürülebilir.
"BDP'NİN BÖLGEYE ATEŞE BENZİN DÖKMEK GİBİ"
Bu tepkileri açılıma bağlamak çok kolay
suçlama. Hiçbir bilimsel veriyle bunu açıklayamazlar. BDP keşke bölgeye gitmese. Ateşe benzin dökmek gibi bir şey. Yeni tahriklere yol açabilir. Ne kadar iyi niyetli olduklarını söyleseler bile şiddeti körükleyeceklerini söylenebiliyor. BDP iyi niyetli olabilir ama gitmemeleri daha uygun olacaktır. Vatandaşımız taşlı, sopalı gösterilerden uzak dursun, olayların failleri olaraka görülebilirler. Herkes evine çekilecek devlet ortada kalanlarla
hesaplaşacak.
"YAKALAMA KARARI ÇIKAN ASKERLER AÇIĞA ALINMALI"
Baş
bakan Amerika'daydı, Mavi
Marmara baskını ve
İskenderun saldırısı olduğunda.
Başbakan vekili olarak sabah toplantı yaptık. Generallerimiz de geldi, saatlerce toplantı yaptık. Gelenleri ilk defa görüyordum. Ertesi gün, ben gazetelerden o komutanların
Ergenekon soruşturmasında ifade verdiklerini öğrendim. Beşir Atalay'ın da durumu farklı değil. Cenazeye katılıyor, yanımdaki adam aranıyor,
kelepçe verin tutuklayayım mı demeliydi?
Ankara Emniyet Müdürü tutuklanınca
kararname hazırlandı, görevden alındı. Askerlerde de böyle olmalı.
Dursun Çiçek, bir girdi, bir çıktı, bir girdi, bir çıktı. En azından
tedbir olarak görevden alınmalı ki; sağına baktığı zaman tutuklanmış, soluna baktığı zaman içeriden yeni çıkmış biriyle karşılaşmayalım.
YAŞ'ta bu yakalama kararları nasıl etki yapacak? 65. Madde konuşuluyor.
Şura ya yerinde görerek uygulayacak veya uygulamayacaktır. Kararlar Cumhurbaşkanı'nın imzasına bağlıdır. Sivil de uygulanan
açığa alma yönetemi uygulanmalıdır.
"KILIÇDAROĞLU, GENÇ PARTİ SLOGANLARI GİBİ İÇİ LAFLAR EDİYOR"
Kemal Kılıçdaroğlu açısından üzülüyorum. Kemal Bey veya Kemal Efendi demiyorum. Recep Bey yakışmıyor. Dağ fare doğurdu gibi bir şey. Arkasında
rüzgar da varken
CHP açısından faydalı olacağını söylüyordum.
Baykal konuşuyordu CHPliler alkışlıyordu. Bu tabu yıkıldı. Sadece Baykal gitti de Kılıçdaroğlu mu geldi? Üslup değişmeli, program değişmeli.
Kılıçdaroğlu, aynı Genç Parti'nin sloganları gibi içi boş laflar ediyor. Şu kadar boyuyla bir şeyler söylüyor. Her çıktığı yerde sadece slogan üretiyor.
"27 NİSAN MUHTIRAYDI"
27
Nisan'da ben
Meclis başkanıydım. Onun ne anlama geldiğini biliyorum. 28 Nisan'da hükümet
cevap verdi. CHP'liler ise alkış tuttu. İnsan biraz utanır biraz sıkılır.
Hilmi Özkök'ten sonra
Büyükanıt geldiğinde hükümetten hesap sorsa sorsa bu sorar dediğiniz adamı kötülüyorsunuz. CHP liderinin iddiası topu taca atmaktır. Alkış tuttukları Büyükanıt'ı kötülüyorlar.
27 Nisan bildirisiyle
AK Parti arasında ilişki kurmak çok saçma.
Biz o zaman cesurca iki şey yaptık. Bir, Anayasayı değiştirdik, Cumhurbaşkanını halk seçecek dedik. İki Kasım'da yapacağımız seçimi Temmuz'a aldık. Bu cesaretimizle belki halktan 10 puan fazladan aldık. Büyükanıt için söylenenler cehalet örneğidir. Bütün genelkurmay başkanlarına zırhlı
araç alınır. İstanbul'un en lüks semtlerinde lojmanda otururlar. Eski cumhurbaşkanlarının, başbakanların, meclis başkanlarının lojmanı yoktur. Büyükanıt gerekirse "Alın bu aracı" diyebilmelidir.
Genelkurmay başkanları arasında bir
tercih yapmam.
Yaşar Büyükanıt'ı Hilmi Özkök'ten sonra hükümete karşı kullanmak isteyenler, onun demokrasiye taraf olmak suç mu sözünü kendilerine karşı söylenmiş sayanlar alkışladılar. Biz televizyondan öğrendik 27 Nisan bildirisini. İfadelerden bunu genelkurmay başkanı yazmış olamaz dedik. Şüpheler
Ergin Saygun üzerinde toplanmıştı o dönem. Sonra kendisi ben yazmıştım dedi de biz de failini öğrendik. Kendisi
muhtıra değildi dese de ne olduğu belllidir. Zaten üzerinde büyük harfle muhtıra yazmaz. Zor günlerdi acı günlerdi, yıpratıcı günlerdi ama o günleri aştık.
"35. MADDENİN KALKMASI LAZIM"
Gerçekten 35. Madde askere
silah zoruyla koruma görevi vermez.
Evren,
12 Eylül bildirisini okurken Cumhuriyet'i koruma ve kollama görevine dayandırmıştı. Hiçbir madde
darbe yapma görevini vermez. Darbe yaparken yakalananlar idam edildi, başarılı olanlar
cumhurbaşkanı oldu. Bu maddenin kalkması lazım ama CHP 40 kez fikir değiştirdi."