Dünkü Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Arınç, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, ‘Gülen’in sınır dışı edilmesi talebini’ ‘siyasi’ olarak niteledi ve ekledi: “Sayın Cumhurbaşkanı’nın, deport (sınır dışı) edilmesi konusunda taleplerinin bir siyasi talep olarak ABD tarafından nasıl karşılanacağını doğrusu benim bilmem mümkün değil.” Arınç, iade ya da sınır dışı için  yasal bir gerekçe olması gerektiğine işaret ederken, somut belge ve mahkeme kararı olmadan, “Onu oradan al, bana ver” şeklindeki bir talebin artık dünyada karşılanma imkanının kalmadığını vurguladı: “Hakkında herhangi bir suçlama, herhangi bir iddianame, herhangi bir yargı kararı bulunmadığı varsayılan bir insan hakkında o ülkenin tavrının ne olacağını benim bilmem mümkün değil. Adli yardımlaşma iki ülke arasında olabilir. Bazen suçluların iadesi anlaşması da olabilir ama bunların hepsi hukuki bakımdan bir dava açılmasını, o davanın hükümle sonuçlanmasını ve kesinleşmesini gerektirir. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bunun dışında kimse bizden bir şey beklemesin. Başka ülkelerin de beklediğini zannetmiyorum. Dolayısıyla Türkiye’deki bu yapılanma ile ilgili olarak, ABD’deki o zatın Türkiye’ye iadesi istenecekse veya o ülkeden sınır dışı edilmesi istenecekse, ABD’nin ilk soracağı şey ve isteyeceği konu; bu konudaki bilgi ve belgelerin kendisine ulaştırılmasıdır. Biz bunun gerekli ve doğru olduğuna da hem şahsen hem hükümetimiz olarak inanıyoruz. MİT ve ABD istihbaratı bu konuda çalışma yapabilirler. Elde varsa bilgi ve belgeler şüphesiz hükümetler kanalıyla da başka kanallarla da ABD ile müşterek bir çalışma şekline dönüştürülebilir. Yoksa birilerinin zannettiği gibi, ‘onu oradan al bana ver’ şeklindeki bir talebin dünyada karşılanma imkanı kalmamıştır.”

“SON ZAMANLARDA GARİP OLAYLAR YAŞANIYOR”

Bakanlar Kurulu’nun gündemi İstanbul Mecidiyeköy’deki rezidans inşaatında 10 işçinin hayatını kaybettiği ihmaldi. Bu konu üzerinde 3 saat müzakere edildiğini aktaran Bülent Arınç, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu görevlendirdiğini bildirdi. Ayrıca İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’yla ilgili eksikliklerin ve kurumların sorumluluğunun araştırılacağını belirtti. Ayrıca bir iş güvenliği eylem planı hazırlanıp kamuoyuna açıklanacağını söyledi. Hükümet sözcüsü bir soru üzerine, hayatını kaybeden 10 işçinin ‘şehit’ sayılmayacağını ama ailelerine ‘ölüm aylığı’ bağlanacağını kaydetti. Ardından şu ilginç yorumu yaptı: “Son zamanlarda o kadar garip olaylar yaşanmaya başladı ki, bir damperli kamyon şehir içinde damperi kalkık vaziyette kilometrelerce yol alabiliyor. Üst geçidi yıkıp 1 kişiyi öldürebiliyor. Bir barajda insanlar piknik yaparken sular birden geliyor, insanlarımız hayatlarını kaybediyor. LPG yüklü tanker havaya uçuyor, 30 vatandaşımız hayatını kaybediyor.”