SDE Başkanı Prof. Aktay, TSK için dile getirilen “teamül” kavramının askerler tarafından sivilleri kandırmak için kullanıldığını söyledi. “Teamül keyfi bir kavram. Bir hile alanı, sivile karşı kullanılan silah” dedi. STRATEJİ Düşünce Enstitüsü(SDE) Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay, bu yıl Yüksek Askeri Şura’da yaşananları, sivil-asker ilişkisinin demokratik zemine oturması adına önemli bir kazanım olarak gördüğünü söyledi. TSK’da bugüne kadar işlerin “teamül”lere göre işlediğini hatırlatan Aktay, bunun bir aldatmaca olduğunu, teamüllerin sivillere karşı bir koz olarak kullanıldığını öne sürdü. Ufak çaplı bir başkaldırı Demokrasinin önemli göstergelerinden birinin sivil-asker ilişkisi olduğuna işaret eden Aktay, Türkiye’de bunun en iyi MGK ve YAŞ’ta görüldüğünü söyledi. Aktay, “MGK’da asker ve sivillerin oturma düzeninde sanki iki ayrı devletin tarafları gibi. Demokraside kuvvetler yasama, yürütme ve yargı diye ayrılır. Bu formülasyonda asker yürütmenin bir parçasıdır. Bizde muğlaklık var. Onun için asker bazen ‘biz başbakana karşı sorumluyuz ama bağlı değiliz’ diyor. Aslında ufak çaplı bir başkaldırıdır bu. Yani asker ayrı bir erk gibi davranıyor” dedi. Aktay, şöyle konuştu: “Demokratikleşme seviyesi için temel ölçü sivil-asker ilişkisidir. Türkiye dünyada belirlenmiş standartlara uymuyor. Demokrasisi belki iyi görünüyor ama yasal güvencelere alınmış demokratikleşme seviyesi hala askeri vesayetin ciddi bakısı altında. Şuan iktidarın performansı ile gidiyor ama yarın bir başka yönetimde bu kazanımlar teker teker militarist bir idare yönünde tekrar geri alınabilir.” Sivillere karşı kullanılan silah Aktay, TSK’da çok önemli görülen “teamül” kavramını da eleştirerek “demokrasinin kara deliği”olarak niteledi. Aktay, “Teamül, sıkışıldığında başvurulabilen, keyfi bir kavram. Bir hile alanı veya sığınma gerekçesi” dedi. Prof. Dr. Aktay, değerlendirmelerine şöyle devam etti: “Teamül aslında bir kuralsızlık alanıdır. Genelde sivillere karşı kullanılan bir silahtır. Yani onların elini bağlayan bir tabu alanıdır. Kendileri bu alanda istedikleri gibi gezinebiliyorlar ama siviller dokunamaz. Mesela Hüseyin Kıvrıkoğlu gider ayak Edip Başer’i emekliye ayırdı, yerine Aytaç Yalman’ı getirdi. Teamüllere aykırı görülen tek şey sivillerin müdahalesi oldu. Sivil irade hesap verdiği alanda hiç söz sahibi değil. Peki söz sahibi olanlar hesap veriyor mu? Hayır. Çünkü kimse onlara hesap soramıyor. İşte demokrasini kara deliği de budur.”