Askeri savcılık bunu bile yaptı!

Eylem Planı'nı ve sivil toplumun andıçlandığı belgenin askerî savcılık tarafından soruşturulması kamuoyunda endişeye yol açtı.

Askeri savcılık bunu bile yaptı!

Zaman'ın haberine göre, Askerî savcılığın, bu tür konularda ümit verici bir sicile sahip olmaması kafaları karıştırıyor. Batı Çalışma Grubu'nun (BÇG) 28 Şubat sürecindeki gayri hukuki faaliyetleri örtülürken gazetecilerin andıçlanması olayının üzeri davanın sivil yargıdan alınması operasyonunun ardından kapatıldı. Genelkurmay'ın doğruluğunu kabul ettiği andıçta imzası bulunan Org. Çevik Bir ve Tümgeneral Erol Özkasnak hakkında hiçbir idari işleme başvurulmadı. Liberal kesim ile AB yanlılarının takibe alındığı ve Genelkurmay tarafından doğrulanan 'sosyetik fişleme'nin de gereği yapılmadı. Oramiral Özden Örnek'e ait darbe günlükleri görmezden gelinirken Nisan 2007'deki 'sivil toplumu yönlendirme' andıcını yayımlayan Nokta Dergisi basıldı. Bu gelişmelerin tamamında askerî savcılık içeriğe değil, belgeleri kimin sızdırdığına yoğunlaştı. ANDIÇ'LA GAZETECİLER PKK'LI YAPILDI 26 Nisan 1998 tarihli Sabah ve Hürriyet gazetelerinde, PKK terör örgütünün 2 numaralı ismi Şemdin Sakık'a ait olduğu ileri sürülen ifadeleri okuyanlar bazı isimlere inanamıyordu. Her ne kadar Hürriyet Başyazarı Oktay Ekşi "Aramızdaki hainleri tanıyalım" dese de, Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar gibi yazarların PKK ile ilişkili olduklarına inanmak mümkün değildi. Bu ifadelere dayanılarak Mehmet Ali Birand'ın işine son; Çandar'ın da yazılarına ara verildi. Sakık'ın ifadelerinde İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal da suçlanmıştı. Birdal, 15 gün sonra suikasta uğradı. Sözde ifadelerle ilgili şüpheyi doğrulayan ilk açıklama Can Ataklı'dan geldi. Ataklı, 99'un son aylarında Öküz Dergisi'ne şöyle diyordu: "O ifadeler İstanbul sosyetesiyle içli dışlı bir komutan tarafından eklendi. Yayımlanmaması halinde gazeteyi batırmakla tehdit etti." Bir süre sonra FP Milletvekili Nazlı Ilıcak, Yeni Şafak gazetesinde Andıç'ı deşifre etti. 30 Ekim'de Cengiz Çandar, Radikal'e "İftiracı paşaları" bildiğini açıkladı. Bu isimler andıçtaki imzaları doğruluyordu: 'Çevik Bir ve Erol Özkasnak'. Genelkurmay 'andıcı' doğrularken 'taslak' savunmasını yaptı. Oktay Ekşi köşesinde, "Bazı arkadaşlarımıza iftira edenlere yardımda bulunmuş gibi olduk. Böyle adi bir tertibin içinde devletin bulunabileceğini nereden bilebilirdik?" dedi. ...Ve 5 Ocak 20001'de Andıç soruşturmasında görevsizlik kararı verildi. Cumhuriyet Başsavcılığı, FP İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak'ın "Andıç" başlıklı "güçlü eylem planı" belgesinde imzası bulunduğunu iddia ettiği Genelkurmay eski 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı Tümgeneral Fevzi Türkeri ve İç İstihbarat Şube Müdürü Bülent Dağsalı hakkında başlatılan soruşturmada 'görevsizlik' kararı verdi. Dosya Genelkurmay Başkanlığı'na gönderildi. Konu bir daha gündeme gelmedi. GENELKURMAY: BİZDE BÇG RAPORU YOK Andıç'la değerlendilmesi gereken bir olay da BÇG roparlarıyla alakalı. 28 Şubat süreci boyunca Batı Çalışma Grubu'na ait olduğu iddia edilen gayri hukuki raporlar doğrultusunda sayısız manşet atıldı. Cumhuriyet Gazetesi bu raporlardan biri sebebiyle mahkemelik oldu. Mahkeme başkanı bu belgeyi istedi. Gazete, topu Anayasa Mahkemesi'ne ve Yargıtay'a atarken bu kurumlar söz konusu belgeyi bulmak için yazışmaya başladı. Belgenin arandığı bir diğer kurum Genelkurmay'dı. Genelkurmay mahkemeye bir yazı göndererek "Raporla ilgili bilgimiz yok. Bizde böyle bir rapor yok." iddiasında bulundu. SOSYETİK FİŞLEMEYİ KABUL ETTİ, İŞLEM YAPMADI Fişleme skandalında da benzer bir süreç yaşandı. Hürriyet'in 'Sosyetik fişleme' başlıklı manşetine göre, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, kaymakamlıklara yazı göndererek, "AB ve ABD yanlısı kişiler hakkında istihbarat toplanmasını" istemişti. Kaymakamlıklara gönderilen yazı kapsamında AB ve ABD yanlısı kişilerin organize bir grup olup olmadığı, söz konusu devletlerle ilişkilerinin mahiyetinin ne olduğu araştırılırken biyografik bilgilerin de toplanması isteniyordu. Yazıda ayrıca azınlıklar, yüksek sosyete, zengin çocukları, tarikatlar, masonlar ve satanistler de izlenme kapsamında değerlendiriliyordu. Genelkurmay haberi doğruladı ve "Çalışmada yer alan bazı hususların düzeltilmesi maksadıyla gerekli incelemelere başlanmıştır.'' dedi. "Hiç kimsenin fişlenmediği, böyle bir görevin hiçbir birliğe emredilmediği''ni kaydetti ve ekledi: "Bu bakımdan, bütün halkımız huzur içinde olmalıdır.'' Ancak konuyla ilgili hiçbir hukukî işlem yapılmadı. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, 4 Nisan'da "Sosyetik fişleme"nin bir benzerinin "bazı kişiler" tarafından gazeteciler ve sivil toplum örgütlerine karşı yapıldığını yazdı. Elinde bulunan listeden örnekler veren Özkök, böyle listelerin hazırlanmasından utanç duyduğunu belirtti. Ertuğrul Özkök, listede "İkinci Cumhuriyetçiler, Avrupa Birliği(AB) yandaşları, manda cephesi" gibi ayrımlar yapılarak gazetecilerin ve sivil toplum örgütlerinin isimlerine yer verildiğini kaydetti. TSK'nın bu yazıyla ilgili de araştırması olmadı.
<< Önceki Haber Askeri savcılık bunu bile yaptı! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER