Milleti
terörist ilan etme planındaki imzanın Çiçek'e ait olduğunu 4 kurum 7 kere doğruladı. Askeri savcılığa göre de Çiçek suçlu. Ama askeri savcılığın tek suçlunun Çiçek olduğunu iddia etmesi ve bütün bu yaşananları
terfi alamama kızgınlığına bağlaması akıllarda soru işaretleri oluşmasına sebep oldu. Zira
belge ortaya çıktığında karargahtaki bazı birimlerde belge temizliği yapıldığını, ihbarcı
subay haber verilmiş,
imha operasyonuna katılan askerler de doğrulamıştı. Askeri savcılığın bu iddiası,
Dursun Çiçek feda edilerek, asıl yapı kurtarılmaya mı çalışılıyor sorusunu akla getirdi. Bu soruyu sorduran başka bölümler de var. İddianamede Ergenekon'un
Erzincan yapılanmasında yer aldıkları öne sürülen sanıklar,
mağdur sıfatıyla yer alıyor. Oysa askeri savcılığın mağdur dediği şahıslarla ilgili çok vahim iddialar, bu iddialarla ilgili Erzurum'da başlayan ve İstanbul'da devam eden bir yargılama var. Üstelik bu sanıkları yargıdan kurtarmak için başlatılmış illegal girişimlere ait de
ses kayıtları da ortada duruyor.Askeri savcılığın asıl mağdurların adını dahi anmaması ise başka bir çelişki. "
Millete Komplo" Planı'nda açıkça Ak Parti hükümetinin nasıl yıkılacağı ve masum insanların nasıl terörist ilan edileceği anlatılıyordu. Ancak iddialara göre askeri
savcılık bu durumu mağduriyet sebebi görmedi... İddianamedeki en dikkat
çekici bölümlerden biri ise ihbarcı subayla ilgili. İddianame ihbarcı subayın
Genelkurmay Karargahı'nda yaşanan her şeyi bilen biri olduğu yazıyor. Sivil savcılara gönderilen belgelerin de gerçek olduğu kamuoyuna açıklanıyor. Star'ın haberinde tırnak içi bir ifade daha var ki, bu ifadeden askeri savcılığın Genelkurmay'da bir cunta yakaladığı anlaşılıyor.