Bakan
Atalay,
Polis Eğitim ve
Kongre Merkezi'nde (PEKOM) gerçekleştirilen Uluslararası
İstihbarat Sempozyumu'na katıldı. Konuşma yapan Bakan Atalay, istihbaratın, çağımızda güvenli hayat için kaçınılmaz bir olgu olduğunu söyledi. Bakan Atalay, "Tartışılması ve değerlendirilmesi gereken, bunun nasıl yapılacağı, sağlıklı yapılması, hukuk içinde yapılması, insanı ezen korkutan değil insanı koruması. İstihbarat dünyanın her yerinde önemli enstrümanlardan birisi. Doğru ve yerinde istihbarat binlerce, on binlerce insanın hayatını kurtarabilmekte. Yanlış istihbarat neticesinde büyük zararlara da uğranabilir" dedi.
Demokratikleşme çabalarının korunması ve demokratik
toplum düzeninin devamının sağlanmasının,
örgüt faaliyetlerinin önceden tespit edilmesine bağlı olduğunu belirten Bakan Atalay, "Bu da istihbaratla olur. Günümüz dünyasında özellikle organize suçlarla ilgili önleyici en önemli mekanizma istihbarattır.
Organize suçlar içinde
terör dediğimizde olmazsa olmazı istihbarat. Terörle mücadelenin en etkili enstrümanı istihbarat. Terör gibi hassas alanlarda insana dayalı istihbaratın önemi hiç eksilmedi, aksine artıyor. Terör örgütlerinin de ürettiği pek çok yeni yöntemler var. Bütün bu açılardan istihbarat olmazsa olmaz ama istihbaratın hukuk kuralları içinde olması da bunun kadar önemli. Demokrasi ve istihbarat zıt kutuplarda değil, hukuk ve istihbarat zıt kutuplarda değil. Bunlar aksine birbiri için gerekli. İstihbarat ve
demokrasi ilişkisi negatif değil pozitiftir ve pozitif olmak zorundadır" diye konuştu.
Beşir Atalay, istihbaratın, yetişmiş insan işi olduğuna dikkat çekerek, "Çok birikimli, iyi yetişmiş, algısı, zekası ve yorum gücü olan elemanlarla yürür. Yoksa bu görev çok kolay yanlış şekilde kullanılabilir. Bilgi, haber, dedikodu birbirine karışır ve toplanan bilgiler değerlendirilemez olur" açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin geçmiş zamanlarda çok suçlandığını belirten Atalay, Türkiye'de yanlış yöntemler, yanlış
güvenlik tedbirleri, güvenlik personelinin polisin, jandarmanın insana davranışının çok tartışıldığını söyledi. Bakan Atalay, "Bütün bunlar gözden geçirildi. Bütün karakollar gözden geçirildi. Türkiye uzun süre işkenceyle suçlandı. Şimdi işkence ve kötü muamele yok.
İşkencenin cezasını çok arttırdık. Para cezasına çevrilemez ve ertelenemez. Bu sene hiçbir güvenlik görevlimiz aleyhinde işkence ve kötü muameleden dolayı bir tane
dava açılmamıştır. Kararlıyız, vatandaşa iyi davranılacak. İç güvenlik ve istihbarat bizim için ne kadar önemliyse, bunun hukuka uygun, demokratik süreçler içinde ve insanı koruyarak yapılması da o kadar önemli" ifadelerini kullandı.
11
Eylül olaylarından sonra özgürlüklerin biraz güvenlik uğruna feda edilir hale geldiğini belirten Atalay, acımasız terör olaylarının her
ülkede özgürlüklerin kısıtlanması için vesile olduğunu söyledi. Bakan Atalay, "Bir yerde terör olursa o ülke ister istemez özgürlükler kısıtlanır. Türkiye olarak terör olaylarından dolayı özgürlükleri kısıtlayan bir ülke olmadık. Belki istihbarat ve diğer çalışmalarda klasik kalıplardan uzaklaşmalar dünyada görüldü ama biz Türkiye olarak bir karar vermiştik, hiçbir gerekçe ile demokratik sürecimizi askıya almayacağız. Demokratik yöntemlerimizi, hukukun uygulanmasını zedelemeyeceğiz. Biz şu anda daha demokrat, daha hukukun içinde güvenlik hizmetlerini yürüten bir ülkeyiz" dedi.
İstihbarat konusunda ülkeler arası
işbirliğinin de önemli olduğunu belirten Atalay, sadece terör değil, bugün sınırı aşan suçların hepsinde daha fazla istihbarat değişimine ihtiyaç olduğunu söyledi. Atalay, "Maalesef bu konuda çok geniş bakıyoruz. Ülkeler arası işbirliği olmadan mücadele edemezsiniz. Hiçbir ülke bugün terörle yalnız başına mücadele edemez. Bölücü
terör örgütü ile ilgili bilgi değişimini özellikle
Avrupa ülkeleri uzun süre bizimle paylaşmamıştır. Terörden kendileri de zarar görünce başladılar. Şimdi Avrupa bizimle daha fazla paylaşıyor. Biz onlara daha fazla bilgi veriyoruz, onlardan da bilgi alıyoruz" diye konuştu.
Son olarak dinleme olaylarına değinen Bakan Atalay, sözlerini şöyle tamamladı:
"Şu anda Türkiye'de kişilerin dinlenmesi,
telefon dinleme,
teknik takip gibi şeyler sadece yargı kararıyla olur.
Yargı kararı dışında bir uygulaması olamaz. Yargı kararı dışında eğer bunu yapan olursa cezası çok ağırdır. Türkiye'de bu alanda bir dağınıklık vardı. Keyfiliklere de müsait bir zemin vardı. Hükümetimiz döneminde bu bir yasal düzenlemeye tabi tutuldu. Çerçevesi yeniden çizilerek bir
disiplin getirildi."İHA