Evet öyle,
Atatürk'ü rahat bırakın. Yetti artık, Atatürk'ü siyasete alet etmekten vazgeçin. Seçim meydanlarında Atatürk'ü kullanmayı bırakın.
Hele, bu devirde daha hâlâ kalpaklı Atatürk resimleriyle savaş tam tamları çalmak belki de Atatürk'e yapılabilecek en büyük ayıplardan biridir.
Şunu bilmekte yarar var:
Siyasette Atatürk istismarı, 'eski
Türkiye'nin, 'köhne düzen'in kötü bir alışkanlığıdır. Türkiye'de
demokrasi ve hukuk devletinin gecikmesinde bu Atatürk istismarının payı büyüktür.
Türkiye'de demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü,
insan hakları düzenini, kadın erkek bütün insanların
refah içindeki eşitliğini
bayrak edinmesi gereken 'yeni Türkiye'nin,
İstiklal Savaşı'nı yapan ve Türkiye'nin yüzünü Doğu'dan Batı'ya çeviren Atatürk ile alıp veremediği bir şey yoktur, olamaz da.
Ama eğer rejimin adına demokrasi diyorsak, bırakalım, kim nasıl isterse öyle anlasın, öyle yorumlasın Atatürk'ü, Atatürkçülüğü.
Herkes gönlünce takılabilir.
Kimi sever, kimi sevmez.
Doğru olan, her şeye olduğu gibi Atatürk'e de eleştirel yaklaşabilmektir. Birtakım ezber ve klişelerden vazgeçip, Atatürk'ü artılarıyla eksileriyle, yaptıklarını ille de güzelleyerek değil, sorgulayarak da
yerli yerine oturtmaya çalışmaktır.
Atatürk'ü, Atatürkçülüğü, Atatürk milliyetçiliğini ille de şöyle anlayacaksın demenin, belli bir anlayışı dikte etmeye kalkışmanın eleştirel düşünceyle, özgür düşünce ile ilgisi yoktur.
Demokratik düşünce en başta 'farklılıklar'la ilgilidir. Torna tezgâhından çıkmış
tek tip bakış açılarını devlet zoruyla,
yasa zoruyla, anayasa zoruyla kabul ettirmeye kalkışmanın demokrasilerde yeri yoktur, olamaz.
Böylesi ancak otoriter rejimlere özgüdür. Rengi ister kızıl, ister
siyah veya kahverengi, ister yeşil olsun totaliter dikta rejimlerine mahsustur.
Herkesin kendince bir Atatürk'ü, Atatürkçülüğü var bu ülkede. Örneğin kimine göre Atatürkçülük deyince,
Avrupa Birliği'ne karşı çıkacaksın.
Bence öyle değil.
Kimine göre Atatürkçülük deyince,
pazar ekonomisine karşı çıkacak, devletçiliği savunurken küreselleşmeye dikleşeceksin.
Bence öyle değil.
Kimine göre özelleştirmelere karşı çıkacaksın, "
Vatan satılıyor!" diye.
Bence öyle değil.
Kimine göre, iktidarın ilk kez halkoyuyla el değiştirdiği 1950
seçimlerini karşı devrim diye niteleyeceksin.
Bence öyle değil.
Kimine göre,
laiklik derken dinin devlet tarafından kontrolünü ilke edineceksin.
Bence öyle değil.
Kimine göre, laiklik için demokrasiyi feda edeceksin.
Bence öyle değil.
Kimine göre farklılıkları görmezlikten gelecek, mesela Kürtlerin kültürel haklarına karşı çıkacaksın.
Bence öyle değil.
Kimine göre, "Ne mutlu Türküm diyene!" demeyeni Türkiye'nin ebedi düşmanı sayacaksın.
Bence öyle değil.
Kimine göre, askeri müdahalelere yeşil ışık yakacak, muhtıralara alkış tutacaksın.
Bence öyle değil.
Kimine göre, asker-
sivil bürokrasinin rejim üzerindeki vesayetini savunup, bu amaçla örneğin Çankaya'nın elde tutulmasını talep edeceksin.
Bence öyle değil.
Kimine göre, Atatürk'ü yasalarla koruyacaksın.
Bence öyle değil.
Kimine göre, upuzun direklere koskocaman Türk bayrakları çekmek, her yanı Atatürk'ün
heykel ve büstleriyle donatmayı Atatürk'ü sevmek sanacaksın.
Bence öyle değil.
Kimine göre, seçim sandığından çıkan çoğunluğa güvenmeyeceksin.
Bence öyle değil.
Kimine göre, 'vatansever çeteler'e,
faili meçhul cinayetlere bile göz yumabileceksin.
Bence öyle değil.
Kimine göre Atatürkçülük deyince, "
Asker abiler kızar sonra!" sendromunu normal karşılayacaksın.
Bence öyle değil.
Elbette benim gibi düşünmek zorunda değilsiniz. Ama ben de sizin gibi düşünmek zorunda değilim.
Zaten bunun için Atatürk'ü rahat bırakalım, birbirimize dikte etmeye kalkışmayalım diyorum. Eğer burada mutabıksak, örneğin değerli anayasa hukukçusu ve yeni AKP milletvekili Prof. Dr. Zafer Üskül'ü anlamak da kolaylaşır.
Ne diyor Prof. Üskül:
"İdeolojiler, siyasi partilerin işidir. Her siyasi parti kendine özgü bir ideolojiyi savunabilir. Kemalist bir parti de kurulabilir. Ama anayasalar bütün bu ideolojilere eşit mesafede durmalıdır. Renksiz olmalıdır. Avrupa anayasa anlayışı da böyledir."
Soruluyor Üskül'e:
"Atatürk milliyetçiliğiyle Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık ifadelerinin anayasadan çıkarılması mı gerekecek?"
Yanıt:
"Yer almaması doğru olur diye düşünüyorum. Bu bir eksiklik değildir. Atatürk'ün bütün ulusun önderi olduğu,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Bu ortak değerdir. Herkesin sahip olması gereken bir ortak değer. Ancak Atatürk başka şeydir, Kemalizm veya Atatürkçülük başka bir şeydir.
Anayasa bu anlamda Kemalizm ideolojisinin izini taşıyor." (
Sabah, 27.07.07, s.27)
Ne var ki bu sözlerde?
Biliyorum, daha hâlâ köhne düzenin gözlükleri ile bakarak, 'yeni Türkiye'yi okumaya çalışmak gittikçe zorlaşıyor.
"Köhne düzen, yeni âlem" yazılarının üçüncüsü yarın asker düşmanlığı ile devam edecek.
HASAN CEMAL/MİLLİYET