1.
Başbakan’ın
Aydın Doğan ve
Doğan Grubunu
hedef alan ve her biri anında
cevaplandırılan ağır
suçlama,
hakaret ve asılsız iddialarından sonra, bu kez AKP’nin bazı yetkilileri, durumdan vazife çıkarma heves ve gayreti içine girmişlerdir.
2. Bu yeni rol dağılımının örneklerinden biri AKP Grup
Başkanvekili Bekir
Bozdağ’dır.
Adı geçenin yeniden ısındırdığı “pijama ile başbakan karşılama” iftirası, yalan olduğu saptanarak mahkum olmuştur. Mahkemenin açık kararına rağmen Bozdağ’ın bu yalanı sürdürmesinin takdiri Türk adaletine aittir. Adı geçen hakkında yargı yoluna başvurulacaktır.
Dışbank’ın satın alınmasından bir ay sonra satıldığı iddiası gülünç ve tamamen uydurmadır. bu
banka satın alındıktan tam 11 yıl sonra satılmıştır
İş Bankası'nın
baskı altında kalarak hareket ettiği iddiası,
Türkiye’nin bu en köklü ve güzide kurumuna haksızlık ve saygısızlıktır. 1994 yılında neredeyse
batık durumdaki Dışbank’ın yüzde 65 hissesi 95 milyon dolara satın alınmıştır bu alım için iş bankasından tek
kuruş kredi alınmamıştır. banka, 2005 yılında toplam 1 milyar dolar 182 milyon dolar bedel üzerinden satılmış, doğan
holding, bu
satıştan yüzde 65 hisse karşılığı 770 milyon dolar almıştır. Gerek alımda gerek satış sırasında fiyatı belirleyen temel unsur, konjonktürdür. Aynı dönemde satılan diğer bankalar daha fazla fiyattan alıcı bulmuştur.
CNN Türk’ün karasal yayın için frekans isteminin asıl muhatabı
RTÜK değil
rekabet kuruludur. rekabet kurulu bu izni haber kanalı olmak kaydı ile esasen vermiştir. almanya’daki bir yolsuzluk davasında adı sıkça geçen RTÜK başkanıyla ilgili haberlerin doğan gurubuna ait gazeteler ve TV kanallarında yayımlanmasını frekans talebi ile açıklamak, izan ve vicdan sahibi kimseyi tatmin edemez.
Almanya’da davası sonuçlanan ve Alman hakime “Asıl suçlular Türkiye’de” dedirten
Deniz Feneri e.v. davası ile
Zahid Akman isimlerini bir araya getirenler, Doğan Medyası değil, bu ahlaksızlığı yapanlardır.
3. AKP
Merkez Disiplin Kurulu Üyesi Ve
Trabzon Milletvekili Kemallettin Göktaş “Doğan medyanın sahibi, bir sabah evinden saat 06.00’da alınıp, elleri kelepçeli olarak karakola götürülürse buna hiç şaşırmam” diyebilme cüret ve tehdidini göstermiştir. Bildiği bir şey varsa açıklamalıdır. Şantaj yaparak korkutma ve sindirme metodu uyguluyorsa, bu hukuk devletinin cevaz vereceği bir yöntem değildir. Yok, Göktaş bunu kendi temennisi olarak dile getirmişse, o zaman Türkiye’nin bir diktatörlük rejimi ile idare edilmediğini kendisine hatırlatmak bizim görevimizdir.
İktidardaki siyasi partinin bir temsilcisinin, Türkiye’nin en büyük basın gruplarından birinin patronunun kelepçelenmesi beklentisini dile getirmesi demokrasiye gönülden inanan herkes için göz açıcı olmalıdır. Bu beklenti ile
Saddam türü rejimlerin zihniyet iklimleri ve yöntemleri arasındaki şaşırtıcı benzerlik dikkat çekicidir. Burada kelepçelenmek istenen, Türkiye’deki basın özgürlüğüdür.
4. Doğan Grubuna ait gazetelerde Deniz Feneri e.v. davasına fazla yer verilmesinden şikayetçi olan Göktaş’ın, kararı veren bağımsız alman mahkemesinden ibret dersi alma zamanı gelmiş ve çoktan geçmiştir. tıpkı
Almanya’da kutsal değerleri adına aldatılmış insanlar gibi, AKP mensubu vicdan sahibi partilileri aldatmaya matuf bu girişimler mutlaka mahkum olacaktır.
AKP yetkililerinin son günlerde sürdürdüğü bu haksız ve asılsız suçlamalara sessiz kalınmayacak ve
dokunulmazlık zırhlarına bakılmaksızın yargı önünde hakkımızı
arama gayretlerimiz kararlılıkla sürdürülecektir.
Avukat Şehnaz Yüzer
Aydın Doğan Vekili
Hürriyet