Genelkurmay Başkanı
İlker Başbuğ'un, yargı, medya ve
siyaset çevrelerini
hedef alan açıklamalarına tepkiler artıyor.
Toplantının,
kaos planlarıyla gündeme gelen
Kuzey Deniz Saha Komutanlığı bünyesindeki Oruçreis Firkateyni'nde yapılması, cuntacılara
destek olarak yorumlandı. Başbuğ'un yargıya telkin içeren ifadeleri ise hukukçuları ayağa kaldırdı.
Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı
Sinan Kılıç
kaya, "Genelkurmay yargıya telkinde bulunmak yerine cuntacıları temizlesin." derken, Adaleti Savunanlar Derneği Başkanı Prof.
Nevzat Tarhan, yargıya açıkça müdahale edildiğine dikkat çekti. Prof.
Doğu Ergil de konuşmayı, "Topları doğrulturum izlenimi veriyordu." sözleriyle değerlendirdi. Prof. Dr.
Baskın Oran'a göre
İlker Başbuğ'un konuşmasının cezası 5 yıl
hapis.
Genelkurmay Başkanı Org.neral İlker Başbuğ'un, cunta iddialarıyla gündemden düşmeyen Kuzey Deniz Saha Komutanlığı bünyesindeki Oruçreis Firkateyni'nde yaptığı basın toplantısının yankıları sürüyor.
TSK'ya karşı
psikolojik harekat yürütüldüğünü iddia eden Başbuğ'un, "Bu konuya özellikle bugün, burada değinmemin özel anlamı var. Herkes ne demek istediğimi açıkça anlamaktadır." sözleri, 'Deniz
Kuvvetleri'ndeki cuntacılara destek' olarak algılandı. Başbuğ'un, "
Adli makamlar ihbar mektuplarına ve gizli tanıkların verdikleri ifadelere karşı daha duyarlı ve dikkatli hareket etmeli. Böyle durumlarda TSK ile
işbirliği yapmalı." yönündeki ifadeleriyle yargıya telkinde bulunduğu, bu yüzden
Anayasa ve Askeri
Ceza Kanunu'na göre suç işlediği belirtiliyor. Üç kuvvet komutanıyla
Trabzon Limanı'nda demirli savaş gemisinden yapılan açıklama, başta
Ergenekon olmak üzere
Kafes planı ve
amirallere suikast soruşturmasını yürüten savcılara 'üstü kapalı tehdit' şeklinde yorumlandı. Prof. Dr. Baskın Oran, Silahlı Kuvvetler'in görevinin
ülkeyi savunmak olduğunu, bu görevin dışına çıkılmasının Askeri Ceza Kanunu'nun 148. maddesine göre 5 yıla kadar
hapis cezası gerektirdiğini vurguluyor.
Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya, Anayasa'ya göre hiç kimsenin yargı mercilerine emir veya telkinde bulunamayacağını belirtiyor ve öncelikle "cuntacıları
tasfiye etsin"
tavsiyesinde bulunuyor. Eski
bakanlardan
Ekrem Pakdemirli, bu tür konuşmaların Türkiye'nin dışarıdaki imajını bozduğunu ifade ederken, Adaleti Savunanlar Derneği (
ASDER) Genel Başkanı
Nevzat Tarhan, "Madem bilgi teatisi ve işbirliği
teklif ediyor, öyleyse neden TSK'nın arşivlerini savcılara açmıyor?" sorusunu yöneltiyor.
Başbuğ'un "gelişmelerden rahatsızız" sözüne
cevap ise
emekli Yarbay
Tevfik Diker'den geldi : "TSK, Org. Başbuğ'un yaptığı gibi firkateyn beyanlarıyla sıkıntılardan arınmaz. Sıkıntılardan arınmanın yolu bağımsız yüce yargıya güvenle başlar. TSK, içindeki çürükleri temizlemedikçe rahatlamaz. Kimdir bu çürükler? Cuntacılar,
darbeciler, hortumcular, çürükçüler... Ve her türlü yasadışı ilişkilerde bulunanlardır."
O konuşmanın cezası 5 yıl hapis
Prof. Dr. Baskın Oran (AÜ öğretim üyesi): Türk Silahlı Kuvvet-leri'nin görevi ülkeyi korumak, savunmaktır. Bu görevinin dışına çıktığı ve siyasi demeç verdiği takdirde Askeri Ceza Kanunu'nun 148. maddesine göre 5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılır. Biz aylar önce suç duyurusunda bulunduk. Sivil
savcılık askerî savcılığa gönderdi. Ama hâlâ bir cevap alınamadı. Anlaşılan yeni bir suç duyurusu yapmanın zamanı geldi.
TSK'nın arşivlerini niçin açmıyor?
Nevzat Tarhan (ASDER Genel Başkanı): Bilgi teatisi ve işbirliği isteyen Başbuğ, neden TSK'nın arşivlerini açmıyor veya
sivil savcıları karargâha sokmuyor? Bunlar sözleri ile çelişki içerisinde olduğunu gösteriyor. 'Kurumlar arasında çatışma çıkabilir' derken neyi kastediyor? Sadece emir komuta zincirinde emrinde olan savcılar mı yürütsün soruşturmayı? Önceki açıklamalarında '
boru' dediği mühimmatları hatırlatmak gerekir.
Haddi aşan ifadeler var şık ve etik değil
Tevfik Diker (Emekli Yarbay): Yapılan konuşmanın zemini ve içeriği yanlıştır. Hukuki, şık ve etik değildir. Haddi aşan ifadeler var. TSK, Org. Başbuğ'un yaptığı gibi firkateyn beyanlarıyla sıkıntılardan arınmaz. Sıkıntılardan arınmanın yolu bağımsız yüce yargıya güvenle başlar. İçindeki çürükleri temizlemedikçe TSK rahatlamaz. Kimdir bu çürükler? Cuntacılar. Darbeciler. Hortumcular. Çürükçüler. Ve her türlü yasadışı ilişkilerde bulunanlardır.
Telkinde bulunmak yerine cuntacıları atsın
Sinan Kılıçkaya (Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı): Anayasa'nın bu konudaki hükmü açıktır.
Yargı mercilerine emir veya telkinde bulunulamaz. Yürütülen davalarla ilgili telkinde bulunulması açıkça Anayasa'ya aykırıdır. Anayasa çiğnenmiştir. Konuşma 28
Şubat sürecinde yargı mensuplarına verilen brifingden farklı değil. TSK'nın bu şekilde yargıya telkinde bulunmak yerine kendi içindeki cuntacı, yasadışı yollara sapmış personeli tasfiye etmeli.
Topları doğrulturum izlenimi veriyordu
Prof. Dr. Doğu Ergil (Siyaset bilimci): 'Bu konuşmaları yapanlara topları doğrulturum' izlenimi verdi
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ. Zaten gazeteciler, akademisyenler ve siyasiler yaramaz çocuklar. Onlara terbiyelerinin verilmesi lazımdı. O yüzden fevkalade isabetli buluyorum. Eğer mekân bir
ortaokul olsaydı ve müdür bey bu yaramaz, camları, çerçeveleri kıran, çiçekleri koparan öğrencileri azarlama durumunda olsaydı...
Ülkeyi dışarıda sıkıntıya sokuyor
Ekrem Pakdemirli (Eski Bakan): Rahmetli Turgut
Özal olsaydı hepsini emekli ederdi. Rahmetli olsaydı konuşamazlardı ya da konuşurlarsa emekli olurlardı.
Hükümet bir tarafa, ordu bir tarafa görüntü veriliyor. Tabii ki bu, doğru değil. Bizim dışarıdaki resmimizi bozuyor. Laf yetiştirmekten ziyade daha verimli nasıl bu işi yapabiliriz, o düşünülmeli. Hepimiz aynı gemideyiz. Ergenekon
terör örgütü var ve bu gerçek. Pis kokular geliyor. Bu kokuları ayıklamak hükümetin işi değil, yargıya intikal etmiş durumda. Beyanat verip dışarıya karşı bizi sıkıntıya sokmamalı. AB'de kapalı kapılar ardında 'Siz demokratik bir ülke misiniz?' diye soruyorlar.
Darbe özlemi içinde olanları sevindirdi
Rıdvan Kaya (Özgür-Der Genel Başkanı): Bir süredir provokasyonlarla geliştirilen korkuları besleyerek, sorunları abartarak, çatışmacı ortamları kışkırtarak
akbaba misali
olağanüstü hal,
sıkıyönetim ve devamında darbe özlemi içine girdikleri görülen çevreler için bu tehdit dozu yüksek konuşmalar ilaç mesabesindedir. Nitekim korkudan beslenenler ve militarizmin
gönüllü kulları, köleleri, Genelkurmay Başkanı'nın sözlerini sevinç ve heyecanla karşıladıklarını anında beyan etmişlerdir. Bu tür konuşmalar, açıklamalar öncelikle
yetki aşımıdır. Bu zihniyetin terk edilmesinin zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir. Halka had bildirmeye kalkanlar önce kendi hadlerini bilmelidirler!
Cuntayı eleştirmek ordu düşmanlığı değil
Mehmet Metiner (Gazeteci-yazar): Tehdit edici bir üslup. Kim asimetrik ve psikolojik harp yürütüyorsa açıkça söylemeli. Aksi takdirde TSK'nın yanlışlıklarını, Ergenekon ve benzeri
darbeci cuntacı eğilimler dolayısıyla eleştiren herkesi ordu karşıtı, ordu düşmanı gibi bir duruma yerleştirmiş olur. Bu da son derece yanlış.
Medyaya karşı topyekûn bir harbin başlangıcı gibi vermek demokratik bir ülkede olması gereken sağlıklı bir bakış açısının ürünü olamaz. ,
ZAMAN