Çarkın,
Susurluk davasında yargılanan ve hüküm giyen
Özel Harekât polislerinin özellikle
MİT ajanı
Tarık Ümit,
Kürt işadamı Behçet Cantürk, Mecit Baskın,
Hüsamettin Yaman ve Soner Gül gibi isimlerin öldürülmesi eylemlerine katıldıklarını anlattı.
Ayhan Çarkın, Beşiktaş'taki Özel Yetkili
Cumhuriyet Savcılığı'na görev yaptığı dönemle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Çarkın ifadesinde, Özel Harekât'a TSK'da
yarbay rütbesinde görevli
Korkut Eken ile yüzbaşı rütbesindeki
Kaşif Kozinoğlu'nun kendi ismini de kayda almasıyla girdiğini anlattı. Ayhan Çarkın, 1986'da
Diyarbakır'da görev yaptığı süre içerisinde Emniyet Genel Müdürlüğü'nde 12
Eylül öncesi Derin
Araştırma Laboratuvarı denilen bir birim kurulduğunu, bu birimin bir kolunun Diyarbakır'da görevli olduğunu belirtti. O dönemde bu grubun Diyarbakır biriminin başında Hanefi Avcı'nın yer aldığını aktaran Çarkın, "Bu grup,
terörle mücadele adı altında çoğu zaman masum insanları da alıp
sorgu ve işkenceden geçiriyordu." dedi. 12 Temmuz 1991 tarihinde 5 kişinin öldüğü operasyondan sonra Gayrettepe'deki
Emniyet Müdürlüğü binasından çıkarken
müdürlük önünde park halinde bulunan ve teknik takipte kullanılan beyaz renkli Ford minibüs içerisinde terör örgütü DHKP-C lideri Dursun Karataş'ı gördüğünü anlattı. Çarkın, "Aramızda 1 metre mesafe vardı. Yanında teknik takipte kullanılan araçta görevli istihbaratçılar vardı. Ayrıca isimlerini Kemal, Cengiz ve Hülya olarak bildiğim MİT görevlileri de vardı. Dursun Karataş, başına bir peruk takmaya çalışıyordu." ifadelerini kullandı.
Ayhan Çarkın, ayrıca 17
Nisan 1992 tarihinde Çiftehavuzlar'da 3 kişinin ölü ele geçirildiği bir hücre evine düzenledikleri operasyona Susurluk çetesi lideri olmak suçundan hüküm giyen
Ergenekon sanığı İbrahim
Şahin'in de katıldığını belirtti. 1993 yılında
Ankara Özel Harekât Daire Başkanlığı emrine atandığında o dönem daire başkanının
İbrahim Şahin olduğunu söyledi. Şahin'in başkanlığında özel bir
ekip oluşturulduğunu öne sürdü.
Ekipte toplam 60 kişinin bulunduğunu söyleyen Çarkın, Ergenekon davasında yargılanan Osman Gürbüz ve Duran Fırat isimli astsubayın da Şahin'e bağlı olarak hareket ettiğini savundu.
Ankara'da
avukatlık yapan Yusuf
Ziya Ekinci'nin
öldürülen Özel Harekâtçı Oğuz Yorulmaz'ın da aralarında bulunduğu 3 polis tarafından Ankara'dan alındığını ve emniyet amiri Ahmet Demirel'in başında bulunduğu bir başka Özel Harekâtçı gruba teslim edildiğini söyledi. Daha sonra Ekinci'nin öldürüldüğünü duyduklarını belirtti. Öldürülen Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdoğan'ın da Ahmet Demirel tarafından alınarak Ankara yakınlarında öldürüldüğünü öne süren Çarkın, Avukat Faik Candan'ın da Demirel ve ekibi tarafından öldürüldüğünü iddia etti. Bu şahsın alınması talimatını İbrahim Şahin'in verdiğini öne sürdü. 1995 yılında kendi isteğiyle Ankara'dan yeniden
İstanbul'a geldiğini anlatan Çarkın, bu dönemde derin yapı tarafından oluşturulan ve
uyuşturucu ticareti yoluyla veya başka şekilde terör örgütü PKK'ya
yardım ettikleri iddia edilen kişilerin bulunduğu liste doğrultusunda bazı infazlar yapıldığını anlattı.
Bu listede yer alan ve uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı belirtilen Savaş Buldan, Behçet Cantürk'ün ekipler tarafından alınarak öldürüldüğünü aktardı.
ÇATLI'YA GÖREV MGK'DAN VERİLDİ
Bu derin yapının içinde istihbaratçılar, askerler ve emniyet içerisindeki şahısların bulunduğunu söyleyen Çarkın, şu iddialarda bulundu: "Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken ve Veli Küçük, bu yapı içerisinde önemli roller üstlenmişti. MGK kararları doğrultusunda terörle etkin mücadele edilmesi yönünde birtakım uygulamalar yapıldığını duyuyordum. Hatta yakın ilişkim olan
Abdullah Çatlı, MGK kararı doğrultusunda kendisine görev verildiğini söylerdi bana."