Çevre ve
Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Doğa Derneği tarafından ortaklaşa yürütülen ''Boz Ayı
Araştırma ve Koruma
Projesi''nde kullanılan ''elektroşoklu'' tel çitler, ayıların tarım alanlarına zarar vermesini engelliyor.
Ayıların 2003 yılında ''Kara Avcılığı Kanunu'' kapsamında koruma altındaki yaban
hayvanları listesine dahil edilmesiyle Doğu Karadeniz'de ayı popülasyonunda artış oldu. Özellikle bu tarihten itibaren yöre halkı, Türkiye'deki en büyük memeli yaban hayvan türü olan boz ayılardan, kendilerine ve hayvanlarına saldırdığı, tarım arazilerine zarar verdiği gerekçesiyle şikayetçi olmaya başladı.
Artvin'in köylerinde yapılan bir araştırmada ise vatandaşların ayıların korunmasına karşı tutumlarının
Avrupa ülkelerine göre daha olumsuz olduğu, bunun da ayıların insanlara verdiği zararlardan kaynaklandığı anlaşıldı.
Bunun üzerine Çevre ve
Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Doğa Derneği, 2006 yılında ''Boz Ayı Araştırma ve Koruma Projesi''ni hayata geçirerek,
pilot bölge olarak seçilen Rize'nin İkizdere, Erzurum'un
İspir ve Artvin'in
Şavşat ilçelerinde çalışmalar başlattı.
Proje kapsamında ''insan-ayı çatışması''nın ortadan kaldırılması amaçlanırken,
doğanın ve yaban hayatının korunması için ayılardan kaynaklı zararların önüne geçmeye yönelik önleyici
tedbirler alınırken, pilot bölgelerde ayı ve
domuz gibi türlerin
meyve ve
sebze bahçelerine girmesini engellemek için canlılar üzerinde öldürücü etkisi olmayan ''elektroşoklu'' çit sistemleri yerleştirildi.
-MAÇA İNSANLAR VE AYILARIN BARIŞI-
Proje Koordinatörü Dr. Özgün
Emre Can, Artvin'in Şavşat ilçesine bağlı Erikli ve Sebzeli köylerindeki elektroşoklu tel çitleri inceleyerek, yöre halkından boz ayıların tarım alanlarına verdiği zararlar hakkında bilgiler aldı.
Artvin'in yaban hayatı bakımından Türkiye'nin en zengin illerinden olduğunu aktaran Can, proje kapsamında kurdukları elektroşoklu tel çitlerin yöre halkınca benimsendiğini belirterek, vatandaşların tarım alanlarını boz ayılar ve yaban domuzlarından korumak için artık kendi imkanlarıyla tedbir almaya başladığını vurguladı.
Projenin 3 yıl daha süreceğini ve bu sayede ayı popülasyonu, davranışları ve insan-ayı çatışmasının önlenmesine ilişkin çözüm yollarının üretileceğini kaydeden Can, bu anlamda vatandaşların da projeye
destek vermesinin son derece önem taşıdığını vurguladı.
Boz ayıların yaşadığı alanlarda, tarım ve
arıcılık faaliyetlerinin ayılara zarar verilmeden gerçekleştirilmesini önemine değinen Can, sözlerine şöyle devam etti:
''Projeye başladığımızda yöre halkı (ayının sahibi var ama bizim yok) şeklinde tepkiler gösteriyordu. Şimdi ise proje ile insanlarla ayıların bir arada, barışık şekilde, birbirine zarar vermeden
yaşamasını amaçlıyoruz. İnsanların ayıları öldürme nedenlerini ortadan kaldırırsak, iki türün doğada barışık yaşayacağını biliyoruz.''
-AYILARA ''GPS'Lİ TASMALARLA'' TAKİP-
Vahşi hayvanlarının yaşam alanlarının bilinçsizce yok edildiğine dikkati çeken Dr. Özgün Emre Can, sözlerine şöyle devam etti:
''Vahşi hayvanların yaşam alanlarını yok ederseniz onlar da sizin yaşam alanınıza müdahale eder. Ayıların, yaşam alanlarına inmesi üzereni insanlar etkili ya da etkisiz birçok yöntem geliştiriyor.
Tarım alanlarına korkuluklar, parlayan cisimler yerleştirerek ayıları ve diğer vahşi hayvan türlerini ürkütmeye çalışıyorlar. Uygulanan yöntemlere bakıldığında insanlar çoğunlukla ayının gücünü abartıyor, zekasını ise düşük görüyor. Bu nedenle geliştirilen yöntemler bazen işe yaramıyor. Projeyle insanlara ayıyı tanıtmaya, gücüyle ve zekasıyla neler yapabileceğini anlatmaya çalışıyoruz.''
4 yıldır devam eden proje çalışmalarında çeşitli çözüm metotları da geliştirdiklerini vurgulayan Can, ''GPS tasmalarla ayıları yaşam alanlarında takip ettik. Onların hareketlerini, erkek ve dişiler arasındaki davranış farklılıklarını belirledik. GPS'lerle yaşam alanlarının röntgenini çektik. Buna göre, bahçeler için hazırladığımız elektroşok tel çitler ve bal peteklerinin korunması için yüksek platformlar geliştirerek, pilot bölgelerde uygulamaya soktuk. Vatandaşlara çözüm yollarını gösterdik. Artık bölgede bu çalışmalar yaygınlaşmaya başladı'' dedi.
-''SEVDİĞİ KIZI KAÇIRIP SUÇU AYIYA ATIYORLAR''-
Dr. Özgün Emre Can, proje çalışması sırasında ayılarla ilgili çok sayıda
efsane duyduklarını da belirterek, şöyle devam etti:
''Proje çalışması sırasında şaşırtıcı hikayeler öğrendik. Yöre halkından ayıların 'kız kaçırdığını' söyleyenler bile oldu. Ormana odun kesmeye, ot biçmeye giden bazı kızları geçmiş yıllarda ayılar kaçırmış. Bir daha da kızlardan haber alınamamış. Ancak yaptığımız araştırmalarda, bölgede kız
kaçırma olaylarının yaygın olduğunu, kimilerinin sevdiği kızı kaçırarak evlendiğini, suçu ise ayıların üzerine attığını belirleyerek, zaman içinde de anlatılan bu tür hikayelerin efsaneleştiğini öğrendik. Bize yaşanmış bir hikaye gibi çok eskiden 'Fatma' adlı bir kızın ayı tarafından eş olarak kaçırıldığı masalı da anlatıldı.''
-''ARAZİLER BİZİM ORMANLAR AYILARIN OLSUN''-
Arazisini elektroşok tel çit ile çeviren Rahmi Aydın (60) ise proje öncesi ayılarla baş edemediklerini ifade ederek, ''3 yıl önce bahçeme elektroşoklu tel çit çektim. Ayı bir kaç kez girmeye çalıştı ancak elektrik akımına kapılınca kaçtı. Alışma zamanlarında biz de ufak tefek kazalarla elektroşok akımına kapıldık ama şimdi çok memnunuz'' diye konuştu.
Zekeriya Ekinci (62) de bugüne kadar ayılarla bir çok kez karşılaştığını vurgulayarak, ''Geçmişte dut ağaçlarımı korumak için geceleri
nöbet tutar, bu sırada da ayılar gelmesin diye
gürültü çıkarırdık. Ancak uykuya daldığımız bir ara ayı gelir meyveleri yer, ağaçların dallarını da kırardı. Bahçeye elektroşok tel çit yaptırdıktan sonra artık rahat bir uyku uyuyabiliyorum. Çiti hangi ürünü koruyacaksam onun etrafına çeviriyorum. Artık tapulu araziler bizim, ormanlar ayıların olsun. Biz onların yaşam alanına müdahale etmiyoruz, onların da bizim yaşam alanımıza müdahale etmemesi için tedbir alıyoruz'' dedi.
Daha önce bir ayının saldırısına uğrayarak çeşitli yerlerinden yaralanan Şahı Merdan
Gökçe ise adeta ölümden döndüğünü, boğuşma sırasında yumruğunu ayının ağzına sokarak kurtulduğunu ifade ederek, o gün yaşadıklarını heyecanla anlattı.