Hukukçu ve aydınlar uyarıyor: Süreci durdurma girişimleri
Türkiye'nin
demokratikleşmesine büyük
darbe vurur.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Aykut
Cengiz Engin'in,
Balyoz soruşturmasını yürüten iki savcıyı görevden alması sürecin geleceğine yönelik endişeleri gündeme getirdi.
Aydınlar,
hukukçular ve siyesetçiler, camilerin bombalanmasından Türk jetinin Ege'de düşürülmesine kadar pek çok kanlı eylemi içeren Balyoz
darbe planı soruşturmasının Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde önemli bir adım olduğu noktasında birleşiyor. Bu soruşturmanın durması halinde ordu içerisindeki
darbeci odakların cesaretleneceğine dikkat çekiyorlar.
Ergenekon ve
Balyoz soruşturması gibi kritik davaların Türkiye'nin ulusal davaları olduğuna vurgu yapan aydınlar, savcıların yürüttüğü
operasyon,
arama,
gözaltı ve tutuklamalara müdahalenin hukuk devletini işlemez hale getireceğine işaret ediyor.
Şemdinli iddianamesini hazırladığı için dönemin genelkurmay başkanının telkinleriyle Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu'nun (
HSYK) meslekten attığı Savcı Ferhat
Sarıkaya vakasını hatırlatan aydınlar, Türkiye'ye yeni bir 'Sarıkaya' süreci yaşatmaya kimsenin hakkı olmadığının altını çiziyor. Uluslararası Stratejik
Araştırmalar Kurumu (
USAK) Başkanı Doç. Dr.
Sedat Laçiner, "Bugün ne gerilim yaşıyorsak Şemdinli ve
Ferhat Sarıkaya olayının üstü örtüldüğü içindir." uyarısında bulunuyor.
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Doç. Dr. Sedat Laçiner, "Davasını
mahkeme salonlarında çözemeyen
halk hakkını sokakta aramaya başlar,
kaos çıkar." yorumu yaparken önemli bir uyarıda bulunuyor: "Bugün ne gerilim yaşıyorsak Şemdinli ve Ferhat Sarıkaya olayının üstü örtüldüğü içindir."
Gazeteci Mehmet Altan, Balyoz soruşturmasının durmasının, görevli savcı ve hâkimlere yönelik baskıların, yargı sisteminin çökmesi anlamına geleceğini söylüyor. Ergenekon ve ona bağlı Balyoz soruşturması ile birlikte Türkiye'de ilk kez darbeci odakların yargı önüne çıkarıldığını hatırlatan
Hasan Celal Güzel ise "Bu operasyonun sekteye uğraması Türkiye'de
demokrasiye gidişi yavaşlatır, askerî vesayetin kaldırılması konusunda da engel çıkarır.
Ordu içindeki darbeci odakların temizlenmesini yavaşlatır." diyor. Gazeteci Oral Çalışlar da "Hukuk devletinde kim suç işlediyse onun üzerine gidilmeli." diyerek, aksi halde olacakları şöyle sıralıyor: "Balyoz en kötü niyetli darbe girişimi. Bunun sekteye uğraması demokrasiye gidişi yavaşlatır.
Askerî vesayetin kaldırılması konusunda da engel çıkaracaktır. Parlamenter rejim, demokratik rejim tehdit altında demektir. "
USAK Başkanı Sedat Laçiner: Halk sokağa taşar, çatışma çıkabilir
Bu tür devasa, ulusal davalar yarım kalmaz. Yani bu mahkeme eğer bunu çözmezse ondan sonraki mahkemeye kalır. 2-3 yıl sonra tekrar görülür. Ancak gerilim artar. Şemdinli davasının kapandığını düşünen kim varsa yanılıyor. Bugün ne gerilim yaşıyorsak Şemdinli ve Ferhat Sarıkaya olayının üstü örtüldüğü içindir. Davalarını mahkeme salonlarında çözemeyen milletler sokağa taşırlar. Orada kaos çıkar, bunun sonucu da Türkiye için çok ağır olur. AK Parti'nin, bu soruşturma sürecinde dik duruşunu devam ettirmez ise pazarlık yapar ise ciddi kaybı olacağı kanaatindeyim.
Saadet Partisi Genel Başkanı
Numan Kurtulmuş: Cuntacı zihniyet deşifre edilmeli
Balyoz ismiyle gündeme gelen iddialar gerçekten ürkütücüdür. Ülkemiz adına, demokrasimiz adına, milletimiz adına acı vericidir. Böyle bir girişim söz konusu olmuşsa bunun bütün yönleriyle aydınlatılması gerektiğini söylüyoruz. Ordu içinde gerçekten bu vahim niyet ve heves içine girmiş olan cuntacı zihniyetler varsa bunların deşifre edilmesi başta yargı olmak üzere hepimizin görevidir. Bu vahim iddialar Türk Silahlı Kuvvetlerimizi de yıpratmaktadır. Türkiye, artık normalleşmelidir. Bunun yolu da daha çok demokrasi, daha çok
özgürlük ve daha çok şeffaflıktır.
Radikal Gazetesi yazarı
Hasan Celal Güzel: Darbeci odaklar temizlenmeli
Ergenekon soruşturması ve ona bağlı Balyoz soruşturması 2,5 yılın en kritik olayıdır. Başsavcıların soruşturmayı yürüten savcıları görevden alması hukuken son derece yanlıştır. Balyoz operasyonuna darbe vurulmuştur. Bu operasyonun sekteye uğraması Türkiye'de demokrasiye gidişi yavaşlatır, askerî vesayetin kaldırılması konusunda da engel çıkaracaktır. Ordu içindeki darbeci odakların temizlenmesini yavaşlatacaktır. O yüzden mutlaka Balyoz operasyonuna devam edilmesi, yargılamanın ve soruşturmanın mutlaka yerine getirilmesi gerekir.
Radikal Gazetesi yazarı Oral Çalışlar: Hukuk devletine gidişi engeller
Balyoz ve Ergenekon soruşturması Türkiye'de darbeci yapının sona erdirilmesi, hukuk devleti ve gerçek bir demokrasinin yerleşmesi için çok önemli bir adımdı. Eğer bir
ülkede hukuk
egemen olacaksa kim suç işlemişse üzerine gidilmeli. Balyoz soruşturması darbe girişimi anlamında yapılmış en korkutucu niyetlerden biri olarak ortaya çıkıyor. Böyle bir soruşturmanın durdurulması veya böyle bir soruşturmanın zaafa uğratılması Türkiye'nin hukuk devletine gidişinde problem yaratır ve darbecileri cesaretlendirir.
Star Gazetesi yazarı Mehmet Altan: Duvarlar yıkılmazsa ülke zarar görür
Balyoz soruşturmasının yarım kalması demek, yargı sisteminin çökmesi demektir. AK Parti'nin
iktidarının devrilmesi demektir. Ama ben bu soruşturmanın sonuca ulaşacağına inanıyorum. Bu soruşturmayı akamete uğratma çalışmaları Türkiye'ye zarar verecektir. Soruşturma bugün yapılmadığı takdirde sistemin kendiyle
hesaplaşması uzayacaktır. Türkiye'nin etrafını saran duvarları kırması uzayacaktır.
Eski DYP Genel Sekreteri
Tevfik Diker: Demokrasi mücadelesi kaybedilmemeli
Balyoz darbe soruşturması darbe alırsa Türkiye'deki demokratik gelişmeler yara alır. Darbeci ve cuntacılar moral kazanır ve haksız yere suçlandıkları yönünde kamuoyu oluşturarak yapacakları darbe girişimlerine yeni zemin hazırlamalarına neden olur. Demokratların Türkiye'deki demokratik gelişmelere yaptıkları katkılara darbe niteliğinde etki yapacağı gibi ümitlerini kıracaktır. Günümüzde darbelere karşı yürütülen soruşturmaların yarım kalması veya sekteye uğramasını düşünemiyorum. O zaman bizim demokrasi için verdiğimiz mücadelede boşa
kürek çektiğimiz anlamına gelir.
Uluslararası
Hukukçular Birliği Genel Sekreteri
Necati Ceylan: Hukuk kaybolursa ülke köleleşir
Böyle bir soruşturmanın aniden kesilmiş olması Balyoz soruşturmasına bir darbedir. Bu soruşturmanın yarım kalması halinde Türkiye kaybeder, bu ülkenin insanı kaybeder. Siz bu derece önemli bir soruşturmayı yarım bırakmakla millete kötülük yapıyorsunuz. Bu yargının güvensizliğini ortaya koyar. Bu millet yargı doğru kararlar verse de artık yargıya güvenmez.
Yargı bağımsız ve tarafsız olmalı. Orduyu, ordu mensubu olan bazı insanlar yıprattı, yıpratmaya devam da ediyor. Yargıyı da yıpratırlarsa ortada n
e devlet ne de millet kalır. Adalet ve hukuk kaybolduğunda o ülke köleleşir.
BDP
Eşbaşkanı Gültan Kışanak: Soruşturma yarım kalırsa iktidar biter
SSoruşturmanın yarım kalması ya da bir şekilde üstünün örtülmesi öncelikle kamuoyunda büyük bir güvensizliğe neden olacağı gibi siyasal iktidarı da bitirecektir. Bu çeteler ve bunların devlet içindeki uzantılarıyla uzlaşmaya gitmek, kısmî de olsa pazarlık yapmak, iktidara ve bu oluşumlardan
mağdur olan milyonlarca insana zarar verecektir. İktidar, zamanı gelmişken bu oluşumlarla mücadele etmelidir. Eğer bu niyet sizde varsa bütün bir halk sizin arkanızda durur. Gerekirse bedel de öder, yeter ki bu yapılanmaların karşısında pazarlık yapmayan, anlaşmalara gitmeyen bir iktidar olsun.
Gazeteci-yazar
Etyen Mahçupyan: Yargı kendi bindiği dalı kesmemeli
Balyoz soruşturması durdurulursa siyasi sonuçları derin olacaktır. Bu durum yargıyı son derece yıpratacaktır. Yargının artık savunulacak bir tarafı kalmayacaktır. Böyle bir durumda Türkiye bir bütün olarak yargıyı tartışmak ve yargı reformunu hayata geçirmek için konuşmak isteyecektir. Dolayısıyla kendi bindikleri dalı keserler. Bugünkü reform sürecini durdurmak aslında reform sürecini hızlandırmak demektir. İki üç ay durdurursunuz ama sonrasında çok daha büyük reform dalgasıyla karşı karşıya kalırsınız. Türkiye bu sürecin içinde her halükarda kazanır.
BBP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Öznur: Onarılması güç yaralar açılır
Demokrasi dışı arayışlardan medet uman, hukuk dışına çıkan kim olursa olsun makamına, mevkiine ve rütbesine bakılmaksızın üzerine gidilmelidir. Soruşturmada en derinine kadar gidilmelidir. Kesinlikle yarım bırakılmamalıdır. Eğer soruşturmalara gölge düşerse
toplum vicdanında onarılması güç, derin yaralar açılır.
Millet umutsuzluğa sürüklenir. Bu işten en çok "Ordu göreve askere devrime" diyenler kârlı çıkar. Onun için mutlaka darbeci, cuntacılardan beslenen militarist çetelerin üzerine gidilmelidir. Millet, hukuktan bunu bekliyor.
Yrd. Doç. Adnan Küçük: Demokrasi hendeğe yuvarlanır
Türkiye daha önce askerî müdahalelerle yüzleşemediği için ve bu kişileri yargılayamadığı için bu günlere gelmiştir. Bugün bu süreç durdurulursa, Türkiye kendi içinde darbecilerini yargılayamıyor, bunlardan hesap soramıyor, bu kişiler sorgulanamıyor demektir. Dolayısıyla Türkiye tekrar böyle bir badireye girebilir. Çünkü bu cesaret verecektir. Madem yargılanamıyor, o zaman 'Bu ortamı oluşturur, tekrar böyle bir işe yöneliriz' şeklindeki kanaat daha güçlenerek devam edecektir. Bu durum Türkiye'nin demokrasisinin hendeğe yuvarlanmasıdır ve ciddi yara almasıdır.
Avukat
Hüsnü Tuna:
Ceza çekmezlerse yine suç işlerler
Bu durum eğer böyle devam ederse yargının objektif ve tarafsız çalıştırılmadığı ve
yargıya müdahale edildiği açıkça gözler önüne serilmiş olacak. Bu aslında Türkiye'deki yargının siyasetten değil, yargının kendi içinde nasıl müdahale edilip yönlendirilmeye çalışıldığını, yönlendirilme istikametinde hareket etmediği takdirde de soruşturmanın engellendiğini açık seçik ortaya koyuyor. Balyoz soruşturmasının yarım kalması durumunda Türkiye çok ciddi zararlar ile karşı karşıya kalır. Buradaki zanlılar eğer suçlu iseler ve cezaları çektirilmezse, suç işleme düşüncelerini sonraki süreçte de devam ettirirler.
Bu planı yapanlardan hesap sorulmalı
Yeni
Şafak gazetesindeki köşesinde "Dehşete düşüren iddialar ve haberler" başlığıyla bir yazı kaleme alan Prof. Dr. Hayrettin
Karaman, Balyoz darbe planlarında kaos oluşturma girişim ve planlarıyla masum insanların öldürülmek istenmesinin yargıda hesabının sorulması gerektiğine dikkat çekti. Karaman, yazısında özetle şu görüşlere yer verdi: "Devleti meşru olmayan iktidar odaklarından, orduyu darbeci subaylardan ve generallerden, ülkeyi �azen onlarla
işbirliği de yapan- mafyadan kurtarmak ve temizlemek kaçınılmaz hale gelmiştir. İktidar bu hayırlı işe teşebbüs edince muhalefet destekleyeceği yerde "iktidarı başka maksatların peşinde olmakla" suçladı ve operasyonlara karşı çıktı. İktidarın başka maksatlarının olup olmadığını bilmek mümkün değil, ama ortada ağır suç teşkil eden fiillerle ilgili iddialar, haberler ve davalar var. Ülkesini seven,
adalet ve haktan yana olan, vicdanını iktidar hırsı kör etmemiş bulunan herkesin yapması gereken şey durup beklemek, yargının gerçekleri ortaya çıkarmasına yardımcı olmak, yargıyı şu veya bu şekilde etkilemekten uzak durmaktır. Bazı çevrelerin bu evrensel kurallar karşısında tavır almaları, telaş içinde, bilir bilmez insanları suçlamaları veya aklamaları o çevrelerin pek masum olmadığının delilidir veya emaresidir. Bir düşünün, ya bu iddialar ve haberler tamamen veya kısmen doğru ise... Böylesine ağır, ülkeye ve halka zararlı suçların, teşebbüslerin, fiillerin engellenmesi ve aynısını yapmak isteyenlerin caydırılması zorunlu değil midir? Savcılar ve hâkimler ellerindeki delillere bakarak bazı şahısları gözaltına aldılar veya tutukladılar diye kıyameti koparanlar bu "doğru olma ihtimali" üzerinde niçin durmuyorlar!!!" ZAMAN