Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu (
BTK) Başkanı Dr.
Tayfun Acarer, son günlerde baz istasyonu ile alakalı çıkan haberlere ilişkin açıklama yaparak, "
Baz istasyonu eğer yerleşim yerinden uzaklaşırsa, sağlık açısından ispatlanamamış risk kuvvetli hale gelir. Baz istasyonunun 17 yıldır
kanser etkisi yaptığı ispatlanamadı ve bu yönde yapılan araştırmalarda olumsuz bir yönde bilgi edinilemedi" dedi.
BTK Başkanı Acarer, Kayseri'de düzenlediği basın toplantısında, son günlerde
baz istasyonları ile alakalı ve kurumun internet
servis sağlayıcılarına gönderdiği yazı ile alakalı açıklama yaptı.
Baz istasyonlarının
iletişim alanındaki sistemlerin olmazsa olmazı olduğuna vurgu yapan Acarer, "Baz istasyonu dünyada olduğu gibi Türkiye'de de aynı mantıkla çalışıyor. Bu teknoloji gereği, baz istasyonlarını
radyo vericileri gibi yerleşim yerlerinin dışına koyamazsınız. Teknoloji böyle çalışmıyor. Sinyali şehrin dışına çıkarttığınızda cep telefonunuz çalışmaz. Baz istasyonları eğer yerleşim yerinden uzaklaşırsa,
yaşam açısından sağlık açısından ispatlanamamış risk daha kuvvetli hale gelebilir. Baz istasyonunu riski değil cep telefonunun riski artar" dedi.
"BAZ İSTASYONUNUN KANSER YAPTIĞINA YÖNELİK HİÇBİR OLUMSUZ AÇIKLAMA YAPILMADI"
İstasyonların kanser yaptığına yönelik iddialar için 17 yıldır bilim adamlarının çalıştığına ve araştırma yaptığına vurgu yapan Acarer, "Teknoloji 1994'te başladı ve aradan 17 sene geçti. 17 senedir araştırılıyor ve bu sistemin kanser yaptığına yönelik net bir bulgu olmadı. Bununla ilgili elimizde olumsuz somut bilgi yok. Baz istasyonu olmadan
mobil haberleşme olmaz. Baz istasyonunun gücü 10 watt -20 watt arasında değişir. Türkiye'de dünyada güvenlik açısından 5. sıradadır. Cep telefonları 10 mili watt civarında çalışır, ancak konuşurken baz istasyonunu uzaklaştırılırsa cep telefonunun ürettiği sinyalin gücü artar. Bir toplulukta 10 kişi de cep telefonu varsa ve baz istasyonu buradan uzaksa hepimizin cep telefonunu topladığımız zaman 10 kişinin telefonu bir baz istasyonuna eşit olur" diye konuştu.
Servis sağlayıcılarına gönderilen uyarı yazısının rutin bir
uygulama olduğunu ve yıllardan beri bu uygulamanın yapıldığını söyleyen Acarer, "
İnternet servis sağlayıcıların gönderdiği yazı, olağanüstü yeni bir uygulama değil. Bu belirli dönemlerde bizim internet servis sağlayıcılarına rutin yazılardan biridir. Bundan öncede defalarca gönderildi. Türkiye'de, 5651 sayılı kanunda belirtilen 9 suç var. Bu suçlar yeni suçlar değil. Mevcut olan suçların internet ortamındakileri kapsıyor. İntihara
teşvik,
sanal kumar veya pornografik suçlar gibi. Bize bu saçlarla ilgili ihbarlar geliyor arkadaşlarda, bunları inceliyor ve katalog suça giriyorsa onlarla ilgili işlem yapıyor. Bizim uyguladığımız yöntem de önce uyarıyoruz sonra dikkate alınmazsa erişimi engelliyoruz. Ancak bununla ilgili engellemeyi sadece biz yapmıyoruz, alınan
mahkeme kararı ile de kapatılıyor. Şu ana kadar bu şekilde gelen ihbarların yüzde 97.3'ü, 'uyar-kaldır' yöntemiyle çözüldü. Yüzde 2.7'si uyarılara rağmen çözülemedi. Bu uyarı yazısı ne ilk, nede sonuncusu olacaktır. Gönderdiğimiz yazılarla da 'kapatacağız' demiyoruz sadece bilgilendirme yazısı gönderiyoruz" ifadelerini kullandı.
İHA