Anadan, babadan; yuvadan, ocaktan ayrılıkla başladı önden giden atlıların hikayesi... Onlar kendilerini hiç anlatmadı, eğitim sevdalılarının destanını yetiştirdikleri fidanlardan dinledi Türk halkı... Dünyanın dört bir yanında açılan
Türk okulları bu toprağın insanını dünyaya tanıttı.
Sevgi, kardeşlik, dostluk diyerek yola çıktı gencecik öğretmenler... Uzattıkları eller hiç boş kalmadı. Ellerini, rengi başka dili başka binlerce çocuk tuttu ve onlar da bu elleri Anadolu'yla buluşturdu.
Bu yıl 9.'su düzenlenecek olan
Türkçe Olimpiyatları'nda tanıştı
Türkiye onlarla... Coşkularını, sevgilerini güzel Türkçeleriyle anlatışlarına hayran kaldı.
Bu destanı yazarken destanlaşan fedakar
eğitim gönüllüleri de vardı. Giderken dönmeye değil o toprakların çocukları için ölmeye giden ve dualarını gerçekleştiren kahramanlar herkesi gözyaşlarına boğdu.
Şimdi dualarla, gözyaşlarıyla, fedakarlıkla gerçekleştirilen bu eğitim faaliyetlerinin askıya alınmasını isteyenler bu yüzden herkesi hayrete düşürmüş durumda. Bunu kendisini milliyetçi olarak tanımlayan bir liderin yapması ise şaşkınlığı iki katına çıkarıyor.
Kurulan cümleler ifade edilen fikirler aynı noktada birleşiyor.
Millet de, içinden çıkardığı
sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de, seçtiği vekiller de bu tuhaf talebe karşı hem kırgın hem tepkili...