Alparslan Arslan’ın arkasında bırakacağı izler önceden iyi kurgulanmıştı. Takip bu izlerden ilerleyecek ve ortaya şeriatçı bir saldırı çıkacaktı. Yakalanınca bu izlerin çoğu çöktü, yeni izler oluşturmak gerekiyordu. Katil
savcılık ve
mahkemedeki ifadeleriyle bunu sağlamaya çalışıyor ancak kamuoyu bir türlü ikna edilemiyordu. Son hamle, oğlunu
kurtarma duyguları içinde çırpınan Baba İdris Arslan işin içine çekildi. Elazığ’da yaşayan İdris Arslan,
Danıştay saldırısının hemen ardından
Ankara’ya geldi.
İLK TEPKİ ‘NASIL KIYDIN OĞLUM’ OLDU
Saldırının gerçekleştiği 17
Mayıs 2006 günü Doğan Haber Ajansı muhabirine konuşan İdris Arslan ilk açıklamalarında; “şaşkınlık içinde olduğunu, oğlunun devletine, milletine bağlı, aşırıya kaçmayan biri olduğunu” söylüyordu. İdris Arslan, Alparslan’ın ABD’nin Irak’ta yaptıklarına karşı olduğu ve bunlardan etkilenmiş olabileceğini de anlattı. Aklına gelen tek ihtimal buydu.
19 Mayıs 2006 günü oğlu ile görüşen Aslan’ın “Bunu nasıl yaptın, nasıl kıydın bu insanlara” dediği ortaya çıkıyordu.
EMNİYETTEKİ İLK RESMİ İFADESİ
İdris Arslan, 20 Mayıs 2006 günü Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne saldırı ile ilgili ifade vermek istediğini beyan etti. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde verdiği ifadesinde;
•
Alparslan Arslan’ın yakın arkadaşı Avukat
Teoman Ekşioğlu’nun olaydan sonra kendisini arayıp, “Alparslan’ın 4-5 aydır
Ulusal Haber ve VKGB ile irtibatlı olduğu,
Adana,
Mersin ve
İstanbul’da bu derneğin toplantılarına beraber katıldıkları,
Veli Küçük ve
Muzaffer Tekin’le bu
dernek vasıtası ile tanıştıklarınısöylediğini” anlattı.
• Oğlunun bu
eylemi başörtüsü için yaptığına inanmadığını, çünkü kendi kızlarının da başlarının açık olduğunu anlattı.
ALPARSLAN BABASINI ÖRGÜTE İTİYOR
Olanları anlamaya çalışan ve oğlunu kurtarmak için çırpınan İdris Aslan’ın emniyletteki ilk ifadesinin ardından cezaevi görüşmeleri başladı. Eş zamanlı olarak da Baba Arslan’ın ifadelerde bariz değişiklikler ortaya çıktı.
Köşk seçimleri öncesi en geç
Nisan 2007’de
darbe olacağına kesin inancı olan
Alparslan Aslan,
sorgu sırasında kurtarılacağına kesin inancını ifade ediyordu. Aslan, cezaevi görüşmelerinde
babasını da inandırdı. Darbe gelecekti, Alparslan kurtulacaktı, tek yapması gereken tezi güçlendirmek için söylenen irtibatları kurmaktı. Alparslan bu dönemde, saldırının adresi olarak
Salih Kurter’i göstermek amacıyla babasını kullanmaya çalıştı.
Üretilen en hassas ‘irtica’ delili
Aylar boyu arkasında profesyonelce iz bırakan Alparslan Arslan, Muzaffer Tekin’le
telefon irtibatını kestikten 4 gün sonraya ait babası İdris Arslan’ın ismi olan
alışveriş fişini Salih Kunter’in evine sakladı
• Hain saldırının ‘
dindar’ kesime yıkılması için profesyonel ellerce oldukça hassas deliller aylar öncesinden hazırlandı. Bunlardan biri Carrefour’dan alınmış bir alışveriş fişiydi. Bu ayrıntı Anslan’ın ‘şeyhim’ dediği Salih Kurter’in evinde yapılan aramada ortaya çıktı. Aramada İdris Arslan adına düzenlenmiş bir alışveriş fişi (Carrefour’dan alınmış) bulundu. Fişin üzerindeki tarih ilginç olarak 2
Aralık 2005’i gösteriyordu. Bu Arslan’ın
Ergenekon tutuklusu
Muzaffer Tekin ile telefon irtibatını kasıtlı olarak kestiği dönemden kısa bir süre sonrasıydı.
KÜÇÜK AMA USTACA ÜRETİLMİŞ BİR DELİL
Yine Salih Kurter ile tanışması da bu dönem gerçekleşti. Yani planın uygulamaya başlandığı dönem olan 2005 Kasım’ının ortası. Arslan, yeni tanıştığı Hoca’nın evine, üzerinde babasının adı bulunan bir fiş bıraktı. Fiş kimsenin göremeyeceği gözden uzak bir yerde kaldı. Ta ki polislerin evi didik didik ettiği aramaya kadar. Zulalanan fişin, Salih Hoca ve Alparslan’ın ilişkisine delil olması amaçlanıyordu. Küçük ama ustaca üretilmiş bir delildi.
ESKİ ARKADAŞLARI İLE TÜM İRTİBATINI KOPARDI
Alparslan’ın, Muzaffer Tekin ile son telefon görüşmelerinde, yanında İbrahim Cingi (MHP İstanbul İl Yönetim Üyesi, Hüseyin Görüm’ün tanışığı) bunuyordu. Tekin’in ofisine Cingi ile birlikte gidiyorlardı. Alparslan Arslan, Muzaffer Tekin ile telefon irtibatını kesip Salih Kurter’in evine fişi koyduğu güne kadar hemen her gün İbrahim Cingi ile birlikte iken Cingi ile de fişin üzerindeki tarihten 4 gün sonra telefon ilişkisini kesti.
Ergenekon sanığının Arslan albümü var
Alparslan Arslan’ın bırakacağı izler için geçmişinden fotoğraflar da alınmış ve medyaya
servis edilmek üzere hazırlanmıştı. Ergenekon İddianamesi’nde “
örgütün medya departmanında görevli” olarak geçen Emcet Olcaytu, Arslan’ın fotoğraflarını
depo etmişti. Fotoğraflarda Arslan’ın
türban hassasiyetinin vurgulanabilmesi için özel seçilmiş kareler vardı. Bunlardan biri de Arslan’ın annesiyle çektirdiği kareydi. Bu fotoğraflar birer iz olarak medyaya servis edilecekti.
Çelişkiden propaganda evresine geçiş
Ardından İdris Arslan 21
Şubat 2008’de,
Ergenekon sanıklarına verdiği destekle dikkatleri üzerine çeken İBDA-C’nin yayın organı Baran
dergisine ‘İslamcı
Basın Samimi Değil’ başlıklı bir
röportaj verdi. Baran Dergisi, Ergenekon sanıklarına verdiği destekle ve çeşitli Ergenekon sanıkları ile yaptığı röportajlarla gündeme gelen ilginç bir dergi. Röportajda Arslan “Saldırıdan sonra ilk anda hangi sebeple yapıldığını bilmediği için bazı açıklamalarda bulunduğunu, ancak
Cumhuriyet Gazetesine “başörtülü
domuz karikatüründen” ötürü
bomba atıldığını anlayınca kendisinde mücadele azmi oluştuğu ve milletin değerleri ile ilgili açıklamayı yaptığını, oğlunun kötü bir yolda olmadığını, karşılaştığı pek çok insanın kendisini
tebrik ettiğini, muhafazakar medyanın olayı çarpıttığını” anlatıylordu. Baba Arslan’ın bu sözleri artık çelişkiden propagandaya geçtiği dönemin başlangıcı aynı zamanda. Oğlunu kurtarmak adına babalık duygusuyla hareket eden İdris Aslan, tam olarak plan doğrultusunda hareket gediyordu.
İlk çıkışı adliyede yaptı
Alparslan cezaevindeki görüşmesinde babasına “Mutlaka Salih Kurter hoca ile görüşeceksin” isteğini iletti. Oğlunun bu şekilde kurtulacağına inanan baba İdris Arslan da çaresiz oğlunun isteklerini yerine getirdi. İdris Arslan, oğlunun isteğiyle daha önce hiç teması olmayan tutuklu sanıklar İsmail
Sağır, Tekin Irşi ve Erhan Timuroğlu’na değişik tarihlerde ve özellikle Danıştay Davası’nın
duruşma tarihlerinden önce para yatırıyor ve bunu resmi kayıtlara da sokuyordu. Baba Arslan yine oğlunun
baskı ve yönlendirmesiyle ‘irticai’ davaların tanınan
avukatları
Abdurrahman Sarıoğlu ve İlhami Sayan’la biraraya geldi. bunları da göstere göstere yaptı.
ARSLAN’IN SÖYLEMLERİ DEĞİŞMEYE BAŞLIYOR
11
Ağustos 2006’da Ankara 11. Ağır
Ceza Mahkemesinde görülecek duruşma öncesi İdris Arslan gazetecilere ilginç bir açıklama yapıyor ve saldırının din adına yapıldığı yönünde sürdürülen haberler için gerekli malzemeyi de veriyordu; “
Milletin hizmetinde olun, milletin değerlerine saygılı olun. Saygılı olmayana, milletin değerlerine
hakaret edene bu millet gereken dersi verir.” Oğlunu kurtarma derdine düşen bir babanın isteyerek ya da istemeyerek Danıştay Baskını’nın arkasından bırakılmak istenen adrese katkı sözleri olarak bunlar da kayıtlara geçti.
‘Babasıyla gerekli görüşme yapıldı’
Süreçte Baba Arslan’ı etkileyen sadece oğlunun yönlendirmeleri değildi elbette. Çaresiz kalan Baba’ya örgüt de abluka kurmuştu. Durum savcılık tarafından delillendirildi. Ergenekon sanığı Hasan
Ataman Yıldırım’dan ele geçirilen bir CD’de erg. xls” isimli EXCEL dosyasında;
soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüphelilerle halen duruşması devam eden sanıkların isimlerinin listelendiği ve bu şahıslarla ilgili mahkeme sürecinde takip edilecek eylem planlarına yer verildiği de görüldü. İlgili belgenin özel not sütununda; Alparslan Arslan’la ilgili ‘Babasıyla gerekli görüşmeler yapıldı.’ notu bulunmaktaydı.
İdris Arslan da gerçeği görüyor
Günler ilerledikçe Danıştay Baskını’nın ardındaki organizasyon çözülmeye ve kamuoyu tarafından öğrenilmeye başlıyordu. Süreç içinde aydınlananlardan biri de Arslan’ın babasıydı. Baba İdris Arslan bir süre sonra yönlendirmeyle gittiği bu yolun sonunun olmadığını ve oğlunu bu söylemlerle kurtarmayacağını fark etti ve inandığı doğruları 24 Ağustos 2009’da söylemeye başladı. Baba, oğlunun karanlık
ekip tarafından nasıl bir kumpasa getirildiğinin farkına varmaya başlıyordu. Birinci
Ergenekon davası ile Danıştay Saldırısı davasının birleştirilmesinin ardından, davanın 24 Ağustos 2009 tarihli duruşmasına baba İdris Arslan ve anne Hatice ve kızları Hilal de katıldı. Duruşmanın öğleden sonraki kısmına katılmayan İdris Arslan, gazetecilere “Alparslan’ın baskı altında olabileceğini, kendisine ilaç veriliyor olabileceğini,
zihin yönlendirmesi yapılmış olabileceğini” söylüyordu. İdris Arslan, davanın soruşturulmayan bazı yönleri bulunduğunu ileri sürdüğünü, bunun için Ankara 11.
Ağır Ceza Mahkemesi heyetini Adalet Bakanlığına şikâyet ettiğini, heyetin de bunun üzerine soruşturma geçirdiğini söylüyordu. Baba Arslan’ın 2006 Mayıs’tan bu yana verdiği beyanatlarda belirgin zikzaklar olmasına rağmen ilk günlerde söyledikleri ile son söyledikleri arasındaki paralellik dikkatlerden kaçmıyordu.
YARIN: ESRARENGİZ SEVGİLİ KİM?
Kaynak: Cevheri
Güven /
Star