1950-57 yılları arasında Demokrat Parti'den
Adana milletvekilliği yapan
Menderes'in doktoru Sedat Barı da cuntacıların
mağdur ettiği isimlerden biri. Sedat Barı'nın kızı Savrun Barı, cunta döneminin zorluklar içinde geçtiğini belirtiyor.
Babasının 1957'de milletvekili seçilemeyince
Adnan Menderes tarafından Sümerbank'ı kurması için
Almanya'ya gönderildiğini belirten Barı, müdahaleye kadar huzurlu bir hayat sürdüklerini belirtiyor. Ancak darbenin ardından ayaklarının altındaki halının çekildiğini söylüyor. 27
Mayıs'ı ve Menderes'in idamını unutmalarının mümkün olmadığını söyleyen Barı, "O gün evde derin bir sessizlik vardı. Hiç kimsenin konuşmadığı donuk bir gün. Babam hassas ve kırılgan bir insandı. Hislerini dışa vurmazdı. Babamı ağlarken hiç görmedim. Ancak Menderes'in idamı karşısında saatlerce ağladı." diyor.
Sedat Barı, cuntacıların yönetime el koymasının ardından Sümerbank'taki görevinden ayrılmak zorunda kalmış. DP'li arkadaşlarının 'sakın gelme' uyarısı üzerine Türkiye'ye de dönmemiş. Kızı Savrun Barı, bu sürecin zorluklar içinde geçtiğini ifade ederken, babasından 3 yıl ayrı kaldığını vurguluyor: "Biz darbenin ardından bir şilebe binerek Türkiye'ye geldik. Ancak babam orada kaldı. Sümerbank'taki görevinden ayrıldı. Asistan doktor olarak Almanya'da bir hastanede göreve başladı. Annem ise hayatında hiç çalışmamasına rağmen çalışmak zorunda kaldı. 1963 yılına kadar babamla bir araya gelemedik."
Savrun Barı, o dönemde yaşadıklarının hem kendisi hem babası üzerinde derin etkiler bıraktığını söylüyor. Babasının, yakın arkadaşlarına yapılanlara çok içerlediğini kaydeden Barı, "
İlaç kullanmaya başladı. Uzun süre dalgın gezdi. En fazla yaptığı, odasına gidip bir şeyler yazmaktı. Kimlere yazardı bilmiyorum." şeklinde konuşuyor. Barı, kendisinin de uzun süre askeri, "güzellikleri parçalayan şey" olarak gördüğünü kaydediyor. Alman televizyonunda çalışmaya başladığında bu görüşünün değiştiğini anlatan Barı, bu tarihten sonra orduyu 'demokrasinin bekçisi' olarak görmeye başladığını dile getiriyor.