Kurşun deliklerinin de görüldüğü gömleğe sımsıkı sarılan Nükhet İpekçi, “Birisi de öldürmeyelim artık diyemez mi?” diye yaşadığı acıyı dile getirdi.
Hain bir saldırıya
kurban giden
Milliyet gazetesi Genel Yayın Müdürü
Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi İzet, yaşadığı acıyı anlatmak için “31 yıldır babamın kanlı gömleğiyle birlikte yaşıyorum” dedi.
Milliyet yazarı Can Dündar’ın hazırladığı NTV’deki Canlı Gaste programında dün
akşam Abdi İpekçi suikastı masaya yatırıldı.
Programa İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi İzet, dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi
Güneş ve gazeteci
Belma Akçura katıldı.
Ağca’nın 4 yıl önceki yanlış tahliyesine değinerek, bütün olacakları tahmin ettiğini belirten İpekçi, “4 yıl önce daha güçlü bir kucaklama vardı. Gösteriyi tahmin ediyorduk. Diğer tetikçilerde de gördük. Toplumumuz onları yetiştiriyorsa onların ardından muhakkak karşılayacak olan kişiler de var. Biz ne kadar görmeyelim desek, kahramanlaştırmayalım desek de sadece bu olaylarda birilerinin kahramanı birilerinin öldürücüsü oluyor” dedi.
‘Taraftarları var’
Fazla sakin bir kişiliği olduğunu kaydeden İpekçi, bunun fazlaca tecrübeli olmaktan da kaynaklandığını vurguladı.
Bazı hukukçuların ağzından bile, ‘O’nun için canımızı veririz’ lafını duyduğunu vurgulayan İpekçi, sadece babasının katili Mehmet Ali Ağca’nın değil Dink’in katili Ogün Samast’ın da taraftarları olduğunu kaydetti.
Öldürme işine katılanlar arasındaki dayanışmaya dikkat çeken İpekçi, “Niçin bizler tarafsızız. Niye hukukçular veya olayları anlamaya çalışan gazeteciler aynı birlikteliği göstermiyor?” diye sordu.
‘Bir şeyler yapılmalı’
Kendisinden beklenen öfkeyi gösteremediğini de vurgulayan İpekçi, artık bir şeyler yapmak gerektiği üzerinde durdu. Aynı masada olduğu Güneş’e dönen İpekçi, “Ben kendi adıma bu kadar yıl ölmedim yüzünü gördüm diye memnunum” dedi. İpekçi, “Bütün o yıllar içinde sizin varlığınız gerekliydi. Çok zor bir şey onunla yaşamak. Sizin için de. 30 yılımız daha yok. Kişiler olarak, bir de toplumumuz adına yok” diye konuştu.
‘O yol kesilmemeliydi’
Güneş ise İpekçi ile ilk kez bu kadar yakın olduklarını ifade ederek, “O’nu memnun edecek, yüreğindeki bütün soruları babasıyla ilgili katledilmesiyle ilgili bütün çocukların katledilmeleriyle ilgili sorulara cevaplar verebilmemiz gerekirdi. Devlet bununla yükümlüydü. Ben o yıllar görevliydim. O yükümlülüğü yerine getirememiş olmaktan sıkıntılıyım. Hele birinci derece muhatapla karşılaştığınız zaman” dedi.
Cinayetin birçok ipucunu ele geçirdiklerini kaydeden Güneş, çırpındıklarını, çözüme gidebileceklerini vurguladı. Güneş, dönemin askeri yetkililerini suçlayarak, “Yol görünmüştü. Orada yürünüyordu. Heyecanla takip ediyorduk. O yol kesildi. İsyanım o. O yol kesilmemeliydi. Bu benim vicdanımı rahatlatacak bir gerekçe değil.
Masum bir gerekçe değil. Soruşturma cinayeti planlayan merkeze doğru gidiyordu. Bu acı değil mi?” diye sordu.
Güneş, şunları söyledi:
“Bu sarsıcı olayları teröriste yaptırırlar. Amaçlanan şiddetin
egemen olduğu ortamı yaratmak. Darbe mi, otoriter mi, bir düzene zemin hatırlamak. İpekçi önemli bir insandı. Senin babanın cinayetini tam aydınlatmamızın önü kesildi. Acı değil mi? Niye İpekçi’ye kıyıldığı, niye
hedef seçildiğini çözmek üzereydik. ”
‘Öldürmeyelim artık’
Kendilerine
ek süre verilmemesini yine eleştiren Güneş, 12 Eylül’den sonra ise
gözaltı süresinin 90 güne çıkarıldığını hatırlattı. Akçura’nın ‘
Savcı ile gö-rüştünüz mü?” şeklindeki sorusu üzerine de “Ben onun amiri değilim. Benim memurum değil. Ben emniyetle görüşürüm” diyen Güneş,
soyadı “Kuçsan” olan dedektifin de
soruşturmayı çok düzgün götürdüğünü kaydetti.
Söz alan İpekçi de, “O kadar çok kişi, bir insanı öldürmek için saklamak, korumak, kaçırmak... Birisi de öldürmeyelim artık diyemez mi?” diye üzüntüsünü dile getirdi. Kaçışın
ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayan Güneş, Ağca’nın talep edip gittiği cezaevinden TSK içinde yuvalanmış
ekip tarafından kaçırıldığını vurgulayarak, “
Orman içindeki en kalın
ağaç yıkılmak istendi. Asıl yapı ordu içinde vardı ” dedi.
O gömleği gösterdi
Programda babasının vurulduğu gün üzerinde bulunan kanlı gömleğini çıkaran İpekçi, şöyle konuştu: “O dönemde en yetkin, siz de sorumlu görevlerde bulunan kişiler vardı. Sıkan şova karşı. Benden bir şekilde şov mu istiyorsunuz, ben de şov yapabilirim, delirme noktalarına geliyorlar.
Yüzleşme noktasına geldim. Ben babamı buraya getirdiğim şimdi çok rahatlıkla tuttuğumu gösterebileceğim gömleğiyle geldim. 31 yıl bununla yaşadım. O yüzden dehşete kapılıyorum. O dönem bir amaca ulaşmak için birtakım kişiler
işbirliği yapabilir. Ama biz hâlâ aynı şeyleri konuşuyorsak, aynı gömleği taşıyan birileri varsa bizim artık bu kurumun zedelenmesi itibarının kaybedilmesi veya falanca kişiyi görecek halimiz yok. Ben bu şovu, gösteriyi yapacak en son kişiyim. Televizyona çıkmak bile bana çok ağır geliyor.”
‘Babam, affederdi’
Ağca’nın eski avukatı
Hacı Ali Özhan’ın dile getirdiği, İpekçi ailesini ziyaret isteğiyle ilgili ise Nükhet İpekçi, babasının Papa gibi yaralanması halinde Ağca’yı affedebileceğini, ancak cinayetten sonra yaşananları görmesi halinde başta kendisini affetmeyeceğini kaydetti.
İpekçi, “Bu kişisel bir olay değil. Burada bambaşka bir şey var. Aileler arası İpekçi Ağca gibi aileler arası bağdan kurtulmalıyız.” dedi.
Nükhet İpekçi, Hasan Fehmi Güneş’in de katıldığı programda, babası vurulduğunda üstünde olan kana bulanmış gömleği gösterdi.
MİLLİYET