Bahçeli el öpecek mi?-Yorum

Seçim meydanlarında rakiplerinin geçmişteki icraatlarını anlatmaktan geri durmayan liderleri bazen kendi geçmişleri zor durumda bırakabiliyor.İşte geçmişte kalan bir kaç olaydan satır başları...

Bahçeli el öpecek mi?-Yorum

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Mersin mitinginde sözü, Başbakan Erdoğan’ın ‘Al ananı git’ dediği çiftçiye getiriyor: ‘Milliyetçi hareket, bu ananın ellerini öptürecek.’ Siyasiler, rakiplerinin gaflarını meydanlarda kullanabilir. Bunda bir beis görmüyorum. El öptürme konusunda mahir gördüğüm Sayın Bahçeli’den benim de küçük bir ricam var. Acaba şehit anası Sevim Oskay, şehit babaNevzat Pınarbaşı ve şehit ağabeyi Eyüp Temiz’in ellerinden veya gözlerinden öpmek ister mi? ‘Kim bunlar’ diye sorabilirsiniz. Hatırlatalım. Koalisyon ortakları Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz, Öcalan’ın idam dosyasının başbakanlıkta bekletilmesi için 12 Ocak 2000 günü ortak metne imza attıktan bir gün sonra İstanbul Edirnekapı Şehitliği’nde eylem vardı. 1’i kadın 3 kişi, kendilerini yakmak istediler. Bahçeli’nin altında imzası bulunan o karara canları pahasına tepki gösteriyorlardı. Kimdi bunlar? Nevzat Pınarbaşı oğlu Ramazan’ı, Sevim Oksay üsteğmen oğlu Mehmet Sarper’i, Eyüp Temiz kardeşi Murat’ı Şırnak’ta şehit vermişti. Yanlarında 25 civarında şehit anası, babası, kardeşi daha vardı. Üzerlerine bidonla benzini boşaltıp çakmakla tutuşturdular kendilerini. Şehit anası Sevim Hanım’ın elbiseleri alevler içinde kaldığında çevredekiler güçlükle söndürdüler. Diğerlerinin yanan bedenleri etraftaki su birikintilerine sokularak söndürüldü. Eylem sırasında şehitlikte bulunan Kırıkkale Şehit Aileleri Yardımlaşma Derneği Başkanı Mehmet Gencer şöyle haykırıyordu: ‘Şehit cenazelerinde ‘Ya Allah Bismillah Allahuekber’ diyenler Apo’nun affına imza koydular. Millet bunu affedecek mi?’ CHP’nin Anadol’u Sosyalist Birlik Partisi 1991 yılında bölücülük yaptığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Kapatılma gerekçeleri arasında yer alan parti tüzüğünden satırlar: ‘Kürtler, üniter devlet içinde yaşamaktan bağımsız devlet kurmaya kadar çeşitli alternatif yaşam biçimlerini seçmekte özgür olmalıdırlar.’ Partinin genel yönetim raporunda ise şu cümleler dikkat çekici: ‘Son 10 yılda Türkiye açısından PKK öne çıkan Kürt örgütü durumundadır.’ Bu partinin genel başkan yardımcısı Kemal Anadol, şimdi CHP Lideri Baykal’ın grup başkan vekili ve beyin takımından. Bu satırları yazarken gözüme CHP’nin gazetelere verdiği ilanlar ilişti. AK Parti’nin sözde icraatları sıralanıyor: ‘Terör. 71 şehit. Son altı ayda.’ Bir tarafta Anadol, diğer tarafta 71 şehit. Sayın Baykal biraz samimiyet lütfen. Demirel’in Uzan tahmini Ankaralı tanınmış bir işadamı, kısa süre önce Güniz Sokak’ta Süleyman Demirel’in yanındaydı. 23 Temmuz sabahını konuştular. Demirel’in gönlü, CHP-MHP koalisyonundan yana. Bunu açıkça itiraf ediyor. Demirel’in Cem Uzan ailesiyle yakınlığı da biliniyor. Genç Parti ne yapar? Demirel’in kafası karışık, şöyle diyor: ‘Oyları yüzde 5-15 arasında değişir.’ Yani, kararsızların ikinci seçeneğinin GP olduğu kanaatinde. Eğer bir sürpriz olacaksa, en büyük adayın GP olduğunu düşünüyor. Anlaşılan Baba da çaptan düşmüş. Gül’ün referansı CHP’li Derviş Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün büyük oğlu Ahmet Münir Gül, geçen yıl Merrill Lynch’in Londra merkezinde stajyer olarak işe başladı. Oğul Gül, Saint Joseph Koleji’nin ardından Bilkent Üniversitesi’nin Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun, 3 dil biliyor. Deniyor ki; Bu kuruluşta çalışan Mehmet Şimşek AK Parti’den milletvekili adayı oldu ya, Gül de onun yerine başladı. Tuhaf bir yakıştırma. Çünkü Şimşek bu kuruluşun beyin takımındaydı, Gül ise henüz stajyer. Yani bir devir-teslim durumu yok. Gelelim asıl mevzuya. Sosyal demokrat kökenli bir dostum aradı, işin aslını öğrendim. İki yıl önce Ahmet Münir Gül, uçakta tesadüfen karşılaştığı Kemal Derviş’le Bilkentli bir öğrenci olarak sohbet etmiş. Uçağın inişe geçtiği sırada vedalaşırken Derviş, bu gence telefon ve adresini verirse istediği zaman arayabileceğini söylemiş. Derviş ‘Adın ne?’ diye sorana kadar Gül, ismini söylememiş. Soru karşısında ‘Ahmet Gül’ demek zorunda kalmış ama Derviş, yine de Abdullah Gül ile arasında irtibat kuramamış. Derviş yine sormuş: ‘Baban ne iş yapıyor?’ Sıkılarak cevap vermiş: ‘Dışişleri Bakanı.’ Derviş, bir süre şaşkın şaşkın bakmış Gül’ün yüzüne. ‘Yoksa sen Abdullah Bey’in mi oğlusun?’ demiş. Bu sohbet dostluklarının başlangıcı olmuş. Gül, okulu bitirince Derviş’i arayıp staj için başvurduğu kuruluşlara referans olup olamayacağını sormuş. Derviş de Merrill Lynch için referans olmuş. Bakan oğlunun Merrill Lynch referansı meğer CHP’li Kemal Derviş’miş. Şamil Tayyar/Star
<< Önceki Haber Bahçeli el öpecek mi?-Yorum Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER