Şanlıurfa’da meydanı tamamen dolduran kalabalığa konuşan ve “Başbakan’ın kafasındaki
Sivas - Gavurdağı sınırını yıkmaya geldim” diyen
MHP Lideri
Bahçeli,
Anayasa Mahkemesi ile ilişkili önemli uyarılar yaptı. Bahçeli’nin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
* Anayasa değişikliği geçerse CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapması ve iptal tekrar gündeme girecek. Siz ne görüyorsunuz?
CHP’nin her konuyu Anayasa Mahkemesi tehdidiyle algılamaması lazım. Toplumsal algılamada Anayasa Mahkemesi sanki CHP’nin “arka bahçesi” ymiş gibi gösteriliyor. Böyle bir durumda AYM’nin yapısı üzerinde eğer CHP’nin bir etkisi varsa, bu etkinin kaldırılmasını Anayasa’da değişiklikler kapsamında ele almayı düşünüyorlar. Bunun da çıkış yolu AYM’nin görev ve yetkilerini yeniden tanımlamak, bir de oluşum şeklini gözden geçirmek. Eğer bugün 5-6 noktasında tıkanmış ve burada AKP olarak CHP’nin ağırlığını hissetmeye başlıyorlarsa, bunu çözebilmenin bir tek yolu var; Mahkeme üye sayının değişikliğe uğratılması ya artırılması. Bu artıştan sonra da atamaların kimler tarafından yapılması da bir defa daha gözden geçirilerek ya Meclis’e ya da Cumhurbaşkanı’nın inisiyatifine bırakmak suretiyle AKP’nin gelecekteki projelerine temel teşkil edebilecek bir yapının oluşturulması isteniyor.
* Nasıl bir yapı?
Kendisine göre bir garantör kurum haline getirmek. CHP “arka bahçe” si olarak görürken, AKP de kendisinin gelecekteki politikalarını ve Türkiye’de yapmak istediği zihniyet dönüşümünün garantör kuruluşu olarak algılamak gibi bir hataya düşüyor. Bu yanlış, bundan kaçınmak lazım. Böyle bir müesseseyi zor anlarda iki parti arasında kıskaca almanın anlamı yok.
* Referandum’dan çekinmediğinizi dile getirdiniz. Sonucu ne olur?
Referandum artık yasal bir kurum haline geldi. Referandum,
halkın iradesine belli konuda ve belli bir amaç doğrultusunda başvurmaktır. Bu başvuruyu halk nezdinde yaptırmaktan çekinmemek lazım. Yapılmasında yarar var. Ama bugün için böyle bir toplumsal gerilim içinde, Anayasa değişiklikleri
referanduma giderse, anayasa maddelerinin halkın bilinçlendirilerek, halkın tercihlerini netleştirmek gibi bir amacın ötesinde tamamen toplumsal gerilimin yeni bir unsuru olur. Anayasayı değiştirmek isteyenlerle, değiştirilmesine karşı çıkanlar şeklinde yeni bir kamplaşmanın, cepheleşmenin adı haline dönüşebilir ve toplumsal gerilimi artırır.
* Halkın referandumda her zaman sağduyusunu kullandığını söylediniz.
Bunun çok güzel örneği, 1987’deki siyasi yasakların kaldırılmasıdır. Orada millet iradesi yüksek tevazu gösterdi. Yüzde 49’la referanduma siyasi yasakların kaldırılmasına “hayır” dedi ama yüzde 51 ile de kabul etti. Dolasıyla 12
Eylül ara rejiminin getirmiş olduğu siyasi yasakları, millet iradesiyle cevaplandırmıştı. Güzel bir şey bu. Ancak bu referandum sonucunda çıkan yüzde 49’un, yani “
Hayır”ın taraftarı
ANAP olduğu için, muhtemel bir
seçimde kendisinin alabileceği oy olarak gördü. Arkasından bir
erken seçim geldi. Ama erken seçim sonrasında daha evvel almış olduğu oyların altına düştü. Genel seçimlerde aldığı yüzde 45.1 oyun altına düştü. Hem de referandumdaki “hayır”ın karşılığı olan yüzde 49 oyun altına düştü. Sonra aşağıya doğru bir iniş başladı. 21.75’te de iktidardan uzaklaştı.
Unkapanı’ndan çıkmış alıcısı olmayan kasetler
Televizyon programlarında sürekli aynı isimlerin aynı yorumları yapması da MHP liderini rahatsız ediyor.
Devlet Bahçeli, isim vermedi ama durumu “15 gündür aynı şeyleri dinliyoruz, cümleler bile aynı. Unkapanı’nda çıkmış ama piyasada alıcısı olmayan kasetler gibi, her gün aynı şeyleri çalıyorlar” sözleriyle anlattı.VATAN