İşte Bahçeli'nin konuşmasının satırbaşları:
"Kimse 2008 Türkiye'sinde siyasi ve
ekonomik istikrardan,
refah toplumundan, iç huzur ve güven ortamından ve gelecek ümidinden bahsedemez. Adaletin, hukukun, siyasi ahlak anlayışının
egemen kılındığını söyleyemez.
Bütçe görüşmeleri yakın tarihin en kritik bunalımlarının yaşandığı çok zor ve sancılı bir dönemde yapılmaktadır."
"2009
bütçesinde hükümet tarafından tutarlılığı olmayan tahminlerin
hazırlık aşamasında dikkate alınması ciddiyetsiz bir duruşu göstermektedir. Bütçenin planlama aşamasından başlayarak devam eden zaafiyetlerin sorunları daha da arttıracak olması kuşku götürmez bir gerçektir."
"Küreselleşmenin bilançosunda kutuplaşma ve çatışma ağır basar hale geldi. İlerleyen yıllarda bu sürecin günümüzdeki hızını sürdürmesi ve arttırması durumunda gelişmekte olan
ülkelerin milli kültürlerinin daha çok kuşatılacağı kendisini gösterecektir. Artık saniyelerle ifade edilen bir zaman diliminde milyarlarca dolarlık sermayenin el değiştirdiği bir
sistem egemenliği tesis edilmiştir. Çelişkilerle dolu bu yapı ülkelerin kırılganlığını arttırmıştır. Bu durum sorunların oluşmasında hiç bir suçu olmayan milyonlarca insanın etkileneceğini göstermekterdir."
"
Ekonomik sorunlara paralel artan sosyal problemler ne yazık ki aziz milletin hayatından tüketilmiştir.
Milletimize öncülük edememesi, dar ve kısır gündemlerle ülkemizi meşgul etmesi geleceğe dönük umutları bitirmektedir.
Hükümet etme sorumluluğu taşıyanların topluma yerleşmesini temenni ettiğimiz sorun çözme kültürünün törpülenmesidir. Geleceğe dönük ümidin azalması ve sorun çözme yeteneğimizin azalmasına yol açmaktadır. Ciddi bir siyasal güçle
yönetim yetkisini ele alan AKP'nin ekonomik ve siyasi alanda bu hususları asla önemsemedi. Siyasi
tansiyon yükselmesinden kaynaklanan cepheleşle ve kamplaşmalar milletimizi anında etkilemektedir. Hükümetin sorunlu siyasi anlayışı Türkiye'nin sorunlarının sağlıklı yorumlanamadığını göstermiştir. Alınması gereken tedbirlerle ilgili kararlar hala alınamamıştır."
"Orta vadeli programda 2009 için ön görülen dolar kuru 1.40 ytl olarak belirlenmiştir. Kurlardaki oyvnaklık bu hedefleri işlevsiz bir hale getirecektir.
Petrol ve emtia fiyatlarındaki düşüş bir vakıa iken cari açık planlarının da gerçekçi olmayacağı ortadadır. Ekonomik
destek tedbirlerinin maliyeti yansıtılmamıştır. IMF ile
anlaşma yapılması halinde bütçe ile ilgili büyük değişiklik sözkonusu olacaktır. 2009'un zor geçeceği ortadayken bu gelir artışının gerçekçi olmadığı açıktır."
"Gelecek yıl kendisini daha da hissettirecek ekonomik
kriz nedeniyle işsizlik, gerilemeden dolayı bütçenin gelir hedefini tuttaramayacağı açıktır.
Kamu harcamalarında yüzde 14'lük bir artış görünmektedir. İlk kez kamu harcamalarının arttırılması gereken bir dönemde bulunuyoruz. Kamu kaynakları harekete geçirilmelidir. İşsizliği önlemek için kamu imkanları harekete geçirilmelidir. Öncelikle alınacak önlemlerin MB tarafından alınacak
para politikası ile değil doğrudan bir maliye politikasıyla harekete geçirilmesi gerekmektedir. Hayatın zorluklarını alabildiğine yaşayan kamu çalışanları ve emekliler izin de önümüzdeki yıl bir iyileşme bulunmamaktadır. Krizin reel ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri bütçenin hiç bir parametresinde yer almamaktadır."
"Yaşadığımız tecrübeler ekonomik sorunlara paralel olarak ardı ardına gelen değişik alanlardaki katmerli sorunların da baş gösterdiğini görüyoruz. Önce ekonomik kriz, sonra siyasal istikrarsızlık, demokrasinin kök salmasının , dengeli bir mali yapı oluşmasının, hakkaniyetli gelir paşlaşımının önündeki en büyük engellerdir. Vatandaşımızın sorunlarına eğilirken, tehlikeleri ciddi bulmayan, tehlikeleri vaktinde görmeyen siyasi iktidarların kendilerinden önce milli varlığımıza yönelik olacaktır... Basit hesaplarla krize davetiye çıkartılması hiç kimse için düşünülemeyecek bir seviye kaybıdır."
"Ülkemiz ve milletimiz bir çok başarılara
imza atmıştır. Daha kalkınmış bir ülke, daha sağlam bir millet yapısı bu süre içinde her hükümetin arzusu olmuştur. Her siyasal dönüş az ya da çok katkı sağlamıştır. Devlette devamlılık, hizmette süreklilik vardır. Bugüne kadar yapılanların hakkını teslim etmeyi bir kadirşinaslık olarak görüyoruz. Çok ciddi bir ayrışma tehlikesi var bugün. Geliştik gibi
sanal söylemlerde bulunmak, alt kimliklerle ilgili nakaratlar bunu asla değiştirmeyecek. Milli kimliği ayrıştırmaya yönelik sosyolojik durumu, egemenlik paylaşımı, yönetememe tehlikesinin başgöstereceği büyük çözülme sürecidir. Milli birlik ve bütünlüğümüzün onarılmayacak kadar zedeleneceği tehlikeli bir süreç karşımızdadır."
"Ana dilde eğitim, teröre af, yerel yönetimlere özerklik gibi
yıkım faaliyetlerine dikkatinizi çemmek isterim. Milletimizin alt kimlikleri doğru yöneleceği böyle bir durum halinde milli devleti ve üniter yapıyı korumak tamamen imkansız hale gelecektir. Adına ne denirse densin, avrupalı olma,
demokratikleşme, verilen tavizlere devam edilmesi, önümüzdeki dönemlerde anayasal kılıf hazırlanması yüce meclisin varlık nedenini inkar anlamına gelecektir."
"Bunlar vehim değil, bizim uyarı ve öngürülerimizdir. Açıkça dile getirilen, çokluklar devleti, ayrılma tehditleri gibi talepler tehlikenin boyutlarını gözler önüne sermektedir. Bu süreci yönetebilecek ve asıl mevcudiyeti koruyabilecek inanca, değerlere sahip kadrolar tarafından yönetilmiyor olmasıdır. Çözüm adı altındaki
yabancı dayatmaların bölgesel senaryolarla beslenmesini kaçınılmaz hale gelmektedir.
Ermenistan, kıbrıs Rum yönetimi,
Kuzey Irak yönetimi ve komşularımızı tanzim etmeye çalışan ABD ile ilişkilerimizi bu çerçevede ele almak gerekmektedir. Tam bir işbirlikçi refleks gösteren sözde aydınlar da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Yaptığımız siyasi hamleler, öpartimizin öncelikli siyasi tercihi ve vazgeçilmez zorunluluğudur."
"Devleti bu taleplere göre yeniden tanmiz etmek, emsali görülmemiş bir ayrışmanın yolunu açacaktır. Ana dilde yayın gibi paketlere hayır dememizin altında bu gerçek yatmaktadır.
Kimlik arayışı altında çıkan hareketlerin sözde uyum adı altında elde ettikleri yasal imtiyazlar bitmek tükenmek bilmemiştir. Alınan öher basamak bir sonraki adımın zemini yapılmıştır. Nerede durulacağı ve daha ne kadar taviz verileceği ise belli değildir. Bölücülüğün önündeki engeller ortadan kaldırılarak daha ne kadar ileri gidilecektir. Endişe ediyoruz. Sosyolojik anlamda milleti geriye götürecek ırkçı proje olarak görüyoruz. Artan bir vurgu ile söylüyoruz, karşımıza çıkacak sorunların çözümünde takip edilecek ilkeler millet varlığının devamını sağlayacak bir çerçeve içinde ele alınmak durumundadır. Milletsiz bir demokratikleşmeyi dikkate almamız mümkün değildir."
"Son olarak söylüyorum
Bush, memleketimin insanlarını benden daha fazla sevemez."