Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı
Hilmi Güler, ''Ben
doğal gazın karşısında değilim. Doğal gazda normal artması gereken talebin aşırı artması nedeniyle
Türkiye zorluk çekti. Bu yük elektriği de KİT dengesini de etkiledi. Mevcut santrallerimiz ikinci plana atıldı. Bunlar hep onun yansıması. istihdam dahil her şeyi etkileyen bir durum oluştu'' dedi.
Duruşmaya,
sanıklar Ersümer, Çakan,
avukatları ve müdahil avukatları katıldı.
Duruşmada,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler
tanık olarak dinlenildi.
Anayasa Mahkemesi
Başkanvekili Haşim Kılıç'ın
başkanlık ettiği duruşmada, Hilmi Güler,
Yüce Divan heyetinin sorularını yanıtladı.
TBMM Soruşturma Komisyonu'ndaki ifadesinde,
davaya konu ihalelere ilişkin, ''Enerji konusu diğer konulardan farklı. Söylenecek konularda
lobi, taraflar var. Bunların değişik şekilde yorumlanması mümkün. İş çok sistematik, bir
tasarım var gibi gözüküyor'' şeklindeki sözlerinin ''Ne anlama geldiğinin'' sorulması üzerine Güler, duruşmada siyasi bir kişilikle değil, Türkiye
Cumhuriyeti'nin bir
bakanı olarak tanık sıfatıyla konuşacağını söyledi.
-''AŞIRI TAHMİNLER OLMUŞ''-
Soruşturma Komisyonu'nda kastettiğinin o dönemdeki enerji
politikalarına ilişkin olduğunu belirten Güler, o dönemdeki doğal gaz kontratları ve aşırı tahminlerin sonucu karşılaşılan bir durumu ifade ettiğini dile getirdi.
Güler, ''Aşırı tahminler olmuş. Yerli kaynakların
ihmal edildiğini gördük. Bunun karşılığında bir çeşit ürüne ve dar kaynaklara mecbur kaldığımız izlenimi, kanaatindeydik. Doğal gaz ve
elektrik üretimi başta olmak üzere yüksek maliyetler ve ağır şartlarla karşılaştığımızı gördük. Düzeltemeye gayret ettik'' diye konuştu.
Sistemi bir parça düzelttiklerini ve
yerli kaynaklara döndüklerini anlatan Güler, ''Orada kastettiğim doğal gaz
anlaşmaları ve günümüze dönük yansımalarıydı'' dedi.
Bu konuların çok yönlü olduğunu ve karmaşık bir süreci bulunduğunu söyleyen Güler, burada objektif gözlemini ifade ettiğini, sözlerini
suçlama amacıyla sarf etmediğini kaydetti.
''Aşırı tahminlerin neler olduğunun'' sorulması üzerine Güler, doğal gazda 6 milyar metreküplük bir anlaşma olduğunu, bunun yanı sıra ek gaz alımı için Trusgaz ile de bir anlaşma yapıldığını anımsattı.
Güler, daha sonra
Mavi Akım Anlaşması'nın yapıldığını, belirlenen miktarların yanı sıra ek mektuplarla bazı konuların değiştirildiği durumların olduğunu söyledi.
-''İÇ POLİTİKADAN DIŞ POLİTİKAYA UZANAN ETKİ''-
''Enerji
sektöründeki lobilerin kim olduğu'' yönündeki bir soruya karşılık Güler, enerji sektörünün bir ülkede iç politikadan dış politikaya kadar etkileri olacağını, sektörün 70 milyar dolarlık bir portföy olduğuna dikkati çekti.
Güler, sektör içinde kömürcüler, doğal gazcılar, hidroelektrikçiler, petrolcüler bulunduğunu ve bunların hepsinin
tercihlerinin, yatırım beklentilerinin, hesaplarının farklı olduğunu kaydetti.
''Sanık bakanların bu lobilerle ilişkileri var mı?'' sorusuna Güler, ''
Hayır. Net olarak yok ama yansımalarına baktığımız zaman ağır bir yük ile karşılaştığımızı görüyoruz'' yanıtını verdi.
-''İPİN UCU KAÇMIŞ GİBİ GÖRÜNÜYOR''-
Hilmi Güler, o dönemde ipin ucunun kaçmış gibi göründüğünü, enerjide bir zıplama olduğunu ifade etti.
''Bu beyanınıza göre, 1996 yılından itibaren ihtiyaç üzerinde bir doğal gaz talebi mi oluşmuştur?'' sorusuna Güler, ''Arz-talep eğrisine bakarsanız artış birden yükseliyor, sonra eski değerde devam ediyor. Zıplıyor ve normal trende giriyor. Büyük bir artış var'' dedi.
''Davaya konu doğal gaz ihalelerinin 'al ya da öde' şartıyla yapılması herhangi bir yükümlülük getirmiş midir?'' sorusu üzerine Güler, şöyle konuştu:
''Kullanmasanız da o gazın parasını ödüyorsunuz. Bu para yükümlüğü sizi gazı kullanmaya zorluyor. Ben doğal gazın karşısında değilim. Doğal gazda normal artması gereken talebin aşırı artması nedeniyle Türkiye zorluk çekti. Bu yük elektriği de KİT dengesini de etkiledi. Mevcut santrallerimiz ikinci plana atıldı. Bunlar hep onun yansıması.
İstihdam dahil her şeyi etkileyen bir durum oluştu.''
''Bunu bir siyasi tercih olarak mı niteliyorsunuz'' soruya Güler, ''Bunu söylemek kolay değil. Bu bir politika tercihi de olmayabilir. Şu anda bunu
analiz edebilecek durumda değilim'' karşılığını verdi.
-''TRUSGAZ SÜRECİNİ İYİ İNCELEMEK GEREK''-
''Davaya konu anlaşmalarda tespit edilen objektif bir bilginin, yanlışlığın olup olmadığının'' sorulması üzerine Güler, Trusgaz sürecini iyi incelemek gerektiğini söyledi. Bu anlaşmada, 1000 metreküplük doğal gaza 10-12 dolar ilave edilmesini öngören ''K faktörü'' bulunduğunu belirten Güler, ''Bu önemli bir miktar'' dedi.
Güler, kendi bakanlığı döneminde bu uygulamayı kaldırdıklarını, Trusgaz ile olan anlaşmayı
küçük bir bölümü dışında iptal ettiklerini anlattı.
Bir başka soru üzerine Güler, enerji politikalarının belirlenmesinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının görevi olduğunu, BOTAŞ ve DPT'nin yardımcı
destek kuruluşları olarak olaya ışık tuttuklarını bildirdi.
DPT'nin, 2005 yılı için öngördüğü tahmini doğal gaz
tüketim miktarının 15 milyar metreküp olduğunun belirten Güler, ''2005 yılında tüketilen miktarın ne olduğunun'' sorulması üzerine, 2005 yılında Türkiye'nin 26 milyar metreküp doğal gaz tükettiğini bildirdi.
Güler, ''DPT öngörüsünün yanlış olduğunu söyleyebilir misiniz?'' sorusuna, ''Evet söylerim'' yanıtını verdi.
-''ESKİ ANLAŞMALAR BİZİ ZORLUYOR-
Hilmi Güler, başka bir soruya karşılık da Türkiye
Cumhuriyeti'nin bir enerji politikası olduğunu, enerji politikası belirlenirken, elektrik, kömür, su,
rüzgar gibi kaynakların bütün olarak ele alınmaya çalışıldığını kaydetti. Güler, şöyle konuştu:
''Bunu yaparken eski anlaşmalar bizi zorluyor. Bu anlaşmaların uluslararası olması bakımından bazılarını değiştiremiyorsunuz. İstediğiniz politikayı uygulayamıyorsunuz. Uzun vadeli kontratlar, anlaşmalar, yükümlülükler var. Eski anlaşmaların bize getirdiği
tahkimler var. Tahkimde 200 milyon dolarlık dava kaybettik. 200 milyon dolarlık dava devam ediyor. Mesela ÇEAŞ, KEPEZ konusu var. Orada 10 milyar doların üzerinde tahkim var''
-''ÇOK BÜYÜK TEPKİLERLE KARŞILAŞTIK''-
Güler,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekili
Abdurrahman Yalçınkaya'nın sorularını da yanıtladı.
Güler, ''Davaya konu anlaşmaların neden devam ettirildiğinin'' sorulması üzerine, ''Bunun düzeltemeye kalktığımızdan itibaren çok büyük tepkiyle karşılaştık. Bizim zarara soktuğumuz şeklinde ağır ithamlarla karşılaştık. Bir
takım yanlışlıkları biz düzelttik. Başta 'al ya da öde' şartı olmak üzere bazı yanlışlıkları kaldırdık. 3 anlaşmayı tek anlaşma haline getirdik, önemli avantajlarımız oldu'' diye konuştu.
Bir başka soruya karşılık, her ülkenin kendi şartları ve kaynaklarına göre enerji politikalarını ele aldığını ifade eden Güler, eskiden beri belirlenen enerji politikalarının hep günü kurtarmak amacıyla yapıldığını, ancak bu politikaların zaman ekseninde belli bir periyotu sağlamak için yapılması gerektiğini kaydetti.
Türkiye'de doğal gazı özellikle
ısınma için kullandıklarını anlatan Güler, elektrik üretiminde diğer kaynakların kullanımına yöneldiklerini dile getirdi.
Trusgaz'dan ek gaz alımına ilişkin anlaşmada yapılan formül değişikliğinin sorulması üzerine Güler, formülün değiştirildiğini, düzeltildiğini belirterek, ''O dönemde yapılan şey doğrudur, ancak bir de Trusgaz da 'K faktörü' eklenmiştir. O eklenmeseydi...'' dedi.
Davaya konu anlaşmalardaki ''3.
fiyat revizyonu görüşmelerinin Türkiye'yi zarara uğratıp uğratmadığının'' sorulması üzerine Güler, bu konuda başlattıkları
soruşturmanın sonuçlandığını, bu farktan dolayı bir zarar söz konusu olduğunu, bu uygulamayı kaldıklarını bildirdi. Güler, ''3. fiyat revizyonu'' nedeniyle bildiği kadarıyla kamunun zararının oluştuğunu söyledi.
-''TÜM ANLAŞMALARI TEKRAR GÖZDEN GEÇİRDİK''-
Hilmi Güler, kendi döneminden önce yapılan tüm anlaşmaları tekrar gözden geçirdiklerini, yeni pazarlıklar yaptıklarını, fiyatları aşağı çektiklerini kaydetti.
Güler, kendisinden önceki dönemdeki enerji tercihi dogalgaza bağlı olduğu için barajlarda bir durma yaşandığını da ifade etti.
Bir başka soruya karşılık Güler, 1-2 Temmuz 2006 gecesi Ege Bölgesi'nde yaşanan elektrik kesintisinin de bir arızadan kaynaklandığını, olayın tamamen bir idari soruşturma konusu olduğunu anlattı.
-''SANIK DURUMUNDA MI ALIYORSUNUZ?''
Cumhur Ersümer'in avukatı Bülent Acar'ın da sorularını yanıtlayan Güler, sorular üzerine,
Türkmen gazının Türkiye getirilmesi yönünde çok yoğun çalışmalar yaptıklarını dile getirdi.
Bir başka soru üzerine, Mavi Akım olmadan elektrik talebinin karşılanmasının mümkün olmayacağını belirten Güler, Mavi Akım'ın bir boşluğu doldurduğunu, ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Acar'ın soruları üzerine Güler, şu anki enerji politikalarını sıraladı.
Kömüre özel önem verdiklerini, kullanılmayan kaynakları faaliyete geçirdiklerini vurgulayan Güler, dar gelirli vatandaşlara
kömür dağıtımı yapıldığını söyledi.
Acar'ın, ''
Yatırım programında yer almamasına rağmen gerçekleşen bir projeniz oldu mu?'' sorusuna tepki gösteren Güler, ''Beni burada sanık durumuna mı koyuyorsunuz?'' dedi.
Avukat Acar, tanıklara fiili vakaların sorulabileceğini, Güler'e herhangi bir tavrı olmadığını dile getirdi.
Güler, tanıklık anlatımlarının ardından Ersümer'in kendisine yönelttiği bazı soruları da yanıtladı.
Ersümer'in, bir sorusu üzerine bakanlığı döneminde doğalgaz alımıyla ilgili 'al ya da öde' şartı bulunmayan anlaşma olmadığını ifade eden Bakan Güler, bu anlaşmalarda miktarın ve kullanılmayan doğalgaz için ödenecek ücretin önem taşıdığını söyledi.
Güler, kullanılmayan doğalgazın, parasının ödenmesi halinde anlaşmada yer alan süre içinde alınması gerektiğini belirterek, aksi halde paranın yanmış olacağını kaydetti.
-''MAVİ AKIM BİR İHTİYAÇ MIYDI?''-
Güler, Ersümer'in ''Mavi Akım bir ihtiyaç mıydı?'' sorusunu, ''Evet'' diye yanıtladı.
Daha sonra görüşlerini açıklayan Ersümer, Bakan Güler'in tanıktan çok iddiacı gibi konuştuğunu savunarak, ''Dinlenmemesi yönündeki çekincelerinizin doğruluğu ortaya çıkıyor'' dedi. Güler'in, kendilerine karşı açık bir tavır içinde olduğunu öne süren Ersümer, ''Tanıklık yapmıyor,
Meclis Soruşturma Komisyonunda verdiği ifade gibi, partisinin üyesi gibi davranıyor'' diye konuştu.
Bunun üzerine araya giren Yüce Divan Başkanı
Haşim Kılıç, Ersümer'i uyararak, Güler'in açıklamalarının heyet tarafından değerlendirileceğini söyledi.